Köpeğin dişisi ile erkeği arasında köpek soyuna mensup olma konusunda bir fark var mıdır; ya da fillerin dişisi ile erkeği arasında fillik temelinde herhangi bir fark?
Şöyle de sorabiliriz bu soruyu: Bir kediyle bir köpeği çiftleştirsek kedi veya köpek soyundan herhangi bir yaratık çıkar mı ortaya?
Tabii ki hayır. Öyleyse kediler de, köpekler de ve filler de dişisiyle erkeğiyle hep kendi soylarından türerler; yani kedi, köpek ya da fil kendi soyundan bir erkekle bir dişinin birleşmesi sonucu olarak kendi soylarını devam ettirebilirler.
İşin kötüsü, insan da ancak yine aynı şekilde sürdürebilir kendi soycak varlığını. İnsanın dişisiyle erkeği arasındaki her türlü hukuksal farkı savunanlar işte tam bu noktada çuvallarlar: Dindi, gelenekti, kültürdü diye kadın ile erkek arasına bir fark ortaya koyanlar, biri diğerine üstündü tezini savunanlar işte tam bu noktada her türlü meşruluk temelinden yoksun kalırlar ve yine işte tam bu noktada insan haklarından istifade etme hakkını yitirirler; zira kendi tezleri doğrultusunda devam ettikleri sürece artık dişi ile erkeğin birlikte oluşturdukları soy fikrini doğrudan doğruya reddetmiş olurlar.
Bu tür canlıların kafasında insan soyu yerine göre cinsiyet, olmadı ten rengi, yani zenci-beyaz, olmadı salaklık-solaklık, din, meşrep, dil ya da ailesel mensubiyet, kısacası her türlü aidiyet belirli bir ayırım için bir meşruluk temeli olabilir, yeter ki insanın soycak üyesi olduğu ‘insanlık’ söz konusu olmasın.
Bu kafada olanların biz insanlarla aynı haklara sahip olması düşünülemez. Bunlara her şeyden önce seçme ve seçilme haklarıyla birlikte kendi çocuklarını büyütme hakları da iptal edilmelidir; kendi çocukları süt bebeği olmaktan çıktığı anda kendi ellerinden alınıp devlet yurtlarına yerleştirilmelidir, kendilerine ana-babalık yapacak kişilerin çıkmasına dek.
Evet, bunlar bayağı bir şiddetli tedbirlerdir; ancak insanların bir bölümüne insan olma haklarından yoksun kılmaya yönelik ayrıcalıklar temin etmeye yönelik teklifler öneren bu insanlık düşmanı canlıların önünü kesmek de, biz insanlık şuuruna ulaşmış insanların sadece bugüne değil, ayrıca ileriye ait olmasından kaynaklanan bir insanlık görevidir.