Yazıya başlarken, etik olmasa da, önce kendimden söz etmem gerekiyor. Ben kimim? Doğu Perinçek ve Aydınlık hareketini sorgulama gücünü nereden buluyorum? Lise yıllarımdan itibaren, yaklaşık on yıl bu hareketin içinde bulundum. 1980 öncesi Aydınlık gazetesinin parlamento, Başbakanlık ve siyasi partiler muhabirliğini yaptım. 12 Eylül’den kısa bir süre önce, gazetenin yayın çizgisiyle uyuşamadığmı anlayınca kendi istencimle ayrıldım. Paylaştığım bilgiler, bilinmeyen sırlar değildir. Ortalama bir Aydınlıkçı bunları bilir. Amacım, bir polemiğe katılmak değil, tarihe not düşmektir. Bunları yazmak, benim için bir vicdan borcudur. Yurt dışında yaşıyorum. Kaçak göçek değilim; ülkeye gidip gelebiliyorum. Sol düşüncelerden vazgeçmiş hain ve dönek değilim. Eski adı Komünist Parti olan İsveç Sol Partisi üyesiyim. Türkiye’deki hiçbir siyasi parti ve grupla; özellikle de PKK/PYD, FETÖ, AB ve ABD ile bağım yoktur…  ************************* Önüme kâğıdı, kalemi aldım, hesapladım: Doğu Perinçek, tamı tamına 50 yıldır parti lideri… 12 Mart darbesinden önce kurduğu Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi(TİİKP) de dahil, sonradan kurdukları bütün partilerde ‘Başkan’ olarak bulunmuş. Bu görevi halen Vatan Partisi’nde sürdürüyor. ‘’Şu liderlik koltuğundan kalkayım, biraz da başka bir arkadaşım otursun.’’ dememiş. Partileri, açılmış, kapanmış; ama, Perinçek hep başkan…1968’li yıllarda devrimci fikirlerle yeni yeni tanışan bir ortaokul öğrencisiydim. Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ın, ‘’Doğu Perinçek’in emrinde’’ olduklarını hiç duymadım. Doğu Perinçek hareketine Ankara Atatürk Lisesinde öğrenci iken katıldım. Ancak, hiçbir parti ve gençlik örgütünde görev almadım. Sadece yayın organlarında gazeteci olarak çalıştım.… Aklıma takılan takılan soru yineleyeyim: Hareketin içinde, 50 yıl boyunca, parti lideri olabilecek ikinci bir kişi çıkmadı mı? Partinin yönetim kadrosunda bulunanlar, bu göreve getirilmeyi hak etmeyen, gözlerine perde çekilmiş, yeteneksiz, Perinçek’e tarikat ruhuyla bağlanmış biatçı kişiler miydi? Dünyada bunun başka bir örneği var mı, merak ettim. Başımı ‘muhasebe’ hesabı yaptığım kâğıttan kaldırıp araştırmaya başladım. Sudan’da, darbe ile iş başına gelen Ömer El Beşir, o görevde 30 yıl kalmış. Gabon Devlet Başkanı Ömer Gabon’un iktidarı 42 yıl sürmüş. Perinçek’in izinden Mao Zedung bile, ÇKP ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin başında 34 yıl kalmış. Dünyada başka bir örneği yok. Perinçek’in, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmesi gerekir.

‘’NE AMERİKA, NE RUSYA’’

Gelelim, Doğu Perinçek ve Aydınlık hareketinin 1968’li yıllardan bu güne izlediği siyasetlere.. 12 Eylül 1980 darbesi öncesindeki Aydınlık hareketine göre, ‘’ İki süper devlet; Amerika ve Sovyet Sosyal Emperyalizmi (Sovyetler Birliği) Türkiye’nin baş düşmanlarıydı. ‘’- ‘’ İki süper devletten en tehlikeli olanı, Sovyet Soysal Emperyalizmi (Sovyetler Birliği ) idi….’’ – ‘’ Sosyalizmden uzaklaşan Sovyetler Birliği, Türkiye’yi işgal etmeye hazırlanıyordu...’’ Aydınlık gazetesi ve Halkın Sesi dergisinin hemen her sayısında, ‘’Sovyetler Birliği’nin, Türkiye’yi işgal edeceği’’ paranoyasına yer veriliyordu. Parti kadroları, her sabah Türkiye’nin Sovyetler Birliği tarafından işgal edileceği korkusuyla uyanıyorlardı. Ülke, Kuzey Doğu sınırından; Ağrı, Kars ve Artvin üzerinden işgal edilecekti. O sınırın korunması için, bölge, askeri birlikler ve savaş araçlarıyla takviye edilmeliydi: ‘’Türk 4. Kolordu’su Rus sınırında konuşlandırın!’’- ‘’ İşgale karşı direnmek için sığınakları derin kazın! Her yere tahıl depolayın! ‘’ Belli ki çok zorlu bir savaş olacaktı… Aydınlıkçı gençler, sabah uyanır uyanmaz, sığınak ve mevzi kazmak için, kazmayı, küreği kapıp sınıra koşma modundaydı. ‘’Savunma savaşı’’ çığlıkları atılıyor, marşlar besteleniyordu: ‘’Ne Rus, ne de Amerikan çizmesi/ Üçüncü Dünya’nın hür Türkiye’si..’’- ‘’Yerimiz, emperyalist ABD, Rusya ve Batılı emperyalistlerin yanı değil, ’Üçüncü Dünya’dır.’’ Sözde, Amerika da ‘’baş düşman’’dı. Ancak, mücadele hep Sovyetler Birliği’ne karşı veriliyordu. Bilmeyenlere şaka gibi gelebilir. Bu bir akıl tutulmasıydı…

‘’ REVİZYONİZMİN İŞBİRLİKÇİSİ CHP’’

Doğu Perinçek, bugün CHP’ye karşı öne sürdüğü ‘’işbirlikçi’’ şablonunu, 12 Eylül’den önce de kullanıyordu. CHP, o zamanlar ‘’Sovyet işbirlikçisi ’’ idi. Şimdilerde CHP’nin yükü daha artırıldı; ‘’PKK/PYD, FETÖ, AB ve ABD’’ ilave edildi. 1980 öncesinde, Sovyetler Birliği için, ‘sosyalizmin yozlaştırılması’ anlamında, ‘’Revizyonizm’’ sözcüğü kullanılıyorlardı. Sovyetler Birliği ‘’Revizyonist bir topluluktu. CHP de revizyonizmle uzlaşıyordu.‘’ Aydınlık gazetesi ve Halkın Sesi dergisinde, CHP’nin ‘Sol Kanat’ Milletvekilleri Nedim Tarhan, Kemal Anadol, Ertuğrul Günay ve Mustafa Gazalcı için ‘’Saylav’’ sözcüğü kullanılıyordu. ‘’Saylav’’ ‘’Rus yanlısı milletvekili’’ anlamına geliyordu.

49 SOL GRUP İHBAR EDİLİYOR

12 Eylül’den önce, Doğu Perinçek ve arkadaşları tarafından, Türkiye’deki 49 Sol grup(fraksiyon) ve yöneticilerinin adları tek tek saptandı. Fotoğrafları, ev adresleri ve örgüt şemalarıyla birlikte Aydınlık gazetesinde yayımlandı. Polis, bu haberleri ihbar kabul ederek 49 Sol gruba karşı büyük bir operasyon başlattı. Grupların yöneticileri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde yargılandı. 12 Eylül darbesinden sonra, Sıkıyönetim mahkemelerinde, sol gruplar hakkında açılan davaların iddianameleri hazırlanırken Aydınlık gazetesi yayınlarından yararlanıldı. Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş’e ‘’maceracı’’, İbrahim Kaypakkaya’ya ‘’tasfiyeci’’ diyorlardı; ‘’Bu gruplar, nihai olarak Sovyet Revizyonizmine hizmet ediyorlardı.’’ Doğu Perinçek ve arkadaşlarına göre, devrim, işçilerin ve köylülerin önderliğinde yapılacaktı. Ancak, ne işçilerden, ne de köylülerden yeterince ilgi görmüyorlardı. ‘’İşçi sınıfının örgütü DİSK, Sovyet revizyonistlerinin denetimindeydi.’’ – ‘’Başta DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler olmak üzere, DİSK yöneticileri, özellikle Maden-İş Sendikası’nın başındaki Murat Tokmak, Sovyet revizyonizminin beşinci koluydu.’’

TOPRAK İŞGALLERİ

Aydınlık hareketi, yoksul köylüleri, toprak ağalığına karşı ayaklanmaya çağırıyordu. K.Maraş’ın, Pazarcık ilçesiyle, Aydın’ın Söke ilçesi toprak mücadelesinde devrimci üs olarak seçilmişti. Toprak ağalarıyla köylüler arasında zaman zaman çatışmalar çıkıyor; köylülerden yaralananlar, ölenler oluyordu. Parti kadroları köylere gönderilerek ‘’devrimci mücadele içinde çelikleştiriliyordu.’’ Köy çalışmalarına giden gençler arasında, köyü ilk kez gören kentli ailelerin çocukları da vardı. Bunların içinde, köylülere, ‘’ Ben bulgur pilavını çok severim; bana bulgur tarlasını gösterin!’’ diyenler oluyordu. 12 Mart 1971 darbesinden sonra, -Mao Zedung’un Çin’de yaptığı gibi- kırlardan şehirlere doğru TİİKP öncülüğünde bir ‘’Halk Savaşı’’ başlatıldı. Aradan birkaç ay geçti, geçmedi, başta Doğu Perinçek olmak üzere, ‘’devrimin öncü kadroları’ , Söke’nin Beş Parmak dağlarındaki mağaralarda teksir makineleriyle yakalandılar…

KONTR-GERİLLA YAYINI

12 Eylül’den önce,, NATO’ya bağlı Gladyo terör örgütünün ve Kontr- Gerilla’nın Türkiye’deki varlığı provokasyonları biliniyordu. Türkiye’deki bir çok sağ- sol cinayetinde ve bombalama eyleminde bu örgütlerin parmağı vardı . İşi, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’e suikast düzenlemeye kadar götürmüşlerdi. O yüzden Aydınlık hareketinin bunlarla mücadele etmesi ‘’milli’’ Ancak, Aydınlık bilerek veya bilmeyerek sapla samanı birbirine karıştırdı. Karanlık, kaynağı belirsiz bilgi ve belgelerle TSK’nın komuta kademesine karşı kampanya başlatıldı. Balyoz ve Ergenekon davalarında Taraf gazetesinin yaptığına benzer yayınlar yayınlar yapıldı. Başlatılan‘’Konr- Gerilla’’ yayınıyla , TSK’nın subay ve yüksek rütbeli generalleri hedef gösterildi; her gün gazetenin birinci sayfasında yer alan çarşaf çarşaf yazılarla asker fotoğrafları yayınlandı. Yüksek rütbeli komutanları, çeşitli suikast ve bombalama eylemleriyle, Gladyo ve Kontr- Gerilla ile ilişkilendirilmeye çalışıldı.. Balyoz ve Ergenekon davlarında, Taraf gazetesi, Aydınlık’ın tecrübelerinden yararlandı. Doğu Perinçek ve arkadaşları da günümüzün ‘’Yetmez ama evet’çileri’’ oldular…. Tekrar 1970’li yıllara gidelim… 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na ilk karşı çıkan da Doğu Perinçek grubuydu. 12 Mart yargılamalarından sonra, 1973 affıyla serbest kalan Perinçek grubu, kendilerine bağlı gençlere, Yurtsever Gençlik Derneği’ni kurdurdu. Dernek aracılığıyla, ‘’Kıbrıs’ta İşgale Hayır!’’, ‘’İşgale Nihayet, Kıbrıs’a Hürriyet!’ kampanyaları düzenlendi ve harekat protesto edildi. Yurtsever Gençlik Derneği yöneticileri hakkında dava açıldı. Ankara Atatürk Lisesi’nden dört yakın arkadaşımın da aralarında bulunduğu dernek yöneticileri sekizer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar. Yurt dışına çıkan bu arkadaşlarımdan Kemal Deprem, Almanya’da intihar etti!

PERİNÇEK GRUBU ‘’ULUSLARIN KADERİNİ TAYIN HAKKI’’NI SAVUNUYOR

1968’li yıllarda, Türkiye Sol’unu Kürt hareketiyle ilk yüzleştirenlerin başında Doğu Perinçek hareketi gelir. ‘’Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı’’ nı kararlılıkla savundular. Kürt sorunuyla ilgili fikirlerini formüle ederek her yerde savundular. Bu görüşler, daha sonra diğer sol gruplarca da benimsendi. 12 Mart darbesinden sonra, Sıkıyönetim Mahkemelerinde Doğu Perinçek ve arkadaşları tarafından savunulan Kürt sorunu ile ilgili görüşler, Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Davası SAVUNMA adlı bir kitapta toplandı. Şimdi, kısaca SAVUNMA’da, Kürt sorunu ile ilgili yazılanlara bakalım: ‘’Dersime Sefer Olur Zafer Olmaz(…) ’’ (TİİKP; Savunma, s.363) ‘’Ayaklanmaya Seyit Rıza adında aksakallı, yiğit bir din adamı önderlik ediyordu.’’ (TİİKP; Savunma s. 364) ‘’Kemalist Diktatörlük, Kürt halkına milli baskı ve eritme politikası uyguladı. Şeyh Sait İsyanı sırasında Kürt köylüleri kitleler halinde katletti. ‘’ (TİİKP, Savunma, s.172) ‘’ Kürtçe, gericilerin iddiasının aksine, bağımsız bir dildir. (…) Kürtçe, Türkçeden sonra en çok konuşulan dildir.’’( TİİKP, Savunma, s. 347) ‘’Lozan’da Kürtlerin fedakârlığından saygı ile söz eden İnönü, daha sonra Kürt halkına yaptığı zulüm ve katliamlarla burjuvazinin sözlerine hiçbir zaman inanılamayacağını gösterdi.’’ (TİİKP, Savunma, s. 359) ‘’Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi, Kürt milletinin kendi kaderini tayin hakkını kayıtsız şartsız savunuyor.’’ (TİİKP; Savunma, s.344) Daha sonra kitapçılarda da serbestçe satılan, Perinçek grubunun temel düşüncelerini n toplandığı SAVUNMA’nın altında Doğu Perinçek, Halil Berktay, Hasan Yalçın, Gün Zileli, Oral Çalışlar başta olmak üzere 141 TİİKP’linin imzası var… 1973 seçimlerine gidilirken, düzenlenen CHP mitinglerinde sık sık atılan ve Bülent Ecevit’in tepkisini çeken ‘’Doğuda Milli Zulme Son!’’ sloganı da Perinçek grubuna aittir…

‘’VATAN GEMİSİ’’NE YOLCULUK

Ergenekon Davasındaki savunmasında Recep Tayyip Erdoğan’ı ‘’Gladyo’nun 1 numaralı adamı’’ ilan eden Doğu Perinçek’in, hapisten çıkar çıkmaz soluğu AKP öncülüğündeki ‘’Vatan gemisi’’nde almasının nedenleri bilinmiyor ve insana Şair Nevzat Çelik’in, ‘’Bu ne yaman çelişki anne!’’ dizelerini anımsatıyor… Vatan Partisi ve Doğu Perinçek’in, ABD’ ye karşı çıkması savı, bir yanılsamadır; ‘’özde’’ değil, ‘’sözde’’ bir mücadeledir. ‘’Vatan Savaşı’’, ‘’Vatan gemisi’’ söylemleriyle, ülke içindeki yolsuzluklar, adaletsizlikler, işsizlik ve yoksulluk göz ardı edilmeye çalışılıyor. Bugünkü hukuk düzeni, Perinçek tarafından ‘’Hukukun altın çağı’’ sözleriyle kutsanıyor. Demokrasi, Hak, Hukuk, adalet umurlarında değil. Perinçek’in beklentisi, belki de, önümüzdeki seçimde, ‘’Cumhur İttifakı’’ kontenjanından bir koltuk kapmaktır. 50 yıl parti liderliği yapmış birine de bu yakışır. Ancak, bilinmelidir ki, papaz her zaman pilav yemez; Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak da var…