119 yaşında kıymetli bir kulüp. Gayrimenkuller bakımından değerli varlıklara sahip. Aslında sahipti demek daha doğru olur. Onları da son altı yılda bir bir kaybediyor.
Diğer kulüpler bunlara dokunmamaya yönelik ekonomik tedbirler alırken ve özellikle borç yönetimi yaparak önemli liderlik ve etik becerilere yönelik bir zihniyet ortaya koyarken, Galatasaray mevcut değerleri pervasızca elden çıkarıyor.
Bu yetmiyormuş gibi öğreniyoruz ki özellikle son iki yıldaki şampiyonluklarla taraftar mutluluk yaşarken arka planda bilet satışından yasadışı gelir elde eden yöneticiler olduğu iddia edildi.
Biliyorsunuz, bilet yolsuzluğunu kulübün eski yöneticisi olan gazeteci Fatih Altaylı açıkladı.
Yasadışı, hiç emek vermeden kolayca elde edilen bilet vurgununa günlerce dikkat çekti.
Biraz medya ve söylem analizi yapıldığında Altaylı’nın yolsuzluk ifşalarına, büyük ücretlerle yapılan transferleri ve sürekli satılan gayrimenkulleri de eklemek gerekiyor gibi görünüyor.
Belki ki, yine medyada yer aldığı üzere organize bir sistemle rakibine büyük fark atarak kazanılan Galatasaray başkanlığı görevi, kulübün güven duygusuna zarar veren bir yönetim anlayışı içerisinde yürütülüyor.
İddia edildiği üzere kulüp bizzat kendini Galatasaraylı olarak ifade eden kişiler tarafından ekonomik menfaatler için kullanılıyor. Başkan Dursun Özbek ise yolsuzlukla ilgileniyor“muş" gibi yapıyor:
Galatasaray’ın bugünü ve istikbalinni sağlıklı bir şekilde düşünülmediği görülüyor.
Taraftarın gözünün şampiyonluktan başka bir şey görmüyor olması ise şimdi ve gelecek için kaygı verici.
Başkan ve yönetiminin ise sessiz kalarak kulüplerini korumaları imkânsız.
Ortaya atılan iddialar, gelen bilgiler bağlamında kulüp yönetimine beş başlıkta sorular yöneltelim.
Gayrimenkul vurgun ekibi var mı?
“Aslan gibi proje” manşetleriyle 2022 yılında Mecidiyeköy’deki üzerinde Ali Sami Yen Stadyumu’nun olduğu arazi satıldı. Gelen parayla Bankalar Birliği’nden çıkılacak ve kulübün borçları kapanacak dendi. Dursun Özbek ve Erden Timur gülümseyerek pozlar verdi. Gülümseme orada kaldı. Bankalar Birliği’nden çıkılmadı, borçlar kapanmadı. Eldeki arsa gitti.
Gelen paranın bir kısmıyla arsa üzerine otel yapılacak dendi. Arazi satışından gelen paranın bir kısmıyla otel yapılmadı. Otel yapmak için bankadan kredi çekildi. Bankaya borçlanıldı. Otelin maliyeti 30 milyon dolar oldu ve ayda 40 milyon dolar faiz ödeniyor diyerek oteli satıldı. Elbette ilk önce satış onayını Genel Kurul üyeleri verdi.
Yaklaşık 150 milyon dolara otel satıldı. Arazi de, otel de Galatasaraylıların elinden gitti.
Emlak Konut GYO ile Galatasaray Spor Kulübü, 29 Haziran 2016’da hem Riva hem de Florya arazileri için protokol imzaladı. Üzerinde imar ve iskanı olan Riva’daki 1 milyon metrekareyi aşkın arsanın değeri toplam 388,7 milyon lira olarak açıkladı. Florya’daki 22 bin 627 metrekarelik arsanın değeri de yaklaşık 120 milyon lira olarak belirlenir. Buna göre Galatasaray’ın Riva ve Florya arsalarının toplam değeri 508,7 milyon liradır. Başkan Özbek, 508,7 milyon liranın ekspertiz değeri olduğunu, beklenen gelirin ise 1,5 milyar lira olduğunu ifade etti. Borçlar kapanmadı, Riva elden gitti, sıra Florya da. Bugün bu arsaların döviz değeri arttı; bunu dikkate almak gerekir.
Kulüpte bir gayrimenkul ekibi var mı yoksa dışardan müteahhitlerle yüzde anlaşması mı yapılıyor?
Ekip, kulübün milyon dolarlık işlerinden en büyük payları alıp bölüşüyor mu?
Erden Timur bu paylaşımda (para) istediğini alamadığı için mi göreve devam etmedi?
Adnan Polat bizzat kendisi projenin içinde olduğunu açıkladı.
Yönetimden bir kişi daha onunla beraber mi?
Varsa diğer kişi veya kişiler kimler?
Gayrimenkul ekibi kamuoyuyla doğru bilgi paylaşıyor mu?
Bu soruları şunun için sormak gerekiyor:
Gayrimenkul ekibi projeyi, örneğin 300 milyon dolara aldık diyerek, kamuoyunda başarılı bir iş yapmış, sanki beklentinin çok üstünde bir gelir elde edilmiş gibi bir kamuoyu algısı yaratabilir.
Halbuki, mesela projenin değeri 500 milyon dolar olabilir mi?
Aradaki paralar nereye ya da kime gidiyor diye sormak gerekmez mi?
Yoksa her şey son derece temiz mevzu tamamen ekonomi yönetimindeki beceriksizlik mi?
Hep söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Galatasaraylılar kulübünüze sahip çıkın!
Bilet vurgun ekibi var mı?
Bilet satışından yasadışı gelir elde edilen organize işler yakın zamanda sosyal medya aracılığıyla ifşa edildi.
UltrAslan taraftar grubunun bu işin içinde olduğu söylendi.
Başkan Dursun Özbek’in bu ahlaksızlık karşısında bir adım atması beklendi. Kulüp başkanı olarak taraftarın parasını çalan çete ile ilgili bilgi vermesi istendi.
Bu noktada elbette bilgi önem kazanıyor. Çünkü yaşamın her alanında olduğu gibi futbol için de bilgi güvenin temelini oluşturuyor.
Mesela deniliyor ki bu bilet yolsuzluğu yapanların çocukları, yani ikinci nesil de işin içinde.
Bu doğru mu?
Bu konularda Başkan Dursun Özbek güveni tahsis edecek krizi ve ahlakı çöküşü önleyecek adımlar atmalı.
Atmıyor.
Onun yerine transfer yaparak “soygunu” gündemden düşürmeye yönelik palyatif çözüm üretiyor.
Hep söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Galatasaraylılar kulübünüze sahip çıkın!
Transfer vurgun ekibi var mı?
Süper Lig’de son iki yılda üst üste şampiyonluk kazanan bir kulübün altı yıllık yönetim süreçleri transfer anlaşmaları sürecinde ahlaki çöküşe kapılar açtı mı?
Transfer konusunda söylenildiği gibi Erden Timur yolsuzlukları engelleyen kişi midir yoksa işin içinde midir?
Kulüpte görev alan-almış ispiyoncular var mı?
Eski Galatasaray yöneticisi gazeteci Fatih Altaylı’nın karaborsa bilet skandalına yönelik iddialarının detaylı olması ilginç. 1-1,5 sene önce bu iddiaları Hayri Kozak da dile getirmişti.
Passolig’le kulüp içi ilişkileri kuran uçları bulmak gerekiyor.
Galatasaray taraftarının parasını kimler kendi parası gibi görüyor ve cebine indiriyor, bulmak gerekiyor.
Burada sorulacak diğer soru şu oluyor: Fatih Altaylı bu bilet vurgununu ortaya çıkardıktan bir hafta sonra Erden Timur’un sahibi olduğu
Forbes dergisinde yazmaya başladı.
Bilet yolsuzluğuna dair bilgileri Fatih Altaylı’ya sızdıran Erden Timur mudur?
Bu sorunun cevabını da merakla bekleyeceğiz.
Resmî sponsorluklar ve forma sponsorlukları etik mi?
Türkiye'de yasal lisans olmaksızın bahis oynatmak ve oynamak suçudur. Türkiye'de yasal bahis
İddaa,
Bilyoner,
Nesine,
Misli gibi sitelerden oynanıyor. Yurtiçi ve yurtdışı futbol gibi spor karşılaşmalarında bu siteler haricinde bahis oynanırsa yasadışı bahis suçu sayılıyor. Buna imkân tanıyanlar, yani websitesi sahipleri, matikçiler, reklam verenler vs. yasadışı bahis oynatmış olur.
Medyada ve halk sağlığı uzmanları arasında, spor yayınları sırasında kumar ve diğer riskli ürünlere yönelik reklamların yaygınlaşması ve bunun çocuklar ve gençler de dahil olmak üzere savunmasız gruplar üzerindeki potansiyel etkisi konusunda endişeler göz önüne alındığında Galatasaray Kulübü’nün topluma karşı sorumluluğu neden umursamadığı sorusu akıllara geliyor.
Diğer akıllara gelen soru ise, sponsorların ya da reklam verenlerin formaların hangi bölgesinde kaç cm yer alacağı. Kimlerin sponsorluk yapacağını ve formlarda kullanımları yasal olarak belliyken bunu hem Galatasaray reklam pazarlama birim hem de Türkiye Futbol Federasyonu birimleri neden denetlemiyor.
Hep söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Galatasaraylılar kulübünüze sahip çıkın!
Divan toplantısı kamuyla paylaşılmalı
Bu soruların yanıtlanacağı, Galatasaray camiası ve futbolseverlerin bilgilendirileceği Divan Toplantısı merakla beklenirken, Divan Başkanı toplantının gizli kalacağını açıkladı ve ekledi: 10 yıl süreyle açıklanmamak üzere arşive kaldırıldı.
Peki bu gizlilik neden?
Divanda ne konuşuldu ki gizlilik kararı alındı?
Divan Kurulu üyeleri neden çekiniyor?
Galatasaray camiası ahlaki hislerinin zedelenmesine neden olan bu süreç ve beraberinde alınan kararın üzerine gitmeli ve bir kamuoyu oluşturmalıdır.
Kayıtsız kalma kulübüne sahip çık.
Bu iddiaların tümünün Galatasaray kulübü üzerinde korkutucu etkileri olacağı belli.
Oysa kulüp etik değerlere bağlı bir kurumsal kimliğe sahipti.
Özellikle son 6 yıl içerisinde futbol ortamında kazanılan şampiyonluklar da dahil “kollanan” algısı hem saha içi emekçileri hem de armaya gönül veren milyonlar için üzücüdür.
Bu nedenle taraftarlar coşkulu bir teslimiyet halinden bir an önce sıyrılmalıdır. Üzerlerindeki uysal kayıtsızlıktan, kulübün yönetimini denetleyen efektif tarafa evrilmelidir.