Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni Eğertutmaz Deresi kenarında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti duruşmasına üçüncü günde devam edildi.

Duruşma öncesi tutuklu sanıklar, yoğun güvenlik önlemleri altında yeniden adliyeye getirildi. Güran ailesinin tanık ve yakınları, adliyeye toplu şekilde alındı. Güran ailesinden 9 kişi, tanık olarak dinlendi. Diğer yandan ailenin talebi üzerine, olay günü bölgeyi gören ve Arif Güran'ın evinin karşısındaki Dara 2 Askeri Üs Bölgesi'nin güvenlik kameraları, mahkemeye sunulmak üzere hazırlandı. Hazırlanan görüntüler, bugünkü duruşmada izlenecek. Baba Arif Güran, cinayeti aydınlatacak en önemli delilin askeri üs bölgesindeki kameraların olduğunu söylemişti.

ARA KARAR

Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin devam eden davanın ilk duruşmasının 3'üncü gününde karar çıktı. Mahkeme heyeti tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 26 Aralık 2024 tarihine saat 09.00'a erteledi. Mahkeme heyeti Baran Güran'ın müşteki olarak dosyaya eklenmesi talebini reddetti.

Mahkemenin verdiği ara karara göre:

-Diyarbakır Memorial Hastanesi’ne ait 22.08.2024 tarihli saat 01.00-02.00 arasındaki tüm kamera görüntüleri hastaneden talep edilmesine, 

-Daraltılmış baz raporuyla ilgili, raporu hazırlayanların kullandıkları yöntem, cihaz ve bilimsel verilerin ayrıntılı ek rapor olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talep edilmesine,

-Şahin Göz kamerasının olay günü 15.00-17.00 arasındaki kayıtlarının olup olmadığı veya neden kayıt yapılmadığına dair bilgi ve belgelerin Bağlar İlçe Jandarma’dan istenmesine karar verildi.

"NEVZAT'A BAKMA UYARISI"

Diyarbakır'da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran'ın davasının ilk duruşması, üçüncü gününde devam etti. Tanık Rubbettin Kaya, ifadesini verirken Nevzat Bahtiyar’a dönerek "Doğru mu Nevzat?" diye sordu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı "Tamam, bana bak, Nevzat'a bakma" diye uyardı.

NEVZAT BAHTİYAR'I KÖŞEYE SIKIŞTIRACAK SORU

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren, Narin'in cansız bedenini göle bırakan Nevzat Bahtiyar'a  "Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal larvalar taşır?" diye sordu. 

NAHİT EREN: ALACAĞIM CEVABI ALDIM

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar'a "Az önce bir kısmı dışarıda kaldı dedin" diye hatırlatma yaparak Narin'i göle bıraktıktan sonra orada ne yaptığını sordu. Bahtiyar 'İp aradım' diye cevap verdi.  Nahit Eren'in "Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı.." dedikten sonra Bahtiyar hatırlamıyorum dese de Eren'in 'O kısım toprakta mı yoksa suyun üstünde mi kaldı' diye sormasına "Suyun üstünde kaldı" diye cevap verince Nahit Eren, Mahkeme Başkanı'na dönüp "Ben alacağım cevabı aldım" dedi.

NEVZAT BAHTİYAR VE ARİF GÜRAN ARASINDA ARABA MESELESİ

Tanık Cahit isimli kişi Nevzat Bahtiyar ve Arif Güran arasındaki araba meselesini anlatıyor:

“Nevzat ile Arif Güran araba meselesi yüzünden beni çağırdı. Önce Nevzat anlattı, sonra Arif Güran anlattı. Araba Nevzat’a aitti. Nevzat’a para ödemesi gerektiğini söyledim. Ödemeyeceğini söyledi.”

Mahkeme Başkanı: "Nevzat, 'yakacağım ortalığı, ödemeyeceğim' dedi mi?"

Tanık Cahit: "Salim Güran dedi ki, '10 bin lira ben, 10 bin Arif ödesin, 50 bin Nevzat ödesin' dedi."

Mahkeme Başkanı: "Nevzat kabul etti mi?"

Tanık Cahit: "Önce param yok dedi, sonra kabul etti."

Mahkeme Başkanı: "Yani çıkarken, 'ben bu paranın hesabını sorarım' dedi mi?"

Tanık Cahit: "Ben görmedim, günahını alamam, gördüğümü anlatıyorum."

Mahkeme Başkanı: "Ben de gördüğünü anlattığın için teşekkür ederim.

Tanık Cahit, şöyle devam ediyor: 

Mahkeme Başkanı: "Siz neden aile meclisi kurup olaya el attınız?"

Tanık Cahit: "İkisi de bizim akrabamızdır."

Mahkeme Başkanı: "Yani sizi bu olayı çözün diye mi çağırdı?"

Tanık Cahit: "Evet, Arif Güran çağırdı."

Mahkeme Başkanı: "Siz aile meclisindeki toplantılara katıldınız mı?"

Tanık Cahit: "Yok, katılmadım."

Veysel Subatan, Mahkeme Başkanına “araba” meselesini anlatıyor: 

Arif ve Nevzat arasında araba problemi vardı. Akşam Salim'in evine gittim.

Mahkeme Başkanı: Seni kim çağırdı?

Veysel Subatan: Arif Güran çağırdı.

Mahkeme Başkanı: Tamamdır.

Veysel Subatan: Nevzat'ı çağırdılar o da geldi. Nevzat’ın verdiği araba Çakınlı çıkmış, 80 bin ödeme yapması gerekiyordu. Arife haksızlık yapıyorsun dedik. "80'i gibi ödemezsen mahkemede avukat masrafı daha fazla olacak," dedim. Aranızda anlaşın dedim. Nevzat Bahtiyar yanaşmadı. Ben bu parayı ödemiyorum dedi. Soy isimleri Kaya olan kişileri de çağırdı. Nevzat Bahtiyar kabul etmedi. Ben arabayı satmışım, gitmiş dedi. Nevzat’a da bir haksızlık olmasın diye orta yolu bulmaya çalıştık. Salim Güran da dedi, "Madem bizim evde toplanmışsınız, bu meseleyi çözelim." Nevzat ödemesi gerekeni kabul etmişti. Nasıl etti bilmiyorum.

Mahkeme Başkanı: Nasıl kabul etti?

Veysel Subatan: Zorla kabul etti gibi.

Mahkeme Başkanı: Normal, Nevzat sizi tehdit etti mi?

Veysel Subatan: Hayır. Biz oradan kalkınca, problem çözüldü diye düşündük.

Mahkeme Başkanı: Tamam, herkes ödediğini söylüyor zaten. Bu olay ne zaman oldu?

Veysel Subatan: Aşağı yukarı 2 ay var.

Mahkeme Başkanı: Bu olaydan sonra Güran ile Bahtiyar ailesi arasında gerilim oldu mu?

Veysel Subatan: Şahit olmadım.

Rubbettin Kaya, Mahkeme Başkanı'na anlatıyor:

"Bizim evimize gelebilir misin dedi. Gittim, Nevzat, Salim, Arif oradaydı. Dava nedir dedim. Araba konusunun nedenini sordum, Arif Güran Nevzat Bahtiyar kendisine araba getirdiğini söyledi. 80 bin liralık bir araba meselesinden bahsettiler. Orada biraz ağız dalaşı oldu. 10 bin lira Salim, 10 bin lira Arif verecek dendi. Nevzat, 'Bizim aramızda dava olmaz' dedi."

Nevzat Bahtiyar’a doğru yöneldi. 

Tanık: "Doğru mu Nevzat?" dedi.

Mahkeme Başkanı uyardı:  
"Tamam, bana bak, Nevzat'a bakma."

Tanık: "Tamam."

Mahkeme Başkanı: "Siz aile meclisinde yapılan toplantılara girdiniz mi?"

Tanık: "Hayır."

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI AVUKATI SORUYOR:

"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı: Narin kaybolduktan sonra yangın oldu, neden biliyor musunuz?"

Tanık İbrahim Halil Güran: "Elektrik tellerini birbirine nasıl çarpacaklar, çok mantıksız."

Savcı: "Bakkala gittin mi?"

Tanık İbrahim Halil Güran: "Evet."

Savcı: "Bakkal bizzat orada mıydı?"

Tanık İbrahim Halil Güran: "Evet, Sofi oradaydı."

Savcı: "Kendisi ameliyat olduğunu söylüyor, ne ameliyatı?"

Tanık İbrahim Halil Güran: "Raporlara bakabilirsiniz."

TANIK SÜLEYMAN KAYA GELDİ  (KENDİSİ ZİHİNSEL VE BEDENSEL ENGELLİ).

Mahkeme Başkanı: "Süleyman nasılsın?"

Süleyman Kaya: "İyiyim."

Mahkeme Başkanı, Süleyman Kaya'nın yanına giderek, "Rahat ol, heyecan yapma" dedi ve ona su getirdi.

Mahkeme Başkanı: "Süleyman biz seninle tanışmak istedik sadece."

Mahkeme Başkanı: "Siz Enes’le bakkala gittiniz mi?"

Süleyman Kaya: "Gittik."

Mahkeme Başkanı: "Ne aldınız?"

Süleyman Kaya: "Enerji."

Mahkeme Başkanı: "Enerji içeceği mi?"

Süleyman Kaya: "Evet."

Mahkeme Başkanı: "Bakkaldaki yaşlı mıydı, genç miydi?"

Süleyman Kaya: "Yaşlı."

TANIK MUHAMMET YAKUT, MAHKEME BAŞKANINA ANLATIYOR:

Mahkeme Başkanı: "Salim Güran neyin olur?"

Muhammet Yakut: "Bilmiyorum."

Mahkeme Başkanı: "Boşver o zaman."

Mahkeme Başkanı: "Muhammet niye geldin, hayırdır?"

Muhammet Yakut: "Tanıklık yapacakmışım dediler."

Mahkeme Başkanı: "Saat 17.30 gibi Enes geldi. Sen ne yapıyordun?"

Muhammet Yakut: "Araba yıkıyordum, Muhammet Kaya vardı. Beni caminin yanına bırak, üvey babaannem beni görür, iş yaptırır, ben eve gideyim dedi."

Diyarbakır Barosu avukatı soruyor:

Diyarbakır Barosu Avukatı: "Orada başka kim vardı?"

Muhammet Yakut: "Muhammet Kaya ve… Kaya."

Diyarbakır Barosu Avukatı: "Sohbet ettiniz mi?"

Muhammet Yakut: "Evet."

Diyarbakır Barosu Avukatı: "Ne kadar sürdü?"

Muhammet Yakut: "15 dakika falan."

Diyarbakır Barosu Avukatı: "Başka sohbetiniz oldu mu? "Yanınızda kim vardı?"

Muhammet Yakut: "Muhammet ve Süleyman Kaya."

Diyarbakır Barosu Avukatı: "Bir daha o gün görmediniz mi?"

Muhammet Yakut: "Hayır, görmedim."

Sanık Avukatı dahil oldu, isim hatası olduğunu söyledi.

Nahit Eren soruyor:

Nahit Eren: "Eve gittiğinde saat kaç olduğunu hatırlıyor musun?"

Muhammet Yakut: "Hayır."

Nahit Eren: "Sizin ev ile cami arasında ne kadar mesafe var, 200 metre kadar tarif eder misin, 200 metre ne kadar?"

Tanık Gösterdi.

Mahkeme Başkanı: "Saat soruldu."

Sanık Avukatı araya giriyor, "Zorlama sorular soruluyor," diyor.

Nahit Eren devam ediyor:

Nahit Eren: "Öğle yemeği yedin mi?"

Muhammet Yakut: "Evet."

Nahit Eren: "Kaçta işten çıktığını hatırlıyor musun?"

Muhammet Yakut: "Hatırlamıyorum, ama 12 buçukta evdeydim."

Sanık Avukatı araya giriyor: "Çarpaz sorgu yapılıyor."

Mahkeme Başkanı: "Devam edin."

TANIK HASAN, MAHKEME BAŞKANINA ŞU ŞEKİLDE ANLATIYOR:

Mahkeme Başkanı: "O gün ne yapıyordunuz?"

Hasan: "Ben elektrikçiydim, Salim ile görüştüm. 1 saat beraber kaldık."

Mahkeme Başkanı: "İkindi ezanı okunmuş muydu?"

Hasan: "Bilmiyorum, okunmuş olabilir."

Mahkeme Başkanı: "Nerede görüştünüz?"

Hasan: "Tarlada."

Mahkeme Başkanı: "Neden görüştünüz?"

Hasan: "Elektrik işleri vardı."

Mahkeme Başkanı: "Kim vardı?"

Hasan: "Mehmet Atasoy ve Ramazan Atasoy vardı."

Mahkeme Başkanı: "Ne yaptınız?"

Hasan: "Karpuz yedik, muhtarlarla elimizi yıkadık."

Mahkeme Başkanı: "Başka yere gittik mi?"

Hasan: "Tahmini, 16.00 gibi Salim’in yanından ayrıldım."

Mahkeme Başkanı: "Daha önceki ifadenizde başka bir saat vermiştiniz."

Hasan: "..."

Mahkeme Başkanı: "Salim’in kıyafetlerini hatırlıyor musun?"

Hasan: "Hayır."

Mahkeme Başkanı: "Salim ile nasıl haberleştiniz?"

Hasan: "Gittiğimiz zaman oradaydı."

Mahkeme Başkanı: "Doğaçlama mı gittiniz?"

Hasan: "Doğrudan gittim."

TANIK ABDULSAMED YEŞİLDAĞ, MAHKEME BAŞKANI'NA İFADE VERİYOR:

Mahkeme Başkanı: "Narinin kaybolduğu gün Hasan beyle nasıl konuştunuz?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Mehmet Şerif Güran bana telefon açtı, bir arızadan bahsetti. Tamir için gittim, sonra bu kadar paraya yapacağımı söyledim."

Mahkeme Başkanı: "Ne kadarsa anlaştınız?"

Abdulsamed Yeşildağ: "3 bin TL'ye anlaştık."

Mahkeme Başkanı: "Çok hızlı konuşuyorsun, işini de böyle hızlı mı yaparsın?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Evet."

Mahkeme Başkanı: "Maşallah. Kaç gibi Mehmet Şerif Güran ile konuştunuz?"

Abdulsamed Yeşildağ: "16.00 gibiydi."

Mahkeme Başkanı: "Tarlada ne yediniz?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Karpuz yedik."

Mahkeme Başkanı: "Menemende yemişsiniz?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Evet."

Mahkeme Başkanı: "Kim kim yediniz?" "Çocuk var mıydı?"

Abdulsamed Yeşildağ: "2 çocuk vardı."

Mahkeme Başkanı: "Kız erkek?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Valla bilmiyorum."

Mahkeme Başkanı: "Ramazan Atasoy orada mıydı?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Çevre."

Mahkeme Başkanı: "Babası orada mıydı?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Babası yoktu."

Mahkeme Başkanı: "Oradan kaçta ayrıldınız?"

Abdulsamed Yeşildağ: "17.40 gibi."

Mahkeme Başkanı: "Karpuz yediğiniz yerde başka kim vardı?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Çocuk vardı."

Mahkeme Başkanı: "Ne yapıyorlardı?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Oyun oynuyorlardı."

Mahkeme Başkanı: "Salim’in olay günü kıyafetlerini hatırlıyor musun?"

Abdulsamed Yeşildağ: "Valla hatırlamıyorum."

NARİN’İN 6 YAŞLARINDAKİ ERKEK KARDEŞİ
E.G., pedagog eşliğinde ifade verirken, mahkemeye şu şekilde anlatıyor: 

KAYIT İZLETİLDİ. DÜN AĞLADIĞI İÇİN İFADESİ ALINMAMIŞTI

"Odada kim vardı uyuyordu?"

E.G.: "Abim ve annem koltukta, Muhammed abim yerde yatıyordu."

Mahkeme başkanı: "Hediye yengen nasıl geldi, ilk gelişinde?"

E.G.: "Onu bilmiyorum. İlk gelişinde bilmiyorum."

Mahkeme başkanı: "İkinci gelişinde neden gelmişti?"

E.G.: "Annem çamaşırları ona bırakmıştı, ondan."

Mahkeme başkanı: "Peki, acele ediyor muydu?"

E.G.: "Normaldi."

DARA-2 KAMERA KAYDININ GÖRÜNTÜLERİ MAHKEME SALONUNDA İZLETTİRİLECEK. 

Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Nahit Eren, Enes Güran’ı çağırdı. Kolunu nasıl ısırdığını göstermesini istiyor. Enes kolunu nasıl ısırdığını canlandırıyor.

Narin’in ailesi salondan çıkarılıyor. Diyarbakır Eski Baro Başkanı Nahit Eren konuşma yapacak. Sadece Nevzat Bahtiyar, kaldı

NAHİT EREN ADLI TIP RAPORU OKUNUYOR

Nahit Eren: "Babayı dün üzdüysem özür dilerim tekrardan. Sayın Başkan, Nevzat'ın yer göstermesi sırasındaki kaydı ekrana yansıtmanızı rica edeceğim. Üzülerek söylüyorum, vücut üzerindeki lavralar, canlılar İstanbul Asli Tıp’a gitti.

Nahit Eren: 

“Raporu okuyorum. Bu haliyle cesedin bazı kısımlarının karada kaldığı değerlendirilmektedir”

NAHİT EREN'DEN NEVZAT BAHTİYAR'I KÖŞEYE SIKIŞTIRACAK SORU

Nahit Eren: "Su içinde olan ceset nasıl olur da karasal lavralar taşır?"

Bu sırada, Nevzat Bahtiyar’ın jandarma eşliğinde yer teşhisi yaptığı görüntüler izletiliyor.

Görüntüler izlendi. 

Mahkeme Başkanı: "Bu küçük alan, Narin kızımızın bırakıldığı yer. Buyurun Nahit Bey, sorunuzu alalım."

Nahit Eren, Nevzat Bahtiyar’a döndü ve sordu:  

"Bu raporu anladın mı?"

Nevzat Bahtiyar: "Anlamadım."

Nahit Eren: "Bu rapor diyor ki, Narin’in naaşından, cesed diyemiyorum, Adli Tıp Kurumu dedi ki, bulunduktan 19 gün önce öldürülmüş. Bunu nereden elde ediyorlar? Böceklerden, kavralardan, Narin’in bedeninde bunlardan çok vardı ve buradan tarih çıkarıyorlar. Şimdi rapor diyor ki, bu naaş tamamen suyun içerisinde, bu böcekler yaşamaz. O yüzden sana bir kez daha soruyorum, Nevzat Bahtiyar, sen daha önce başka yere gömdün mü?"

Nevzat Bahtiyar: "Kesinlikle hayır."

Mahkeme Başkanı: "Çuvalın tamamı su altına girdi mi, taş ıslandı mı?"

Nevzat Bahtiyar: "Taş hepsi ıslanmadı, ben de çok hatırlamıyorum."

Nahit Eren: "Sen arama faaliyetlerinden dolayı DSİ suyunun oraya yönlendirildiğini biliyorsun değil mi?"

Nevzat Bahtiyar: "Evet."

NAHİT EREN: CEVABIMI ALDIM

Nahit Eren: "Az önce bir kısmı dışarıda kaldı dedin, sen yol mesafeni bilemedin 7 dakika. Orada sen başka ne yaptın?"

Nevzat Bahtiyar: "Orada ip aradım."

Nahit Eren: "Dışarıda kalan kısmı bildiğimiz kadarıyla bacağı.."

Nevzat Bahtiyar: "Bacağını hatırlamıyorum."

Nahit Eren: "O kısmın toprağa mı, yoksa suyun üstünde mi kaldı?"

Nevzat Bahtiyar: "Suyun üstünde kaldı."

Nahit Eren: "Sayın Başkan, ben alacağım cevabı aldım."

Mahkeme başkanı: 

Nevzat Bahtiyar dön etrafına bak. Bu kadar insan burada, kaç gündür buradayız. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Bir birey olarak soruyorum.

(Mahkeme başkanı üzerindeki cübbeyi çıkarttı.)

Mahkeme başkanı: Senin geçen celse verdiğin beyanlar doğru mu? 

İftira mı?

Bak yeni kamera kayıtları çıkabilir 

Nevzat Bahtiyar: Bilmiyorum 
hatırlamıyorum.

Mahkeme başkanı: Hatırlamıyorum değil, sakladığın bir şey var mı?

Nevzat Bahtiyar: Yok

1 SAAT VERİLEN ARA SONRASI DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı talebi üzerine Savcı konuşuyor:

"Bu kadınlar kavgasına ilişkin her şey yerine oturdu, mahkeme huzurunda çözülmeyen durum kalmadı. Ek olarak soru işareti kalmaması için tanık 'Oya'yı getirdik. Adli Tıp Kurumu’nda kendisinin görüntüleri vardı, kavga olmuştu. Kendisini dinleyelim."

Tanık Oya Yorulmaz, Mahkeme Başkanına ifade veriyor:

Mahkeme Başkanı: "Oya Hanım, niye geldiniz?"

Oya Yorulmaz: "Benim bir ilgim yok. Benim dayımgiller, biz oraya gittik, Adli Tıp Kurumu'na gittik. Basın arkamdan geliyordu. Annem şeker hastası, arkadan gelirken kardeşim bana 'abla sus' dedi, kafamı böyle yaparken yumruk bana geldi."

Mahkeme Başkanı: "Kardeşiniz kim?"

Oya Yorulmaz: "Taner..." (anlaşılmadı)

Mahkeme Başkanı: "Orada ne söylediniz?"

Oya Yorulmaz: "Gidin yalan haber yapın dedim."

Mahkeme Başkanı: "Kime?"

Oya Yorulmaz: "Basına."

Mahkeme Başkanı: "Ciddi misiniz?"

Oya Yorulmaz: "Evet."

Mahkeme Başkanı: "Tekrarlıyorum, 'gidin yalan konuşun' diye bağırdın mı?"

Oya Yorulmaz: "Evet, çünkü yalan haber yapıyorlardı."

Kadın savcı araya girdi: "Ben kendim izledim, sana yumruk atıyorlar."

Oya Yorulmaz: Basına söyledim.

Uçak seferlerine fırtına engeli! İstanbul'da 38 uçuş iptal edildi Uçak seferlerine fırtına engeli! İstanbul'da 38 uçuş iptal edildi

TUTUKLULUĞA DEVAM TABELİ

Narin Güran cinayeti davasında savcı, iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran, amca Salim Güran ve komşu Nevzat Bahtiyar’ın tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

DARA 2 GÜNTÜLERİ İZLETTİRİLİYOR

Dara 2 Askeri Üs Bölgesi'nin güvenlik kameralarındaki görüntüler izlettiriliyor.

Savcı: "Sizin istediğiniz görüntünün iyileştirilmişi var. Açıdan eksiklik var mı, farklı açılardan bakabildiniz mi?"  

Nahit Eren: "Bunu ilk defa izleyeceğiz."  

Savcı: "Görüntü 2’ye girelim."  

Mahkeme başkanı: "İddia makamı tarafından en net görüntü bu. Bize gönderilen bu."  

Sanık avukatı: "Araç hareketleri var mı?"  

Mahkeme başkanı: "Bize de yeni geldi. Arif Güran, emin misiniz, istediğiniz görüntü bu mu?"  

Arif Güran: (şahingöz… Anlaşılmadı)  

Mahkeme başkanı: "Şahingöz dediğiniz kamera kayıt yapmıyor, anlık izleniyor müdahale için."  

Arif Güran: "Askeri bölgeye herhangi bir saldırı olsa orada kayıtlı olmuyor mu?"

Mahkeme Başkanı: Yazılı talep edeceğiz

DARA-2 BÖLGESİNDEKİ KAMERALARDAN SONUÇ ÇIKMADI

Dara-2 askeri bölgesinde ilk defa izlettirilen görüntü mahkemede izlettirildi. Açılan görüntü , tam olarak oynatılmadan kesildi. Arif Güran istediği görüntülerin bu olmadığını söyledi.

DİYARBAKIR BAROSUNA BAĞLI AVUKATLARDAN DAVANIN SEYRİNİ DEĞİŞTİRECEK SORULAR

Diyarbakır Barosu'ndan bir avukat konuşuyor:

“Tutukluluk devamı talebine katılıyoruz. Birsen Güran, 4 ayrı ifade verdi ve eski beyanlarını kabul etmedi. 23 Ekim'de verdiğiniz ifade gerçek iradenize uygun muydu? Birsen Güran’ın ifadesinde, "Narin 17:40’ta evimize geldi" şeklinde çok net bir açıklama var. Salim Güran’ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyoruz. Mantık şu: Bir terlik bulsam ve bunun Narin'e ait olduğunu düşünsem, kolluk kuvvetlerine teslim ederim. Muhammet Kaya aracına alıyor, fakat Muhammet Kaya, bu terliğin Narin'e ait olduğunu düşündüğü halde nasıl olur da vermiyor?”

AİLE NEDEN TELEFON KAYITLARINI SİLİYOR

Diyarbakır Barosu avukatı konuşuyor:

"Aile neden toplantıları gizliyor? Bir kısmı yapıldığını, bir kısmı yapılmadığını söylüyor. Güran ailesinin telefon kayıtlarını silmesi ise ayrı bir konu. Buradakilere soruyorum, en son ne zaman telefon kayıtlarınızı sildiniz? Eğer sadece Salim Güran silseydi, tesadüf olabilir diye düşünebilirdik. Ancak eğer birden fazla kişi bunu yapıyorsa, bu durum şüphe uyandırır."

SALİM GÜRAN BİRÇOK GÖRÜŞME YAPIYOR

Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme başkanına konuşuyor:
"Salim Güran, olay günü birçok görüşme yapıyor. Bir görüşmede saat 15:16 diyor, bir sonraki görüşmesinde ise 'Çingeneler kaçırmış olabilir' diyor. Sayın Başkan, Salim bu saati nereden biliyor? Salim Güran, kendi beyanıyla karşıdakine 15:16 demesi kuşkuludur. Peki, çingenelere yönelik bir adım atıldı mı? Ben böyle bir şeye rastlamadım

"SALİM GÜRAN'IN HANGİ DEDİĞİNE İNANACAĞIZ"

Sayın Başkan, Salim Güran mahkemede ısrarla 'kıyafet değiştirmedim' diyor ama daha önce kıyafet değiştirdiğini söyledi. Biz hangisine inanacağız? Narin’in DNA’sının çıktığı araç peki? Birazdan sanık avukatları savunma yapacak ama sayın başkan, araçta bulunan tek DNA o. Dolayısıyla bir şekilde aylar önceki nişan konusuyla DNA oraya gitmemiştir."

"ANNENİN ENES'İ KORUMAYA YÖNELİK DAVRANIŞLARI GARİP"

Diyarbakır Barosu avukatı, Mahkeme Başkanına konuşuyor:

"Yüksel Güran’ın bu eylemde fail olduğuna inanıyoruz, daha önce verdiği röportajlar var. Annenin Enes’i korumaya yönelik davranışları garip. Nihayetinde jandarma görevlisinin kendisiyle bir husumeti yok, ancak Enes ile ilgili 'ne yapabilirim' diyorsa, bu doğru tespit edilmiştir.

Enes’in beyanında ise şu çelişkiler var: 'Ben 17.30’da eve gittiğimde Hediye’yi görmedim, ama Hediye çıkarken ben Enes’i gördüm' diyor. Bu çelişkiler nelerdir?"

"ENES DİŞ İZLERİNİ KENDİ YAPAMAZ"

Diyarbakır Barosu avukatı konuşuyor:

"Koldaki diş izinin Enes tarafından kendi kendine yapıldığı iddia ediliyor. Sayın başkan, çok araştırdım, birçok makale okudum. Vücut belli bir dereceye kadar acıya dayanabilir, ağzınızı ve burnunuzu kapatın; bir süre sonra kendinizi boğamazsınız. Bu da böyle bir şey. Belli bir acı seviyesinden sonra vücut eyleme izin vermez. Enes’in diş izi 3 gün geçmesine rağmen çok net izler bıraktı. Enes sinirlendiği için bunu meydana getiremez."

Mahkeme Başkanı: "Teşekkür ederim avukat bey."

"MAŞALLAH GÜRAN İLE İLGİLİ DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM. SAATİ KARIŞTIRMIŞ OLABİLİRLER AMA..."

Diyarbakır Barosu adına başka bir avukat konuşmaya başladı. Mahkeme başkanına doğru konuşuyor:

"Dosyada ifade verenler, yakınlarını korumaya yönelik davranıyor. Evet, köy yerinde kimse saate bakmaz ama karıştırılmayacak durumlar vardır; bir insanın biriyle kaç defa görüştüğü, görüldüğü zaman yanında kimlerin olduğu gibi. Melike, Maşallah Güran ile ilgili dikkat çekmek istiyorum. Saati karıştırmış olabilirler ama daha önce, 2 kez Narin’in geldiğini belirtmişler. Bu farklı anlamlara gelmektedir. Melike Güran, '14.00’te uyandım, Narin 17.40’ta geldi' diyor. Bu, karıştırılabilecek bir husus değil. Şimdi yeni ifadelerle 'Mina geldi' diyorlar. Bunlar neden önemli? Bunların hepsi senaryo halinde ortak ifade verdiğini gösteriyor."

MELEK GÜRAN VE ÇOCUKLARIYLA İLGİLİ ÇELİŞKİLER VAR 

Diyarbakır Barosuna bağlı avukat konuşuyor: 

Kadınlar arasındaki kavga çok konuşuldu; Mişar Yasemin ve kızları arasındaki kavgadan bahsediyoruz. Yasemin, Yüksel’in kardeşi, dolayısıyla Narin’in vefatını öğrendiğinde verdiği tepki diğerlerine göre daha samimi. Gayet açık bir şekilde “doğruyu konuşsaydınız, bu durum buraya gelmezdi” demiş. Şu an çarpıtılarak, birine beddua edildiği söyleniyor, değiştiriliyor. Enes bile 'Ben teyzemi aldım ve oradan uzaklaştırdım' derken, teyze 'Enes’i görmedim' diyor. Melek Güran ve çocuklarıyla ilgili de bir çeşit çelişki var.

"ARALARINDA İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI AÇIKÇA GÖRÜLÜYOR"

Diyarbakır Barosu’ndan başka bir avukat Mahkeme Başkanı’na konuşuyor:

"Nevzat Bahtiyar, Vecdi Bahtiyar’ı arıyor, o da Salim Güran’ı arıyor. Vecdi Bahtiyar, kaybolan Narin için endişelense de, esasen kendisinin de haberi olduğu çok net bir şekilde anlaşılıyor. 

Vecdi Bahtiyar, 24 Ağustos’tan sonra Diyarbakır’a geliyor ve 8 Eylül tarihi, hepimizin canını acıtan Narin’in cansız bedeninin bulunduğu bir tarih. O gün, Vecdi, 06:34’te Nevzat’ı arıyor, aralarında işbirliği yaptıkları burada açıkça görülüyor. Ramazan Atasoy ise gözcülük yapmaktadır. Ramazan Atasoy’un ne için dilenmesi gerektiğini de size açıklayacağım."

"SALİM HER AYAK BİLEĞİNE KADAR SUYUN İÇERİSİNE GİRMİŞ GİBİYDİ."

Diyarbakır Barosundan bir avukat Mahkeme Başkanı’na doğru konuşuyor:  

"Ramazan Atasoy'un kendi beyanını okuyorum: 'Senin yüzünden başımız belaya girdi (Salim’e diyor) komutanım, Salim her ayak bileğine kadar suyun içerisine girmiş gibiydi.' Ramazan’ın da bu organizasyondan haberdar olduğu burada açıkça anlaşılıyor."

İFADELER BİR GÜNÜ BİR GÜNÜNE UYMUYOR

Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren konuşuyor:

"Şu an öldürmekten 4 sanık var. Öldürmeye iştirak alanında yeni faillerin çıkacağı anlamında eklemeler olabileceği kanaatindeyim. Benim en çok dosyada şaşırdığım konu şu; belki hayatınızın en değerlisini kaybediyorsunuz ve dönüp baktığınızda o günü ilmik ilmik hatırlarsınız. 'Ben o gün ne yaptım?' deriz”

“Narin'in daha erken bir iddianame ile faillerinin getirilmesini maalesef yaşayamadık. Köydeki çevredeki şüpheler keşke daha erken fark edilebilseydi. Bir şekilde gecikti. Ama dediğim gibi, hayatlarında hiçbir şekilde unutmayacakları, saniye saniye söylemeleri gereken Narin’in çevresinin ifadeleri bir günü bir günlerine uymuyor."

MAHKEME BAŞKANI: GÖRÜNTÜLER GETİRİLECEK

Mahkeme Başkanı, Dara-2 kamerasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Görüntülerin oldukça fazla olduğunu ve bunların ayırt edilip getirileceğini belirtti.

"AKRANLARI NARİN'İN TEPEDEN EL SALLADIĞINI GÖRÜYORLAR"

Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren, mahkemeye şunları söylüyor:

“Biz bu karanlıkla bu dosyanın içerisindeydik ama her ortaya çıkan delil, maalesef aile bireyleri açısından yeni bir stratejiye götürdü. Kolluk soruşturma aşamasında Narin’in kaybolduğu saati 18.00 olarak biliyorlar. Bu yüzden kamerada 18.00 görüntüleri var. Neden diyorsunuz? Çünkü bulunduktan sonra yeniden görüntüler incelendi, kırmızı araç tespit edildi ve bir şekilde Nevzat Bahtiyar, kırmızı aracın sahibi olarak tespit edildi. Aylardır Narin’e çalışan bir avukat olarak, Narin’in evden çıktıktan sonra aracın görüldüğü saati 15.40 olarak belirledik. Narin’in kesin bilgi vermiyor. 

Biz Narin’in öldürüldüğü saati 18.00’den sonra biliyoruz. Neden? Çünkü kurgu düzeni var. Yani bir şekilde 15.11’de eve doğru giderken, o okulun tesadüfi kamerası olmasa biz gerçekten Narin’in nereden nereye gittiğini bilmeyeceğiz. Patika yoldan yukarıya gidiyor, kendisiyle birlikte olan akranları, Narin’in kendisine tepeden el salladığını söylüyorlar. Bu bize ne zaman söylendi?”

"Bunu bilen insanlar 17.40’a yönelik inanılmaz bir kurgu yaptılar. Arif Güran da bilsin, bu dosyaya giren her şeye vakıf olmak için inanılmaz mücadele gösterdik. Bu dosyadaki tek bir bilgiyi tek bir gazeteciye vermedim. Bu şüpheliler dışarıdayken, içerideki ifadeler yayınlandı."

"İDDİALARA GÖRE SALİM EVDE BU ARABA NASIL GÖRÜLMEZ"

Müşteki avukatı, narin adına konuştuğunu belirterek, devam ediyor:

"Yüksel Güran gerçekten evinde bir gün önce oğlu uzun yoldan gelmiş, kalkmış sabah bamya toplamaya gitmiş, kahvaltılarını hazırlamış, baba Batmana götürüyor. Düşünün, yeğeninin düğünü için Batmana davetiye götürüyor, ne kadar kıymetli bir şey ama muhtar köyde, o ne yapıyor? Çocuklarını alışverişe götürüyor, geri geliyorlar. Peki… Devam edeyim.

Narin… Müşteki avukatı olarak konuşuyorum, narinin adına konuşuyorum. Enes Güran evde diyorsunuz, tamam, ama uyuyor diyorsunuz, ispat? Bunları evde uyurken gören birine ihtiyaç var. Kim? Hediye Güran. Eğer Salim Güran, eşi ve çocukları mahkemedeki ifadeleri doğruysa, o aracı görmemelerinin şansı yok. Hediye Güran eve gittiğinde Salim kendi evindeyse, neler oluyor? Ama geldiğimiz nokta şu; Hediye Güran gidiyor, eğer sen 15.00’te çamaşırlarını bırakıp gittiysen, iddialara göre 15.00’te de 16.00’da da Salim evde. Bu araba nasıl görülmez?"

Nahit Eren devam ediyor:

"Organizasyon şöyle devam ediyor: 'Bizim Enes’i evden çıkarmamız lazım' diye düşünülüyor. Ama Enes aslında evin içerisinde. Elimizde bilimsel anlamı olan daraltılmış baz istasyonu verisi var, belki bunu tartışacağız. 

Savcı hanım sordu. Osman Güran’a, Dicle Üniversitesi'nin Salim’in verdiği bazdan bahsettiniz. Bu dosyada inanılmaz bir avantajımız vardı, surdan, bağlardan, çarıklı’ya kadar olan alanı kapsayan bir baz istasyonu verisi var. Alıyor. Yani şunu anladım: Hareketlilik, değişen baza göre size yer belirtiliyor. Bu dosyayla birlikte şunu anladım: Bu cep telefonu, benim ayak izim. Birçok uzmana sordum, evet HTS kayıtları kesin olmayabilir ama baz istasyonu verisi, sağlıklı bilimsel anlamda, kesik bir delil olarak kabul edilebilir."

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren konuşuyor:

"Enes, tek kız kardeşin kaybolmuş. Telefonu 16.13’te okulun yanında kapanıyor, peki telefon şarjdaydı da nasıl şarj bitti? Ve ne zaman açılıyor bu telefon? Gece sabaha karşı 04.00’te. 

Enes o evden çıkarıldı, getirildi bakkala kondu. (Plana göre anlamında diyor) Orada tanıklardan biri konuştu. Eğer Enes dışarı çıktıysa, Muhammet Yağmur’un arasına bindi. 200 metreyi tarif et dedim, edemedi. Çok yakın bir nokta. Enes’in evde uyuduğuna dair beyanlar verildi. Peki organizasyonda bir ihmal de var. Furkan bize ne söylüyor? Ufuk’un ağabeyi, eve geldim kardeşimi tek başına gördüm dedi. Çıktım baktım, Ufuk yoktu, Enes’le evde oturuyordu."

Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Nahit Eren, cezaevi görüntüleri hakkında konuşuyor:

"O görüntülerde Enes her defasında raporları ve belgeleri soruyor. Sorguda da söyledim, diş fırçası ve camiye giderken kendisini öpme konusu gibi detaylar var. Bir şekilde kaygılı bir hali vardı. Bir narinin kimler tarafından ve nasıl öldürüldüğüne dair şüphelerimiz var. Sanıkların mahkumiyet alacağına kesinlikle inanıyoruz. Bu cinayetten dördünün de sorumlu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum."

Diyarbakır Barosuna bağlı avukat konuşuyor: 

"Ramazan Atasoy’un daha önceki beyanları nedeniyle burada tanık olarak dinlenilmesini yineliyoruz. Süheyla Özkan’ın da dilenmesini talep ediyoruz”

(Süheyla Özkan, Narin’in üvey babaannesi)

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı avukat konuşuyor:

"Narin kızımızın öldürülmesindeki maddi gerçeğin ortaya çıkması herkes için önemlidir. Tüm sanıklardan şikayetçiyiz. 

İmam Recep Kaya, Devran Güran (terlik konusu ile aşama geçemedi), İsa Kaya, İbrahim Kaya (Nevzat'a teklif ileten aracılar), ve yaşı küçük iki kız çocuğun da ifadelerinin alınması gerek.

Bu olayın aile içerisinde gerçekleştiği ve saklandığı görülmektedir. Nitekim alacak verecek meselesinde bir sorun olmadığı belirlenmiştir. Tutukluluk hallerinin devamına ve sanıkların üst sınırdan cezalandırılmalarını talep ediyoruz."

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı avukat konuşuyor:

"'Enes Güran'da diş içi ve gözünde morluklar görülüyor ama maalesef diş izinde ayrım yapılamıyor. Salim Güran’ın aracı inceleniyor, aracın şoför koltuğunda oturma kısmında DNA tespit ediliyor. Bunlar tespit edilince amca Salim Güran tutuklanıyor. 6 gün sonra Narin kızımızın bedeni bulunuyor. Yüksel Güran, kızının öldüğünden gayet emin, oğlu Enes’i ise koruma çabasında. Bunlar benim beyanım değil, jandarma tutanaklarına dayanan verilerdir.' "

Adli Tıp Raporu okunuyor, Arif Güran dışarı çıktı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı avukat konuşuyor:

"'Kilit isim Enes Güran. Kardeşleriyle görüşmeleri var. Eren Güran’a, 'Abicim kimseyle konuşma' diyor. Bu görüşmelerin yayınlanması hukuka aykırı olsa da, ben bunu delil olarak kabul ederim. Şüphelinin gözlerinde morlukların ilk olarak mısır tarlasında olduğunu söylüyor. Ancak kaç gün geçmiş? Dolayısıyla kilit noktanın Enes Güran olduğunu düşünüyoruz.'"

Salim Güran konuştu: 

 "Çoğu senaryo, bu çocuğu evde öldürdüler diyor, baz kaydırdılar. Öyle şey mi olur? 8 yaşında melek ya. Suçsuzum, beraatımı istiyorum."

Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ konuşuyor:

“O çocuk o tepeye çıkmamış, Nevzat tarafından vahşice katledilmiştir. Sayın başkan, sebepsiz yere öldürmek diye bir kavram da vardır. 4 insanın sebepsiz yere öldürmesi saçmalıktır. Gerçek olan şu ki, minnacık bir beden toprağa gömülmüştür”

“Bu ülkenin bakanı bile bu magazinsel haberlerle, bu aileye başsağlığı dilememiştir. Biz hukukçuları tatmin eden bir iddianame hazırlanmadı. Soruşturmanın bütünselliği bozulmuş, aynı olayla ilgili onlarca tutuklu varken, kusura bakmayın ama acele işe şeytan karışır derler. Bu acele bizi hataya götürecektir. Soruşturma, en başından beri kasıtlı olarak Güran ailesi üzerine yoğunlaştırılmıştır. Üfürükçülere aile mi götürmüş?”

"Soruyorum size; evin kapısı yok mu? Kapının kilidi yok mu? Söylenen iddialar doğruysa, o 3 çocuk o evde amcayı yaşatır mıydı? Diğer iddia ise, Enes’in çocuğu öldürmüş olduğu yönünde. HTS kayıtlarına baktığımızda ise ne Enes’le ne de Yüksel ile Salim Güran arasında herhangi bir irtibat göremezsiniz”

"Aile, Uğurcan Güran’ın düğün davetiyesini dağıtmak için Batman'a ve Derik’e gitti. Nevzat bunu biliyordu, önceden planladı. Annesi Zeynep Bahtiyar, kimin nereye gideceğini önceden sormuştu. Sayın başkan, Nevzat’ın yaptığı iğrençlik ve acımasızlık ortadadır. Biz bunun Nevzat tarafından yapıldığına yüzde yüz eminiz. Nevzat bir katildir."

Nevzat Bahtiyar, başını avukata doğru hafif çevirerek ve dinlemeye başladı.

Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ:

“Çocuğun battaniyeye sarıldığı bir düzmece hikâyedir. Ortada bir battaniye yoktur. Nevzat Salim’den korktuğunu ifade etmiştir. Madem korkuyor, neden ifadesini değiştiriyor? Kendi günahını zaten Salim’in boynuna bağlamış. 

Nevzat asla aileden de korkmuyor. Küçücük bir beden, sözde görmemesi gereken bir şey mi okudu? 8 yaşındaki bir masum, lahit olduğu için öldürülüyor, fakat 50 yaşında biri suça dahil ediliyor. Akla ve mantığa sığıyor mu?”

“Nevzat Bahtiyar, elleriyle eski muhtarı boğmaya çalışmıştır. Salim Güran kurtarmasa o da can verecekti. Eylemdeki benzerliği görüyor musunuz? Bahtiyar’ın çocuklarının ifadelerine bakın. Ferhat Bahtiyar, “Babam Yüksel’in feryadına tepki vermedi,” dedi. Nevzat’ın öz kızı, Salim’in ne kadar üzgün olduğunu ifadesinde belirtmiş”

“Savcıların 4 elle sarıldığı baz raporuna göre, bazın oda oda gösterdiği bir fanteziden ibarettir. Daraltılmış baza ilişkin teknik bilirkişilerin duruşmada hazır dinlenilmesini talep ediyoruz. Salim’in gece Eğertutmaz Deresi’ne gittiği söyleniyor. Daraltılmış baz ile tespit edilmiş öyle mi? Külliyen yalan. O gece kolluğun gözü önünde kimin haddine bir yere ayrılmak? Bir kamera görüntüsü çıkarıldı. O araç gerçekten nereden nereye gidiyor, tespit edilmeli. Dosyadaki en büyük kanıtlardan biri Salim’in aracındaki DNA. DNA kalıntılarına ölümcül derecede önem atfediliyor, Yüksel kızının daha önce o araca binerek nişana gittiğini söylediği dikkate alınmadı mı?”

Mahkeme Başkanı: Ne söyleyeceksiniz? 

Nevzat Bahtiyar: Ben de suçluyum, ben itiraz etmiyorum ama benim üzerime atılan bu şeyler yalandır.

Nevzat Bahtiyar’ın zorunlu avukatı konuştu:

"Bir kadın olarak, Narin için dosyadan çekilmeme kararı aldık."

Mahkeme Başkanı: "Bunun için size teşekkür ederiz."

Avukat: "Hepimizin amacı maddi gerçekliğin ortaya çıkmasıdır. Nevzat hatırladığı kadarıyla tüm beyanlarını zaptırapta geçiriyor. Bu yüzden ekleyeceğimiz herhangi bir husus yoktur. Nevzat kızımızı öldürmediğini söylemiştir, katili biliyorsak burada durmamızın amacı yoktur. Nevzat Bahtiyar öldüren kişi gibi algı yapılsa da, eminim 85 milyon gerçek failin bulunmasını istiyor. Nevzatın itiraflarına ekleyecek hususumuz yoktur. Tutukluluk talebini mahkememize bırakıyorum."

Yüksel Güran konuşuyor:

Mahkeme Başkanı: Tanıkları ve avukatları dinlediniz, ne diyorsunuz?

Yüksel Güran: Şu anda en acılı dünyada, en acılı, en mağdur anne ben. Hem kızımı vahşete verdim, hem namusumla suçladılar, hem mezarına gidemedim. Ben neler çektim, kimse demedi. Beni bir şalla suçladılar. Ben kızımın katili olsaydım, ben zaten göstermezdim. Katili olsam, söylemedim. Beni kolluk oğlumu öldürmekle suçladı. Ben cahil olabilirim ama ben akıllı bir kadınım. Kimse demedi, oğlunu öldürmekle tehdit ettiler diye. Enes, Enes dediğimi kimse düşünmedi. Benim kayınlarım, elitlerimin sesini, işkencelerini asla unutmayacağım. Dedim anne, ben bir anneyim, kızını kaybetmiş bir anneyim. Polis yüzüme tükürüp, yüzümü silmeme bile izin vermedi. Ben katil yerine konuşuyorum, onun eşi bu zulmü görseydi Nevzat konuşacaktı. Beni asın, beni öldürün, ama benim namusuma laf etmeyin.

(Elini kürsüye vurdu, sesi yükseldi)

“Kimse gerçekleri demiyor, yalanla dolanla bizi kandırıyorlar. Biz bunu hak etmedik. Ne varsa çıkarın. Türkiye’ye sesleniyorum, eğer katil bizsek bizi asın.”

Yüksel Güran, Nevzat Bahtiyar’a döndü.

Mahkeme Başkanı: Bana bakın.

Yüksel Güran: Ben okul okumamışım. Ben kızımı unutmuşum, namusumun derdindeyim. Salim benim abimdir. Bir kadının gözü dışarıda olsa, ben bir gün tokat yememişim. Narin’in katili çıksın. Biz kimiz? Biz kimin çocuğunu öldürmüşüz. Ayıptır size. Ben anneyim, hayırdır size. Siz nasıl elinizi vicdanınıza koyacaksınız?

Yeter! Bize niye böyle yapıyorsunuz? Bizi neyle suçluyorlar? Enes o gün deli olmuştu, deli. Jandarma yanımda, eğer ben kızımın katili olsam, ben niye başörtüsünü göstereyim? Her şey ortada. Allahtan başka kimse yok. Bizi mahvettiniz.

Mahkeme Başkanı: Tamamdır, bitti.

Yüksel Güran’ın avukatı konuşuyor:

Türkiye'nin Yüksel Güran’a bir özür borcu vardır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle, eğitim hakkından yoksun kalmış bir Kürt kadını olarak, kendisini anlatamayan bir anne, kızının mezarını dahi görememiştir.

Tavşantepe İlkokulu’nun kamera kayıtları incelendi. Salim Güran’ın kullandığı araç okulun önünden geçiyor ve bu 18.59’da gerçekleşiyor. Bilirkişi raporuna bakalım. Aynı dakikada baz, Arif Güran’ın evinde olduğunu gösteriyor.

Demem o ki, kişileri dar alan baz kayıtları ile masum olan insanları töhmet algısında bırakmak mümkün değil. Tavşantepe Mahallesi şöyle bir yer: Nevzat Bahtiyar’ın evi, biraz ilerleyince Arif Güran’ın evi, az ileride de Salim Güran’ın evi var. Komşu yerde elbette sapma olacaktır.

Narin henüz patika yola girmeden, Nevzat'ın hareketlendiği belli. Nevzat Bahtiyar, Narin kızımız camiden çıkıp kuzenlerinden ayrıldığında, beyanında da belirtti; önce bahçedeki ağaçları suluyordum dedi, ancak ifade değiştirdi, patlıcan suluyordum, ahırın arkasında dedi. Eşine sorduk, inkar etti, olmadı dedi. 24 Eylül'de gittik, gerçekten de patlıcan varmış orada. Hemen arkasında bir alan var, kuzenlerden ayrılıp patikaya çıkıp son görülme yeri, işte orası.

15:11 ile 15:41 arasında bir cinayet düşünün. Zaten ancak bu kadar sürer. Yarım saat içerisinde boğdu ve götürdü.

Güranlar ile ilgili organize kötülük, sürekli bir itibarsızlaştırma oldu. İddia ediyorum, organize bir kötülük ancak bu kadar bir anneye yapılabilir. Neden?

Medyada, sosyal medyada, Twitter’da, sohbet odalarında, bu insanların masumiyet karinesi çiğnendi.

Yüksel Güran ile ilgili başka tespit de var. Anne kızının ölümüne üzülmek ile beraber Enes’i korumak çabası içerisinde kızının öldüğünden adeta emin şekilde hareket ediyor. Bu çocuk iddialı. Herkes duysun.

‘Bizim yaşanan olayla ilgili bir bilgim bulunmamaktadır, gelişen bir durum olursa ya da size haber vereyim hatta telefon numaramı vereyim’ (söz edilen diyalog)

Jandarma ile arasındaki iletişim bu. Bir kadın olarak müvekkil, duygusal anlamda da istismar edilmiştir.

Salim Güran, kayıp saati olarak 15.00-15.30 arası bildiriyor. Devam eden görüşmelerde jandarma personeli, bizim bahsettiğimiz Dara-2 kamerasını kastediyor. Bu delil bugüne kadar neden dosyaya konulmadı? Buradan nereye varmak istiyoruz? Arif Bey'in haykırışı haklıdır. O kamera için siz mücadele ettiniz, getirdiniz ama detaylı bir analizini hep beraber yapacağız. Şunu demek istiyorum: Aileden yapılan ilk ihbarlarda dahi başlangıçta doğru saatler verilmişti

 Bir insan yanlış beyanda bulunursa şüpheleri çekirdek aileye mi çekilecek? Çekirdek aile kavramını açıklamak istiyorum.

Mahkeme başkanı süre için uyardı.

Sayın başkan, bu itibarsızlaştırma üzerine konuşmak istiyorum. Operasyon medya üzerinden yapıldı. Bir kadına yapılacak en büyük kötülük yapıldı. Medya da Enes’in uyuşturucu madde bağımlısı olduğu söylendi.

Mahkeme başkanı: Raporun sonucu yok.

Yüksel Güran’ın avukatı: Hayır, çocuğumuz temiz.

Savcı: Sonuç bekleniyor.

Yüksel Güran’ın avukatı: Nevzat Bahtiyar’ın beyanını okuyorum. 5 beyan, her noktada ayrı ayrı beyanda bulunuyor. Senaryonun değişmesi gerekiyordu. Bu değişen beyanlar medyada yapılan haberler üzerine şekillenmiştir. Benzinlikte battaniyeye sarılı ihbar sosyal medyada dolaştı. İlk beyanı bunun üzerinden oldu. Kendi buradan bunu Salim’in üzerine attı. Sosyal medya üzerinden başka ihtimal düşünüldü, anne ile amca ilişkisi. Bu sefer Nevzat bunu işlemeliyim dedi. Toplumu ikna edebilmek için. Böyle bir iddia mümkün değil.

Mahkeme başkanı: Ben sabaha kadar buradayım derken, bunu kastetmedim.

Avukat: Bitmek üzere. Henüz kızının mezarını görmemiş bir annenin tahliyesini talep ediyorum.

Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen ikinci avukatı konuşuyor:

“Nevzat Bahtiyar, Yüksel Güran’ın kızının kendine ait DNA raporundan sonra ifade değiştirdi. Jandarmanın ‘kızının öldüğünden adeta emin’ olarak ifadesiyle iddia makamının nasıl kesinliğe gittiğini hala anlayamadık. İddianame bir tarafa, beyanlar bir tarafa.”

Düşünsenize, bir annesiniz, gözaltına alınıyorsunuz, alın. Geçen süreye bakın. Biz hep duruşma gününü bekledik. Elimizde kanıtlı deliller olduğunu söyledik. Bir duruşmanın üç gün sürdüğü kolay kolay görülmez. Hepimiz bu ana şahit olduk. Hepimizin tek derdi katilin bulunması. CMK madde 100'ün şartları bellidir. Bir kadının en haklı isyanıdır bu. Adil yargılama hakkının ihlali söz konusudur. Tahliyesini talep ediyoruz, adli kontrol şartıyla serbest kalmasını talep ediyoruz."

Yüksel Güran'ın 3'üncü avukatı, “mezarlık sınırları dahilinde ev hapsi” talep etti.

Yüksel Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat konuşuyor:

"Okul kamerasına göre, Narin’in en son görüldüğü yer ile kendi evi arasında 40-50 metre kadar bir mesafe bulunmaktadır. Jandarma tutanağında yer almayan, Nevzat Bahtiyar isimli sanığın, küçük Narin ile Nevzat’ın evinin görüldüğü yer arasındaki mesafe ise sadece 4 buçuk metredir. Jandarma personelinin tutanağı tamamen sezgiseldir. Tahmini veriler ile hareket edilmektedir.

Küçük Narin’in bulunduğu haberinin kadın jandarma tarafından bildirilmesiyle, anne Yüksel Güran’ın orada verdiği tepki ‘Hani bana Narinimi sağ getirecektin?’ diyerek bayılması bellidir.

Halıların incelenmesi sırasında birçok basın mensubu haber yapmıştır. Kriminal dairede yapılan incelemelerde ise halılarda herhangi bir işlem yapılmadığı görülmüştür.

"Güran ailesi üzerinden senaryo ile devam eden bir soruşturma dosyası vardı. Aile, bu olayın komple faili gibi değerlendirildi. Kamera kayıtları ile somut deliller ortaya çıkacak. Tahliyesine karar verilmesini istiyoruz”

Mahkeme Başkanı: Enes, seni dinliyoruz.

Enes Güran: Diyorlar ya, ifadelerinde çelişki var, biri de ayağa kalkıp ne tür işkenceye uğradığımızı söylediler mi? Şu an işkence eden adamlar beni burada izliyor. Kimse ayağa kalkmıyor. Biriniz de ayağa kalkıp söyleyin, bunlar işkenceye uğramışlar. Benim annemin videosunu izleyip gülüyorlardı. Polis jopuyla vurdular, eşek muamelesi yaptılar, dişimi kırdılar, gelmişler, ifade bilmem ne... Ben cezaevinde intihar etme zamanına geldim. Ben kardeşimi bir gece gelinlikle rüyamda gördüm.

(Ağlıyor)

Babam bana, “Narin için dayan dedi. Ben orada ne küfürler yedim. 

 Şimdiye kadar devlet diyorduk. Arkamızdadır dedik. Ceset bulununca neden bunu yaptılar? Savcı bana, suçsuz olsan da ömür boyu cezalandıracaksın dediler. Bana, annenle aranda ilişki mi var dediler. Annemdir, annemdir! Bu nedir Allah aşkına? Bana iftira, küfür ettiler. Ben işkence yedim. Aradığım tek kişi abimdi. Babam üzülmesin.

Arif Güran ağlayarak salondan çıkarıldı. “Hepinizi Allah’a havale ediyorum” dedi

Mahkeme başkanı: Enes, konuşmak istersen dinleyelim.

Enes Güran: Konuşmak istiyorum.
 

"Ben kardeşimi ararken abi dediğim jandarma bana "Annenle aranla ilişki var mı?" dedi. Narin, ben Malatya'dan geldiğimde bana "Abi, bana bebek alacaktın," dedi. Ben de ona "Sana gelinlik alacağım," demiştim. Ben kendimi ısırdım, sonra bunlar, "Yarın öbür gün görümce acaba Narin mi ısırdı?" diye mi düşünürler diye, kendim kolumu ısırdığımı gösteriyordum. Sonra beni dövmeye başladılar. 

Cezaevinde çorbama ilaç koydular. Sabah uyandığımda ağzımda köpükle uyandım. İkinci ifademde 16.30 demişsin diyorlar, ya orada bana sahte avukat getirdiler. Bana dediler, "Sen yaptıysan itiraf et, yaşın küçük, cezaevine girmezsin," dediler. Ben camideydim, bir haberci bana dedi ki, "Kardeşinin cesedi bulunmuş," dedi. Ben inanmadım."

"CANIM İSTİYOR DİYEREK DÖVDÜLER"

"Bir komutan geldi, rapor çıkardık, "Annenle ilişkin var," dedi. Yalan atıyorsun dedim, beni ters kelepçeyle duvara yaslayıp dövdüler. "Neden vuruyorsun?" dedim, "Canım istiyor," dediler. Son gece yine annemi darbettikleri videoyu bana izletip güldüler. Neden sustum? Bu adam üzülmesin diye. (Babasını göstererek)

Beni Narin’le suçladılar. İster Nevzat ister Salim kim olursa olsun gelip benim bacımı benim elimden alamaz. Benim bir tane kız kardeşim vardı. Benim canım gitse bile ben susamam. Beni yıllarca cezaevinde bırakın ama beni Narin’le suçlamayın. Bana işkence edenler buradalar. Bakın, oradalar. Bu adamlar bana burada gülerek bakıyor. Ben burada Narin’im için ağlıyorum."

Yüksel Güran: Kimsenin derdi Narin değil.  Bunu da yayınlayın. (Yüksek sesle) 

Mahkeme Başkanı: Lütfen, ben sizi dinledim. Çapraz sorguya saygı gösterdim. 3 gün içerisinde güzel bir yargılama oldu. Ama sakinleşelim. Su isterseniz versinler.

"ADALET BAKANI YANILTILDI"

Enes Güran'ın savunmasını üstlenen avukat konuşuyor:

“Sayın başkanım, biz soruşturma savcıları ile iletişime geçtiğimizde tüm taleplerimizi yazılı sunmaya özen gösterdik. Mümkünse odalara girmedik, kapılar açık vaziyette konuştuk. Kimsenin bizi taktığı yokmuş. Bunu sonradan fark ettik. Üzücü bir şekilde dosyadaki raporları basından öğrendik. Basın da değil, sosyal medyada anonim hesaplar. Bu konu iddianamede yer alıyor

“Adalet Bakanı yanıltıldı. Çünkü kurmaylarına güvenmek zorunda. İddianamenin iadesinin gerçeklikten uzak bir tanesi de suçun tarihi, zaman dilimi ve yer yönünden somutlaştırılmasıdır. İddianame sanığın aleyhine olan deliller seçilmiş. İddianameye iki sanık arasında yapılan bir görüşme bir değerlendirme değil, bir veri olarak yazılıyor. O bilirkişi raporuna bakıyoruz, böyle bir şey yok. Çok tehlikeli. Koskoca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı bunu nasıl yapar?

Dara-2 görüntülerini talep ettik. Sizi fazla rahatsız etmemeye çalıştık. Şimdi huzurunuzda, soruşturma esnasındaki aksaklıkları konuşmak zorunda kalıyoruz. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame yayınlanınca, iddianameyi basından öğrendik. Altta barkot vardı. Kabul edildikten sonra gece 23.00 sıralarında barkoddan ulaştık.

Savcı: Ben soruşturma savcısı değilim.

Avukat: Siz yoktunuz zaten. Şimdi iddianamede sadece aleyhine değil, lehine olan bilgilerin de eklenmesi gerek”

Tutuklu sanık, Enes Güran’ın lehine hiçbir delil yok muydu? Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyu baskısı altında iddianameyi hızlıca hazırlayıp size sundu. Ama bu çok tehlikeli bir durum. Enes Güran suçsuzsa, bu mesuliyet çok büyüktür. Bu, çok ağır bir mesuliyettir”

Son olarak tüm aile üyelerinin birden aynı gün banyo yaptığı, tüm halı ve battaniyelerin aynı amaçla yıkandığı, geriye dair bir röportajın görüntüsünde, halıların yıkandığı belirtildi. Kamuoyu alkışladı, Anadolu irfanı işte. Biri kendini tutamadı, Tavşantepe ile ilgili Amerikan romanını ortaya attı. X sohbet odalarında bunları konuştular, profesörler bile katıldı. Maktulenin gömüldüğü yere esnasında 3 kişinin görüldüğü söylendi. Bir ÖSO komutanının Tavşantepe’de gelip aile ile görüştüğü bilgisi kamuoyuna pompalandı. Korkunç bir bilgi kirliliğiydi. Bir de şunu açıklamak istiyorum. 'Güran ailesi' diye bir tanım yok. Bu 'Güran ailesi' kavramı kamuoyunda tuttu. Nevzat’ı zavallı olarak gösterdiler. Ben hayatımda bu kadar soğukkanlı bir insan görmedim. Bu adam ya içinden gülüyor ya da kaderine teslim olmuştur.

(Nevzat, avukata bakıyor.)

"Bu insanlar devlet algısına çok güveniyorlardı. Çok büyük bir şok içerisindeler. Müvekkilim hakkında tahliye talep ediyorum."

Enes Güran'ın ikinci avukatı:

"Bu insanlara ne işkence edildiğini biliyor, hakimi, savcı da biliyor...

Mahkeme başkanı: Hakimi derken, ben bilmiyorum.

Savcı: Biz bunu bilmiyoruz. Bizim duruşmamızın merkezi Narin. Narin konusundan uzaklaşmayalım.

Mahkeme başkanı: Varsa suç duyurusunda bulunalım.

Savcı: Sanıklarınızın aleyhe bir ifade var mı?"

Avukat: Bu dosyanın içerisinde yasak deliller var.

Mahkeme başkanı: Mahkeme işkenceyi biliyor, bir ihtamdır. Ben buradakiler ne söylediyse bunu biliyorum.

Avukat:

Dosyada suçla direkt ilişkisi kamera kayıtları ile tespit edilen Nevzat Bahtiyar bilinmiyor. Adam hayalet gibi. Salonda ama değil. Narin'in en son görüldüğü yer en çok Nevzat'ın evine yakın

HARİTADA GÖSTERDİ

Burada ölüm sebebi yok, ölüm saati, cinayet nedeni yok. (Bir harita getirilmiş, harita üzerinden gösteriliyor) Narin kızımızın en son görüldüğü yer burası. 3 metreden daha fazla mesafe yok. Dosyada Bahtiyarlar korunmuş gibi.

Burada tüm Güran soyismini taşıyan herkes gözaltına alındı. Yeterli suç şüphesi var mıydı? Nevzat’ın ne şekilde gittiği bilinmiyor. Dosya içerisinde daha önce alınmış kameralar var. Burada doğru bir soruşturma yürütülmediği açık. Baz sinyallerini etkileyen çok şey var. Kabul etmeyeceksiniz, bunlar bir oldu. Kendilerini aklıyor diyorsunuz. Baz “ayak izidir” dendi. Bu çok iddialı bir laf

Görüntüler çıksa bile toplumun bir kesimi inanmayacak. Çünkü bu duruma inandılar.

Gömdüğü yerden 16:22'de çıkıyor. Cansız bedeni mi gömdü, nereye gitti? Köye gidiyor. 16:48’e denk geliyor. Gönenli’ye gidiyor, ne kadar mesafe? 

Burada ise “16:35’te çıktı” diyor. Hani HTS şaşmazdı?”

1 kilometre gitmiş, şaşmaz ayak izi HTS bunu görmemiş.

"HTS KAYITLARI YALAN"

"Biz buna artık itibar edebilir miyiz? Herkesin dayandığı HTS aslında bir yalan. Bilimi inkar etmek akıllı insanın işi değildir.

Bilirkişi benim programımda bir kayma var demeliydi. Savcılık da fark etmemiş çünkü umurunda değil. 17.46’da Nevzat ile Salim’in bir görüşmesini görünce, ‘Aaa tamam biz yakaladık’ dediler. Bunu yazdın da bir dayanağın olmalı. Tüm Türkiye’nin takip ettiği bir dosya. Burada yapılan bir iddia, beyinlerden çıkmayacak. Bağıra bağıra söylüyorum, böyle bir WhatsApp araması yok.

Bu dosya için 3 savcı bir araya geldi. Dikkatli davrandılar sandık ama iddianameyi görünce dikkatli olmadıklarını anladık. İnsanlar bir hikayeye inandı. Artık başka bir hikayeye inanmaları çok zor. Ancak kamera ile ortaya çıkacak. Hala Cem Garipoğlu’nun yaşadığını düşünen insanlar var. Mezarı açıldı. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Dün baba gözümüzün önünde ölecekti, hala rol yapıyor diyenler var. Bu konu somut deliller ile ortaya çıkarsa, bu ne olacak? Dün 7 yaşında bir çocuk AGO odasına girmek istemedi. Çocuk, ne yalan söyleyecek? Çocuğa 'Çantamda silah var' demişler. (Babanın iddiası) Çocuk da 'Eee, benim de babamın silahı var' demiş. Çocuk saklayamaz işte

Medyada bir algı var. 1 kişi hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk, ancak şimdi herkes hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Masumiyet karinesi vardır. Kimseyi bu şekilde suçlayamayız. Herkes her senaryoyu yazdı. Biri kendisini ifade etmeye çalıştığında 'sen de bu işin içindesin' dediler.

Dosya içerisinde Nevzat’ın HTS kayıtları bulamadım. Neden yok söyleyeyim mi? Çünkü dosyanın hemen açılması gerekiyordu. Bakan bey, açıklama yapıyor hemen iddianame hazırlanıyor."

Mahkeme başkanı: "Hızlı yapıyoruz, niye hızlı diyorsunuz? Yavaş yapıyoruz, niye yavaş diyorsunuz?"

Enes Güran'ın avukatı Enes'in gözündeki morluktan bahsediyor:

Kimse gece karanlığında mısır tarlasında birini aramamıştır, değil mi?  Gözündeki morluk bu."  

(Enes’in gözündeki morluğu fotoğrafı gösteriyor, fotoğraf bastırılıp büyütülmüş)

"Sırtındaki çizik işte bu. İçten gelmiş, dıştan değil."  

(Bastırılmış fotoğraf gösteriyor)

O mısır tarlası 137 dönüm. Mısır tarlasına tam konum ver? Mezarlığın yanı da mısır tarlası. Çünkü oradan inmişler aramak için. Bu daraltılmış HTS, hazırlanmış kıyafete son uydurmadır.

Yüksel Güran’ın 14.48’de telefonunun kapandığına, aynı gün 15.18’de telefonunun açıldığı belirtilmiş. Ancak HTS’de böyle bir şey yok. Enes Güran’ın 14.30’da telefonunun kapandığı, 17.40’ta açıldığı belirtilmiş. Enes de telefonunu kapattığını söylüyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise ‘telefon kapalı’ diyor. Yüksel Güran’ın CPS sinyalleri 15.18’e kadar yok. Bu, telefonun kapalı olduğu anlamına mı geliyor?

Diyarbakır Barosu da diyor ki, ‘kendine tanık üretti’. Kendi çocuğunu öldürmek için diğer çocuklarını kullandı. Bir anne çocuğunu öldürüyor ve sonra diğerlerini de kullanıyor. Öyle mi?

Sinyalin neden verilmediğini sorduk. 40 dakikalık kesintiler var. Sebebini sordum uzmana. Uyku anında baz sinyal göndermek için işin yoksa telefonu bıraktıysan sinyal yollamaz. Baz, kendini uyku moduna alır. Bu teknik bir şey. Gerçekten böyle mi diye bakılmalı

AVUKAT VE HAKİM ARASINDA SÜRE PAZARLIĞI

"Terlik olayını öğrendik. Yarım saatte öğrenilmiş. Arif, 'Benim kızımın değil' demiş. Ama Muhammet serbest bırakılmamış. Terlik bulunduğunu söylemesinler mi? Biz aile bireyleri ile görüştük. Hedef hep kanal gösterilmiş. Bu köpekler de soruşturmanın seyrini mi değiştirmeye çalışıyordu? Kimin için evladı bu kadar değersiz olabilir? Çocuk terliği buldu diye tutuklu. Fuat Güran tutuklu. Telefonunu silmiş. Çevrenizde yok mu mesajını silen? Bu adam da öyle diyor. Bu adam olayda Diyarbakır’da değil. O da eşiyle, kendisiyle sınandı. Neymiş, arama çalışmaları sırasında dinlemiş. Ne duyabilir? Mahkeme dinlemeye bile gerek duymadı.”

Mahkeme Başkanı: Son 4 dakika.

Avukat: Savunma hakkımı kısıtlamayın.

Mahkeme Başkanı: 1 saat 14 dakikayı geçti. Burada savunma kısıtlanıyor diyorsanız, ben de sizin vicdanınıza bırakıyorum.

Avukat: Lütfen…

Mahkeme Başkanı: 15 dakika, toparlayın.

Müvekkile ilgili dosyada somut delil ne var? Hiçbir şey yok, gerçekten hiçbir şey yok. Nevzat bu işten yırtar diye düşünüyor. Her gün köyün tamamının ifadesi alınmış, o ifadelerden bakkalın açık olduğunu görüyoruz.

Dosyada delil durumu değişebilir. Tutuklama bir tedbirdir. En azından masumiyet karinesi uyarınca... Daha bu insanlar kardeşinin mezarını görmedi. Çocuk, kardeşiyle konuşuyor; ablası, oyun arkadaşı öldürüldü. Küçük çocuktan gizliyorlar. Konuşma şöyle geçiyor: 'Ben burada çalışıyorum, geleceğim,' diyor. 'Sen kimseyle konuşma, olur mu?' Konuşsa, diyecekler 'Abin tutuklu, kardeşin öldü.

Ev hapsi verin, en azından mezarına gidecek kadar bir uzaklık olsun.

Enes Güran'ın savunmasını üstlenen üçüncü avukatı:

"Tutukluluğa ilişkin, Narin’in acısını yaşayamadı. Çekirdek ailenin ona ihtiyacı var. Bu aşamada tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz."

Enes Güran'ın savunmasını üstlenen dördüncü avukat konuşuyor:

Dostoyevski'nin *Karamazov Kardeşler* romanından bir alıntı yaptı. 

‘Ceza davaları çocuk oyuncağı değil. Soruşturmanın gizliliği, maddi gerçeğin çıkmasına yardımcı olur. İşkence altında beyanda bulununca, işkence bitsin diye ne söylenmesi gerekiyorsa söylersiniz.’ 

“Arada Twitter’a bakıyorum, kendi aralarında konuyu çözmüşler. Birinci ilginç talebim, ara karar talebim var. Basın yayın organlarından Enes Güran’ın suçsuz olduğunun duyurulması lazım. Sayın heyetinizden bunu istiyorum.

Şehir merkezlerinde olabilir, 33 metreye kadar şehirde hata olabilir. Köy yerlerinde ise 80 metreye kadar yanılma payı olabilir. Allah aşkına, Nevzat'ın evi ile Arif’in evi arasında kaç metre var?

"Bu insanın 3 ay sonra Türkiye toplumundaki itibarını nasıl düzelteceksiniz? Derhal tahliyesini talep ediyorum. Suçtan doğrudan doğruya zarar gördüğünü de belirttim. Bu sebeple tahliyesi gerekli."

Kaynak: Haber Merkezi - Rojda Altıntaş