“Kadıköy’de buluşuyoruz, haydi yolculuğumuza başlayalım.”
Jose Mourinho’nun Fenerbahçe taraftarlarına ilk mesajı bu oldu.
Aslında taraftara sorumluluklarını ilk günden hatırlatarak sürece dahil eden bu ifade, onun takım yönetim anlayışında açık bir şekilde takipçilerinin desteğine ihtiyaç duyduğunun göstergesi.
Futbolu sevenler, takip edenler Mourinho’yu az çok tanıyordur. “Futbol medyamız” ise eleştiriye erken başladı. Biz değersizleştirme kültüründen uzak bir anlayışla buradan onun kişisel ve takım iletişim yönetimi ve liderlik/karizmatik liderlik yönüne projeksiyon tutarak Fenerbahçe kulübünün attığı bu küresel vizyoner adımın getirilerinin bir bölümüne değinelim.
Diyor ki: "Sadece güvenebileceğim kişilerle savaşa giderim."
Ve “Eğer oyuncuların güvenini kaybedersem görevimden ayrılırım.”
Bu ifadeler önemli çünkü onu, işini yaparken hedefine ulaşma noktasında neye ihtiyacı olduğunu bilen bir lider seviyesine çıkarıyor.
Teknik direktörlük öncesi yıllarında yaşadığı deneyimler liderlik özelliklerinin oluşmasında elbette etkili. 20'li yaşlarının başına kadar futbol oynaması, pedagojik geçmişi olması ve oyuncular ile teknik direktör arasında tercümanlık yapmasından oluşan farklı antrenörlük kariyeri, karizmatik liderliğin zayıf yönlerini etkili bir şekilde kapatıyor.
Biliyoruz ki narsistik kişiliği konusunda tartışmalar var. Liderliğini değerlendirirken bunu göz ardı etmek olmaz Özellikle medyayla, teknik direktörlüğü ile ilgili yaklaşımlarında pozitif olmadığını biliyoruz. Bunu da dile getiriyor ve tam bu noktada kendisini “Özel Kişi” olarak tanımlıyor. Bu tanım takımlarıyla kazandığı şampiyonluklar kriteri olduğunda güçlü bir şekilde yerli yerine oturuyor.
Karizmatik liderlik davranışı duygu uyandırıcıdır ve bilişsel olmaktan çok duygusaldır. Bu bağlamda Portekizli futbol menajeri için belki de kullanılabilecek en önemli cümleler neler olabilir diye düşündüğümüzde:
Oyuna dair inançlarını paylaşmasındaki etkileşim, ona itaat edilmesi ve koşulsuz şartsız kabul edilmesiyle birlikte futbolun tüm paydaşlarının onun liderlik misyonuna duygusal olarak dahil olmaları ve onunla özdeşleşme arzusu olur.
Bu bileşim Mourinho’yu karizmatik bir lider yapmaya yetiyor.
Uluslararası medya görünümünü değerlendirdiğimizde ise, oyuncularını motive ederken liderlik özelliklerinden istifade ettiğini, baskın bir kişilik olduğunu, geleneksel olmayan stratejiler kullandığını ve zaman zaman dramatik ve olağanüstü olma gibi özelliklerin çoğunu sergilediğini görüyoruz.
Karizmasıyla bütünleşen takım yönetim tarzını ele aldığımızda ise, farklı kültürel kökenden gelen takım oyuncularıyla kültürlerarası dönüştürme yeteneğinin futbolcuların ve takipçilerinin davranışlarını etkilemesine olanak tanıdığı aşikar.
Sporcularına olan kişisel yaklaşımı, iletişim, geri bildirim, sözlü talimat, anlık motivasyon ve coşku, açıklamaları ve yaptırımları veya ceza tehdidi gibi liderlik eylemleri yoluyla çalıştığı kulüplerde istikrarlı bir iç yapı kuruyor.
Dolayısıyla iletişim becerilerini kullanmakta usta.
Narsisizm konusuna dönerek yazıyı tamamlarsak:
Narsisizim, güç ve hayranlıkla yönlendirme becerisi güçlü liderlerin temel kişilik özelliği olarak görülüyor, ancak Mourinho için değerlendirme yaptığımızda medya ve rakipleriyle akıl oyunları mı oynadığı yoksa gerçekten narsistik kişiliğe mi sahip olduğu belirsiz.
Yazının başında vurguladığım Ali Koç’un küresel vizyoner adımın getirisi ne olur dersek,
rüyaya atılan ilk adım olur.
Fenerbahçe artık dünyanın en iyi dört teknik direktöründen birine sahip. Kulüp geride bıraktığı sezonda kıl payı kaçırdığı ulusal ve uluslararası şampiyonlukları temel atma işi olarak görmeli ve eski teknik direktörüne teşekkür ederek tartışmalara son vermeli. Çünkü bugün yapılan bu altın transfer yakın gelecekte kazanacağı birçok kupanın ilk adımıdır.
Twitter: @Hulya__Coskun
Instagram: hulyacoskun