Fenerbahçe futbol takımını yıpratmak için algı yürütenler ve bu rüzgara kapılan taraftarlara önemli bir hatırlatma yapmak gerekiyor.
Fenerbahçe futbol takımı başarısız değil.
Çünkü başarısız olduğunu söyleyebilecek şartlar şu an için mevcut değil.
Durum tespiti gerçeklik üzerinden yapıldığında:
Takım lig şampiyonluğu sıralamasında ikinci.
Eleme usulüyle oynanan Türkiye Kupası’nda bir üst tura yükselmiş durumda.
Yani, kupalara ulaşmak için kazanmaya, yarışmaya devam ediyor.
Böyle bir süreçte, taraftarların heyecan ve umut içerisinde; gücüne olan inancını açığa vurması beklenir.
Ama durum aksi yönde ve can sıkıcı.
Takımı protesto eden kişiler:
“Sahamızda on kişi kalan rakibimiz Beşiktaş’ın, 4-2’lik skorla derbiyi kazanması, derin üzüntü yaşamamıza neden oldu” diyebilir.
Ve bu nedenle tepkimizde haklıyız da diyebilir.
Fakat. Haklı değilsiniz.
Çünkü takımınızı bir sonraki karşılaşmada yalnız bıraktınız.
Yol arkadaşınız olan futbolcuların, maç oynanırken konsantrasyonunu ve moralini bozdunuz.
Sadece ulusal değil, uluslarası güvenilirliği olan ve kulüp imajını yüksek profilde temsil eden başkanınızı; takımınız rakibi karşısında kazanan futbol oynarken, maç boyunca istifaya davet ettiniz.
Üstelik bu yanlış yaklaşımı bu sezon ikinci kez sergilediniz.
Birinde, takımınızın uluslarası bir maçı kaybetmesine ve kulübünüzün ceza almasına sebep oldunuz.
Diğerinde, neredeyse oyuncuların oyunu bırakmasına neden olacaktınız.
Bu davranışlarınızla kulübünüze maddi, manevi zarar verdiniz.
Bu bağlamda, taraftarlık bağınızı gözden geçirmeniz gerekiyor.
Yenilgi elbette üzücüdür.
Hatta zaman zaman yıkıcı olabilir.
Özellikle gündelik yaşamın zorlamalarıyla belli bir frenleme altında yaşamak zorunda kalan birçok taraftar, aşkla bağlandığı takımı tarafından da bu hayatta yenilgiye uğratıldığını düşünebilir.
Takımını hoş görmek noktasında zorlanabilir.
Ancak bu olumsuz duygu halini; bir sonraki maçta, -mutlu olma hakkını sana veren- oyuncularına ve ekranları başındaki taraftarlarına yeniden yaşatmak arma sadakati değildir.
Dolayısıyla, bu zihin yapısının yıkıcı bakış açısını, taraftar davranışı olarak görmek oldukça zor.
Kulüp sadakati, taraftarı her gün doğru kararı vermek zahmetinden kurtarır.
Çünkü taraftar:
İyi günde kötü günde takımını destekleyendir.
Ve bu destekten asla vaz geçmeyendir.
Kulübünün marka taşıyıcısıdır.
İtibarıdır.
Saygınlığıdır.
Bu nedenle lütfen:
Kulübü ve başkanı yıpratmak için “başarısız” algısı yürütenler ve bu rüzgara kapılan taraftarlar, artık tamam demelisiniz.
Ve takımınızı koşulsuz destekleyenlerle, futbolcularla ve başkanla kucaklaşmalısınız.
Zaman birlik olma, kucaklaşma zamanı.
Twitter: @Hulya__Coskun
Instagram: hulyacoskun