Dünya görüşü, insanın yaşadığı sosyal çevreyle ilgili oluşturduğu, her türlü düşünce ve anlamların tümü, kişinin dünya görüşünü oluşturur.
Bu deneme yazısında aydınlara ve bakış açılarına değinmek istenmektedir. Sözde aydın değil, gerçek aydınların dünya görüşü çağdaş bir toplum yaratmada etkili olabilir. Çünkü, görüşlerini, anlayışlarını topluma yansıtma görevleri bulunmaktadır.
Aydınlarımızın temel dünya görüşü demokratik, seküler, bilimsel, felsefi ve sanatsal bilgi ekseninde olmak zorundadır. Ancak, aydınların mesajlarını aktarabileceği yeterli araçlara da gereksinim vardır. Ülkemizde bu araçların pek yeterli olmadığı gibi ve olanak yaratılmasında da ilgili çevreler pek gönüllü değildir.
Sözde aydın geçinen bazı kişiler halkı, çağdışı düşünceleri ile etkisi altına almak istemektedirler. Yine, siyasi çevrelerin dünya görüşü önem taşımaktadır. Ancak, ülkemizde Atatürk’ten sonra iktidara gelen, bazı liderlerin çağdaş düşünceden uzak dünya görüşüne sahip olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan, aydın olarak okul yöneticilerin toplumda önemli bir yeri vardır. Okul yöneticilerinin genel anlamda çağdaş dünya görüşüne sahip olması gerekmektedir. Ancak bazı okul yöneticilerinin liyakate göre değil, siyasi görüşüne göre atandığı bilinen bir gerçektir. Bu çevrelerin özellikle dogmatik bilgileri referans aldıkları davranış ve söylemlerine yansımaktadır.
Bu bakış açısı okulları ve eğitim sistemimizi çağdaş bir örgüt yapısına kavuşturabilir mi?
Aydınların fikir üretip yayma hakları ve görevleri vardır. Bu anlayışla baktığımızda bilinç sahibi aydınların fikir üretme ve yayma çabaları engellenmektedir. Özellikle bazı sanatçıların etkenlikleri çeşitli yollarla engellenerek, itibar kaybına uğratıldıkları bütün çevrelerce bilinmektedir.
Diğer taraftan özellikle sosyal bilimler alanında uğraş gösteren aydınların sesi kısılmaktadır. Elbette bu anlayışın sağlıklı toplumla bir ilgisi bulunmaktadır. Çünkü, her sağlıklı toplumun özgür düşünen, üreten aydınlara ihtiyacı vardır.