2013-2018 döneminde Suriye’nin güneyinde Suriye ordusu ile savaşan NUSRA ve benzeri radikal İslamcı grupların militanları yaralandıklarında İsrail helikopterleri gelip onları İsrail askeri hastanelerine taşıyordu. Başbakan Netanyahu’nun hastanede ziyaret ettiği bu militanlar tedavileri yapıldıktan silahladırılıyor ve İsrail helikopterleri tarafından tekrar cephe bırakılıyordu.

Aynı dönemde Suriye’nin neresinde olursa olsun Suriye ordusu karşısında zor duruma düşen İslamcı militanların imdadına yine İsrail uçakları yetişiyor ve Suriye askerlerini bombalıyordu.

Ama en ilginç hikaye 22 Temmuz 2018’de yaşandı.

O gün yine Suriye ordusu tarafından kuşatılan 800 kadar Beyaz Miğferli ilk yardım kuruluşu elemanının yardımına yine İsrail helikopterleri yetişti. Aileleriyle birlikte bölgeden alınarak İsrail’e kaçırılan bu kişiler daha sonra Ürdün’e ve oradan da İngiltere’ye taşındılar. İngiliz İstihbaratı Mİ6 tarafından kurulan örgütün militanları daha sonra Almanya, ABD ve Kanada’da yerleştirildi.

Kim bilir şimdi nerede ne yapıyorlardır.

Örgütün yani Beyaz Miğferlilerin kurucusu  ve Mİ6 ajanı İngiltere vatandaşı James Le Mesurier 11 Kasım 2019’da İstanbul’da ölü bulundu.

Başka!

‘Alevi’ Esad  ve ona destek veren ‘Şii’ İran ve ‘Şii’’ Lübnan Hizbullah’a savaş açan radikal İslamcı NUSRA ve benzeri gruplar tümü ‘Sünni’ olan Hamas ve Filistin halkına hiç bir konuda destek vermediler ve son savaşta İsrail’in katliamlarına seslerini bile çıkarmadılar. Üstelik bu Hamas Türkiye ve Sünni Arap ülkelerinin baskısıyla 2012’de Suriye’deki ofis ve eğitim kamplarını kapatıp Katar’a taşınmış ve üç bin kadar militanını İslamcı gruplarla birlikte Esad’a karşı savaştırmıştı.

Özetle ‘Arap Baharı’ sürecinde herkes dolaylı-dolaysız ya da bilerek-bilmeyerek  İsrail için çalışmış ve bu işten karlı çıktan tek taraf  İsrail olmuştu.

Gelelim bu günlere…

Trump’ın kazandığı Amerikan seçimlerinden hemen sonra bölgede her şeyin İsrail’e göre yeniden dizayn edileceğini anlatmış ve yeni gelişmelerin merkezinde Suriye’nin olacağını söylemiştim. Çünkü iki ay süreyle Lübnan’ı bombalayan İsrail Hizbullah lideri Nasrallah ile birlikte örgütün çok sayıda üst düzey yönetici, komutan ve militanını öldürmüş ve doksan bin evi yerle bir etmişti. 

Eski adı NUSRA yani Kaidenin Suriye kolu HTŞ militanlarının Ankara destekli Suriye Milli Ordusu(SMO) ile 12 gün gibi çok kısa bir sürede  Suriye’yi ele geçirmesi ve Türkiye başta olmak üzere  HERKES’in bunu alkışlaması İsrail’in işini kolaylaştırdı.

‘Arap Baharı’nın daha ilk günlerinden itibaren Suriye ordusunun savaşla meşgul olduğunu gören İsrail uçakları aralıklı olarak Suriye’yi bombalıyordu. 8 Aralık’da Şam’ın teröristlerin eline geçmesinden sonra İsrail uçakları bu kez direkt olarak askeri  havaalanlarını, askeri üs ve merkezlerini bombalamaya başladı ve Suriye ordusunun askeri olanaklarının tümünü ortadan kaldırdı. İsrail Başbakanı Netanyahu ‘Suriye ordusu artık yok ve bizim İran’la savaşmamız çok daha kolay olacak’ dedi. Aynı saatlerde HTŞ lideri ve şu anda Şam’ı yöneten Colani gazetecilere verdiği demeçte ‘bizim İsrail’le bir derdimiz yok’ diyordu. İki gün sonra da İsrail savaş uçakları Kuzey Irak Kürt bölgesinin başkenti Erbil’de dostluk uçuşu yaptı ve İsrail’in Kürtlere olan ilgisini hatırlatmaya çalıştı. 

İlginç bir üçgen : İsrail, radikal İslamcı NUSRA ve Kürtler.

Herkes Trump’ın 20 Ocak’da Beyaz Saray’a yerleşmesini bekliyor.

Suriye eksenli bölgede olup biten her şey bu tarihe hazırlık niteliği taşıyor. Trump da ekibini yani dışişleri bakanını, ulusal güvenlik sekreterini, savunma bakanını, ulusal istihbarat başkanı ile CİA başkanlarını bu çerçevede seçti ve adamlar hızlı bir şekilde harekete geçecekler.

BOP’un yeni Eş-Başkanı Colani herkese hayırlı uğurlu olsun!