Dört soru ve yanıtlarıyla meseleye bakalım izninizle.
Soru : Döviz kurlarının bu denli yükselmesinin ana sebebi nedir?
Ekonomideki muhtelif içsel ve dışsal etmenlerin ortak etkisi diyebiliriz. İçsel etkiler olarak ulusal ekonominin arz-talep bileşimindeki dengesizlik nedeniyle ortaya çıkan enflasyon, arz cephesinin üretim girdi kalemlerinde (hammaddeden makine-ekipmana dek) dışa bağımlılık, talep cephesinde ithal mal tüketim yaygınlığı, tedarikten yurtiçi satışa birçok parasal akışların dolarizasyon hastalığına yakalanmış olmasını sayabiliriz. Ancak özellikle TC Merkez Bankası yönetiminin stratejik yönetim performansında planlamadan organizasyona yürütmeden denetime dek sorunlar olduğu ortadadır. Sorunları neoliberal yaklaşımın istediği TCMB bağımsızlığı ile açıklayamayacağımız gibi, faiz oranı – döviz kuru arasındaki tek yönlü bir ilişkiyle de açıklayamayız. Dışsal etmenler olarak bakarsak, sıcak para bağımlılığı, krediler vb. sermaye akışları bağlamında egemen ülkelerin rezerv para birimlerinden gelen baskılar, son dönemin güncel kavramı olan hibrid (melez) savaşlarda bir tehdit unsuru olarak ekonomik şok saldırıları ki son zamanlarda ekonomik tetikçilik olarak da anılıyor ve kimi yurtiçi destekçilerin etkinlikleri, ekonominin siyasal ve askeri stratejiler için dış odaklarca bir baskı unsuru olarak kullanılabilmesi vb. hususları sayabiliriz. Toparlarsak ekonomiye karmaşıklık kavramı ile bakıp “karmaşıklık ekonomisi” yaklaşımıyla bütünsel (holistik) ele almalıyız.
Soru : Kur düşümünü sağlamak için yapılabilecek şeyler var mıdır?
Kur düşüşünü sağlamak için tüm içsel ve dışsal etmenlerde dengesizlikleri teker teker ve bütünsel olarak ele alıp düzeltmek gerekir. Bunların kimileri kısa vadelidir. Örneğin yurtiçi büyük projelerde dövize dayalı ödeme taahhütlerini derhal TL.’ye çevirmek gibi, kamu satınalmalarında ithal maldan vazgeçilmesi, Mevduat ve kredilerin TL. bazlı olmasına ait teşviklerin ve caydırıcıların sağlanması gibi. Kimileri orta ve uzun vadelidir. Hem kamuda hem özel kesimde ithalata bağımlı üretim yapısını yerliye dönüştürmek gibi. Bunlar için kamucu bir planlama olması gerekir. Maalesef Devlet Planlama Teşkilatı’nı kapatarak iyi bir şey yapmadık. Tekrar açılmalı.
Kur düşüşü salt ekonomiye değil, başka alanlara da bağlı. Örneğin, siyasal olarak bağımsız bir uluslararası ilişkiler sistemi kurmak, ülke içinde hukukun üstünlüğünün ve evrensel kuralların sağlanması vb. Bunlar da yapılmalı. Uluslararası endekslerdeki seviyemiz iç açıcı değil. The Economist’in Demokrasi Endeksi’nde puanımız 10 üzerinden 4,48.
SORU: Kur düşümü sağlanırsa, her şey normale döner mi? Normale dönmesi ne kadar zaman alır? 2022’ de farklı bir ekonomiyle karşılaşabilir miyiz?
Bu tür şoklardan sonra her zaman bir “yeni normal” ortaya çıkar. Eski normale dönemeyiz artık. İkiz dönüşüm tabir edilen “dijital dönüşüm” ve “yeşil dönüşüm” ile hükümetçe de ifade edilen “yeşil ekonomi”ye dönüş iyimser bir yaklaşımla orta vadeyi (5 yıl ve ötesi). 2022’de ekonomide sert bir dönem bizi bekliyor. Seçimler yaklaşırken dengeler daha da bozulacak. İş dünyasının büyükleri de buna hazırlık yapıyorlar. Küçük ve orta boy işletmeler de, bireyler de hazırlık yapmalılar. Bunun temelinde adil bölüşüm yer almalı. Sermaye birikim modelinde inşaata dayalı model yerine tarımsal ve onunla entegre sanayi üretim modeline geçiş niyeti pek açık değil. Ekonominin arabası buzda patinaj yapar durur.
SORU : Enflasyonun düşmesi ekonominin düzelmesine sebep olabilir mi?
Elbette. Ancak paranın satınalma gücü kaybı bir sonuçtur, bu sonucun ait olduğu süreç arz-talep dengesinde talep lehine bozukluktur. Dışa yani ithalata bağımlı üretim yapısını düzeltmeden (sürekli beslenen maliyet enflasyonu nedeniyle), tüketicilerin gerçek ihtiyaçları yerine yapay (türetilmiş) isteklere yönelik kışkırtılmalarına fren yapmadan (talep enflasyonu) dengeyi sağlayamazsınız. Enflasyon özellikle farklı sınıflarca hissedilen hayat pahalılığı anlamında ekonomideki bir bozukluktur. Olumsuz olmaya gerek yok. Teşhis belli, tedavi belli. Sorun niyet meselesi. Niyet olursa kısmet de olur elbette.
Kur artışlarından dolayı market ürünlerine zam yapılıyor ve bazı marketlerde ürün alımında kısıtlama getirildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bataklığı kurutmak yerine sivrisinek avlamaya benziyor bu kısıtlama. Ekonomide tebessüm eğrisi vardır, U harfi biçiminde. Çok Ülkeli Şirketler’in katma değer pastasının aslan paylarını tasarım ve satış safhalarında aldıklarını gösterir bu eğri bize. Tasarıma önem vermezseniz, ülkeyi yabancı market zincirlerinden ve yabancı mal satan market zincirlerinden kurtarmazsanız bu dar boğazdan çıkılmaz. Çözüm üreticiden tüketiciye doğru olan zincirde kooperatifleri egemen kılmaktan geçiyor, üretim kooperatiflerinden tüketici kooperatiflerine, devletin kooperatiflerine dek.