CHP Genel Başkanı Özgür Özel önceki gün Sosyalist Enternayonal’in altı ayda bir rutin olarak düzenlenen Konsey Toplantısı’na katılmak üzere Fas’ın başkenti Rabat’a geldi. Önce Prezidyum Toplantısı’na katılan Özel, burada bir sonraki rutin konsey toplantısının İstanbul’da yapılmasını önerdi. Özel’in önerisi oybirliğiyle kabul edildi.
Özel ardından Konsey Toplantısı’nda katılımcılara hitap etti.
SURİYE VURGUSU
Daha sonra ANKA Haber Ajansı'na konuşan Özel, şunları söyledi:
“Bu toplantı çok sıcak bir gündem içinde gerçekleşiyor. Hiç şüphesiz hiç terk edilmemesi gereken bir gündem ki ben de her aldığım sözde üzerinde durdum. Filistin'de yaşananları unutturmamak, dünyanın ilgisini yeniden Filistin'e çekmek gerekiyor. İsrail, bir yandan Filistin'deki zulmünü sürdürürken bir yandan Suriye'de yeni ortaya çıkan durumu, domine ederek dikkatleri Filistin'den Suriye'ye çekmiş durumda. Biz Suriye ile ilgili Suriye'de yaşayan tüm etnik, mezhepsel, dini yapıları kapsayan yani hem Sünnileri hem Alevileri kapsayan, hem Müslümanları hem Hristiyanları kapsayan, Türkleri, Türkmenleri Arapları ve Kürtleri ve tüm yapıları birlikte kapsayan ve temsil eden bir hükümetin kurulmasının, bir demokrasinin kurulmasının ve Suriye sınırları içerisinde Suriye'nin toprak bütünlüğü korunarak bunun yapılmasını savunuyoruz. Bu konudaki düşüncelerimizi her fırsatta söyledik. Biz Suriye'nin parçalanmasından Suriye'nin içinden birden fazla devletin çıkmasından ne Suriye'ye ne bölgeye ne Türkiye'ye bir fayda gelmeyeceğini düşünüyoruz. O yüzden herkesin kendini ait hissettiği bir Suriye demokrasinin inşa edilmesi için ortaya irade koyuyoruz.
Türkiye'nin de böyle yapması lazım. Bu konuda bugün Recep Tayyip Erdoğan'ın da aynı çizgide ifadeler kullanıyor olması Türkiye'nin iktidarıyla, muhalefetiyle Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapması çok önemlidir. Bu konuyu hükümetin bir kırmızı çizgi olarak sürekli önümüzde tutması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yanında Suriye'de kimin kazanıp kimin kaybettiği diye bir yaklaşım içinde olmak yerine, bütün Suriye'nin kazanacağı bir yarını inşa etmek önemli. İntikamcı yaklaşımlara, mezhepçi yaklaşımlara geçit vermemek gerekiyor. Burada çokça konuşulduğu gibi, Afganistan da ilk başta demokrasiye doğru adım atan, kapsayıcı işler yapacağını söyleyen bir rejim olarak başlayıp iki sene içinde kadınların sesinin radyodan duyulmasına dahi yasak koyulmuş bir rejime evrilmişti. Suriye'de böyle bir oldubittiye izin vermemek için tüm ülkelerin kararlı şekilde Suriye'nin geleceğini hızla ve evrensel demokratik standartlarda sürdürülmesini gözetmek gerekiyor.
Filistin ile ilgili her fırsatta yaptığımız vurguyu bir daha söylüyoruz: İsrail'in katliam yaptığını, İsrail'in yaptıklarının bir bir insanlık suçu olduğunu, devlet terörü olduğunu aldığımız her sözle ifade ettik. Burada da bu konuya bir kez daha dikkat çektik."
“ERDOĞAN’IN YAPTIĞI KONUŞMALARI TEBESSÜMLE İZLEDİM”
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "CHP, millilikten ve yerlilikten giderek daha fazla uzaklaşıyor. Sayın Özel'in, iç ve dış politikada kırdığı potları üst üste koysak buradan Halep'e yol olur. Türkiye gibi güçlü bir ülkenin ana muhalefet liderinin kendini bu durumlara düşürmesi, Türk siyaseti adına utandırıcıdır" ifadelerinin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti:
"Dünyanın bir ucundan Erdoğan'ın Türkiye'de yaptığı konuşmaları tebessümle izledim. İlçe başkanları, mahalle başkanları, Erdoğan'dan şunun cevabını bekliyor: ‘Biz artık sokakta yürüyemiyoruz. Kahvehaneye gittiğimizde insanlar diyor ki ‘Kardeşim -örneğin dün duyulan, en düşük emekli maaşı 14 bin lira olacakmış.- CHP en düşük emekli maaşına bir asgari ücret öneriyor. Siz 12 bin 500 liraya sürünen insanlara, enflasyonun TÜİK'e göre bile yüzde 50 olduğu yerde, bin 500 lira zam yapmayı öneriyorsunuz. ‘Biz nasıl sokağa çıkacağız’ bunu merak ediyor insanlar. Ya da ‘Asgari ücret 30, altında yokuz’ diye 81 ilde, 976 ilçede CHP kampanya yürütüyor. Dün Erdoğan'ı dinleyenlerin mahallelerinde de yürütüyor, ilçelerinde de yürütüyor. Buna karşı biz ne diyeceğiz? 21 bin. 21 bin demeyi göze almış, gözü dönmüş bir iktidar var. Ve bunu nasıl yapacak? Bunu yeniden en iyi bildiği şeyi yapmaya çalışarak Türkiye'yi kutuplaştırmaya, CHP'yi şeytanlaştırmaya çalışarak...
“İŞİNE BAKSIN…”
İşine baksın. Onun işi emeklinin, memurun, işçinin, esnafın ve çiftçinin yüzünü güldürmek. İşini çok kötü yapıyor, sonra dönmüş bizim işimize karışıyor. O bu lafları ettiği sırada, biz burada Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapıyoruz, Filistin meselesine vurgu yapıyoruz. Biz buraya dünyanın 77 ülkesi ki içlerinden pek çoğu da kendi ülkelerinde iktidarda olan arkadaşlarımız, Türkiye'ye getirmeye, yeni bir kalkınma modeli konuşmaya çalışıyoruz. O, eski ezberleri konuşuyor. CHP'ye küfrediyor. Özgür Özel ile kendince alay ediyor falan. Bunların ne Türkiye siyasetine faydası var ne Erdoğan gibi yorulmuş, yıpranmış bir siyasetçiye faydası var. Kendisine bir diriliş, bir ayağa kalkış yaratmak istiyorsa o Suriye'de yaşananları daha iki gün öncesine kadar 'Dahlimiz yok' dediği ya da Dışişleri Bakanı Fidan'ın, 'Biz böyle bir şey istemiyorduk. Biz planlamadık. Başkaları planladı. Biz harekat başladıktan sonra sadece bazı tavsiyelerimiz oldu' dediği mevzudan bir zafer çıkarmaya uğraşacağına, mutfaktaki yangını söndürmeye uğraşsın.
IŞİD SORUSU
O yüzden Erdoğan'ın ekonomi konuşmamak için iç siyasette kavga yapmaya çalıştığını görüyorum. İşine baksın. Yerel seçimler öncesinde olduğu gibi, şimdi de asla ve asla onunla kişisel polemiklere, kişisel tartışmalara girmeyeceğim. Sadece kendisine şunu söyleyeceğim: Kendi adıma benle ilgili söylediklerinden dolayı değil. Millilik, gayri millilik vurgusu yapmış. İstanbul Havalimanı’nda 45 can bize emanet, devlete emanet 45 can gitti. Onları IŞİD'çiler öldürdüler. O İŞİD'çiler 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet almıştı. Suriye'de yaşananlardan sonra bir sihirli el, o ne söylenirse onu yapan, seçilmiş milletvekilini bile Anayasa Mahkemesi kararına rağmen içeride tutan Üçüncü Daire tarafından 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alanları salıverdiler. Allah bilir şimdi hepsi Suriye'ye geçmiştir bile. Şimdi burada, bu tavır içinde olan mı milli bir tavırda? O 45 kişinin içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar da var, her siyasi görüşten insan var. Onların hepsi, ‘Evladımı koruyamadın, bari adaleti sağla’ diyordu. Hapisteki katliamcıyı saldı, bıraktı, gidiyor şimdi onlar. Bu mu milli duruş?
O yüzden Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkeye vereceği hiçbir şey kalmadığı gibi, artık siyaseten de o eski ezberleri bir yana bıraksın. O istediği kadar sövsün, saysın. Biz ona bize ayrılan zamanı emekliler için, asgari ücretliler için, çiftçiler için, esnaflar için kullanmaya; onların sorunlarını dile getirmeye devam edeceğiz. Böyle uluslararası alanda da Türkiye'nin hak ve menfaatlerini, çıkarlarını koruyacak doğru işleri yapmaya devam edeceğiz. Biz gündelik siyasetin kavgalarına saplanıp, onunla birlikte aynı bataklığa girip de bizi aşağı çekmesine izin vermeyeceğiz. Biz bu ülkeyi yukarıya çekmeye çalışıyoruz. Onun perişan ettiklerinin koluna girmeye, onları ayağa kaldırmaya çalışıyoruz.”