Mutluluk son yıllarda hem ülke bazında hem de şirketler bazında önemli hale geldi. Ülkelerin de mutluğu ölçülüyor, şirketlerin de (daha doğrusu çalışanlarının) mutluğu da ölçülüyor. Hatta şirketlerde mutluğun yönetimi için birimler kurulmaya başlandı ve CHO olarak kısaltılan Tepe Mutluluk Yöneticisi istihdam edilmeye başlandı. Tam da bu noktada bir soru ortaya atalım: Mutlu yurttaş olun(a)mayan bir ülkedeki bir şirkette mutlu çalışan olunabilir mi? Biraz güç değil mi? Hatta belki de olanaksız.

MUTLU GEZEGEN ENDEKSİ (MGE : HPI) NEDİR?

Ülkelerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) göstergesiyle büyümeyi ölçmelerine yapılan eleştiriler göğe varmış durumda! Ancak basında da ençok referans verilen gösterge GSYİH maalesef. HotorCool Enstitüsü’nün (Berlin/Almanya) 2006’dan beri hazırlayıp yayınladığı bir çalışma olan bu endeks aşağıdaki biçimde ölçülüyor: MGE = [ (Yaşam süresi beklentisi) x (İyilik halinin özraporlama değeri) / (Karbon ayakizi) ] Bu formüldeki ‘yaşam süresi beklentisi’, Birleşmiş Milletler Nüfus Birimi’nden alınıyor; ‘iyilik halinin özraporlama değeri’ 0 ile 10 arasında bir puan olarak o ülkedeki temsil özelliği olan deneklere (en azından 1000 kişiye) deneyimlenen öznel iyilik hali bağlamında sorularak veri toplanıyor; ‘karbon ayakizi’ ise ülkedeki ekonomik faaliyetler ve tüketimle ilgili olarak ‘kişi başına salınan sera gazı miktarı’ olarak alınıyor. Aşağıda sonuçlara ait açıklayıcı grafikler verilmiştir. Ayrıntılı bilgi için Enstitü’nün web sitesindeki ‘Metodoloji Kitapçığı’na bakılabilir. Bkz.: https://happyplanetindex.org/wp-content/themes/hpi/public/downloads/happy-planet-index-methodology-paper.pdf Bütün ülkelerin aldığı MGE skoruna ve bileşenlere ait puanlara şu linkten ulaşabilirsiniz: https://hotorcool.org/hc-projects/happy-planet-index/ Bir de aşağıdaki grafik de size bir fikir verecektir. En yüksek oranda sıra atlayarak yukarı tırmanan ülkeler Çin, Hırvatistan, Malezya, Cezayir ve Litvanya olmuş. Hiçbir ülke MGE’nin üç bileşeninde de ‘iyi puan’ alamamış! Genel olarak GSYİH ile MGE arasındaki ilişki çok az! Kişi başına düşen en yüksek GSYİH’ya sahip 10 ülkeden 6’sının MGE sonuçları ortalamanın altında çıkması bir açıda şaşırtıcı, bir açıdan da beklenen bir sonuç değil mi? Aşağıdaki grafiğe bakabilirsiniz. Ülkelerde gelir dağılımı açısından bakıldığında, gelir dilimi yüksek olan kesimlerin MGE’de en düşük puanı alıyorlar iyi mi? ABD’den bir örnek verelim: En varsıl yüzde 10’luk dilimin kişi başı ortalama karbon ayak izi 68,7 ton ve bu geri kalanın ortalamasından dört kat yüksekmiş!

YA TÜRKİYE ?

Ülkemizin durumuna önce durağan olarak bakalım. 147 ülke arasında 91. sırada iyi mi? Şimdi bir de devingen (gelişim) olarak bakalım: 2007 yılında 37. sıradaymışız. Fena sıra düşmüşüz! Ne yapalım kader işte, biz kendi ellerimizle yazdık! Yaşam beklentisi 76 yıl, iyilik hali özpuanı 10 üzerinden 4 (yani sınıfta kalmışız), karbon ayak izimiz de kişi başı 6,27 ton olmuş ki, bu bizi 3,5 tondan fazla olanlar öbeğine eşdeyişle en kötü öbeğe sokuyor. Kısmet!

SONSÖZ

HotorCool Enstitüsü İcra Direktörü Dr. Lewis Akenji şöyle diyor: ‘Gezegensel krizi daha da kötüleştiren savurgan tüketim ve eşitsizliğe odaklanmamız gerekiyor.’ MGE bizim dikkatimizi ekonomik başarımın (performansın) ötesinde ekolojik, sosyo-psikolojik başarıma çekiyor. Anlamayana davul zurna az gerçi! Yazıy sonlandırırken değerli hocamız Fikret Başkaya’nın yeni kitabını da salık verelim : Uygarlık Paradigmasını Değiştirmek (bkz.: https://www.yordamkitap.com/uygarlik-paradigmasini-degistirmek).