Bilgi, insanın kendisini ve çevresini anlamasını şekillendiren zihinsel süreçtir. Elbette burada bilginin bir insanın yaşamı için önemli olduğunu tartışmaya gerek yok. Ancak, bilginin aydınları nasıl yalnızlaştırdığı ve bunun bireysel ve toplumsal sonuçlarına değinmek başlı başına bir konudur.
Kuşkusuz, bu konunun aydınlarla bağını kurmak mümkün. Bilgi, eksenli gerçek aydınlar giderek yalnızlaştırılmaktadır. Elbette, bu anlayışın birçok nedeni bulunmaktadır. Bunların başında bilgiyi uygun zamanda yayma olanaklarının sınırlı olmasıdır. Bu nedenle aydınlar yalnızlaşmaktadırlar. Başka bir ifadeyle, bilgi eksenli düşüncelerini toplumla buluşturma çabaları sonuçsuz kaldığı için yalnızlık yaşayabilmektedirler. Aydınlar bu durumun derin izlerini yaşamaktadırlar.
Diğer taraftan, istediği bilgiyi toplumla buluşturmada iktidarca getirilen sınırlılıklar ve engellemeler, aydınları ayrıca yaptıkları işe ve kendilerine büsbütün yabancılaştırmaktadır. Bu durum da onlar için derin boşluk demektir.
Yine aydınları derin yalnızlığa iten etkenler arasında kısıtlı olanaklarla yaydıkları bilgilerin çoğu toplum üyeleri tarafınca anlaşılmamasıdır. Bu anlayışın belli başlı nedenleri bulunmaktadır.
Halkın, gerçek aydınların ürettiği bilgiyi anlayabilecek kapasitelerinin sınırlı olması bunların başında gelmektedir. Kuşkusuz, böyle bir anlayışın gelişmesinde halka sağlanan eğitim olanaklarının yeterli olmamasıdır. Bu durumda aydınlar ile halk birbirine yabancılaşmakta veya siyasi iktidar tarafından yabancılaştırılmaktadır.
Diğer taraftan, aydınların yalnızlaşmasına neden olan etkenlerden biri de siyasi iktidarın aydınlara karşı bazı yaptırımlar ki bu durum da yalnızlaşma nedeni olabilmektedir. Düşüncelerinden dolayı özgürlüğü kısıtlanan azımsanmayacak oranda aydınların ülkemizde çoğunluğu halen unutulmuş değil. Ne yazık ki bu anlayış devam etmektedir. Ayrıca, siyasi iktidarın aydınların bilgi eksenli çalışma ve sanat eksenli etkinliklerin sınırlandırılması gerçek aydınların yalnızlaşmalarına temel gerekçe olabilmektedir. Siyasi iktidarca kapatılan tiyatrolar, yıkılan heykeller, çeşitli yaptırımlarla karşılaşan aydınların azımsanmayacak oranda olması halen unutulmuş değil.