Hep söylerim; ben hiç bir olaya dar bir çerçevede bakmam ve doğru görüp doğru bir şekilde analiz edebilmek için mutlaka fotoğrafın büyüğüne bakarım. Bunun için de dünyada olup biten her şeyi zamanım el verdiği ölçüde izlemeye çabalarım.
Buyurun size bir örnek…
Çoğunuz Maldivler’i duymuşsunuzdur. Bazılarınız da turist olarak Maldivler’e gitmiştir. Maldivler Hint Okyanusunda Hindistan’ın güneyinde yer alan, yaklaşık 1200 ada ve adacıktan oluşan ve 500 bin nüfusu olan bağımsız egemen bir ülke. Bu ülkede geçtiğimiz Pazar hiç kimsenin ilgilenmediği bir seçim vardı ve Cumhurbaşkanı Muhammed Muizzu’nun partisi Halkın Ulusal Kongresi 93 sandalyeli parlamentoda 70 sandalye kazandı. Eski Cumhurbaşkanı İbrahim Muhammed Slih’in partisi Demokratik Parti eski meclisteki 65 sandalyesinin 50’i kaybederek yalnızca 15 sandalye kazanabildi.
Şimdi diyebilirsiniz ki ‘Hocam bu seçimlerin neresi ilginç’ !
O zaman sıkı durun .
Seçimi kaybeden parti, Hindistan yanlısıydı ama seçimi kazanan parti Çin yanlısı. Ülkenin stratejik konumu göz önünde bulundurulursa Çin-Hindistan geleneksel ve tarihsel rekabet mücadelesinde Çin şimdi bir adım öne geçmiş oldu. Üstelik Güneydoğu Asya’dan Avrupa ve genel olarak batıya doğru ticaretin neredeyse yüzde doksanını taşıyan gemiler Maldivler’e yakın bir yoldan geçiyor.
Maldivler’in stratejik konumu ve Çin’in adalardan ( toplam yüzölçümü 300 kilometre kara ve deniz alanı 90.000 kilometre kare) birinde üs kurması durumunda bölgedeki dengelerin hızla ve ilginç bir şekilde değişebileceği kesindir.
Üstelik aralarında ne kadar ‘özel görevli’nin bulunduğu Rus turistlerin Maldivler’e yoğun ilgi gösterdiği bilinmekte ve buralarda çok sayıda şirket kurdukları da biliniyor.
Peki Çin yanlıları nasıl kazandı bu seçimi?
Nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan Maldivler halkı Hindistan’nın batı ve İsrail yanlısı politikalarına tepki olarak son zamanlarda Rusya ve İran’la yakınlaşan Çin’e daha sempatik bakmaya başlamış. Ayrıca Hindistan’ın kendi içinde Müslüman azınlığa karşı ırkçı ve faşist söylem, tutum ve davranışları ile Keşmir konusunda Müslüman Pakistan ilgili kavgası Maldivler halkını tedirgin ediyor.
Gördüğünüz gibi küçücük bir ülkede yapılan bir seçim bölgesel ve uluslararası dengeleri müthiş bir şekilde etkilemektedir.
Maldivler’de böyle bir durum söz konusu oluyorsa varın siz düşünün Türkiye gibi çok önemli bir ülkedeki seçimlerin önemini. Örneğin Kasım 2002 seçimleriyle %36 oy oranıyla meclisin %66’ı ele geçiren AKP Türkiye’nin geleneksel dış politika tercihlerinin tümünü değiştirdi ve çelişkileriyle ülkeyi karanlık bir tünelin içine sürükledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel arasındaki görüşmede umarım bu konu gündeme gelir ve ülke Mustafa Kemal’in ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ çizgisine geri döner ve dönmelidir.
Baksanıza Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier bile bir çoğuna göre cumhurbaşkanı olma olasılıkları yüksek olan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı ziyaret ediyor ve geleceğe yönelik ülkesinin dış politika tercihlerinin ipuçlarını veriyor.
Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmeden önce!