“Affedersin herkes kendi psikolojisinde boğulsun”
Sosyal medya ortamında kızgın kumlardan serin sulara atlandığı gibi serin sulardan kızgın kumlara çıkan bir yol da var. Tüm sanal platformlar arasında en masum görünen Instagram gerçek yüzünü gösterdi ve hepimize zehirli elmayı yedirdi. Facebook’un basına sızan gizli araştırmalarından birinde ergen gruplarda özellikle Instagram’ın beden algı bozukluğu, yeme bozuklukları, duygu durum bozuklukları gibi özelikle ergenlik döneminde ortaya çıkan rahatsızlıkları tetiklediği ve intihara sebep olan vakalar üzerinde çalışıldığı bildirilmişti. Hatta haberde şöyle bir ayrıntı da vardı; bu bozuklukları yaşayan ergenlerin özellikle Instagram’ın ‘keşfet’ bölümünü kullandığı belirtilmişti. Yani ergenler kendi yakınlarının ne yaptığından çok ünlülerin (fenomen, influencer adını siz koyun) ne yaptığını ve nasıl göründüğünü merak ediyor. Yani ünlülerin hayatına dahil olma hatta müdahil olma tuhaf bir zevk veriyor insanlara.
DEĞİŞEN HAYRAN VE SANATÇI PROFİLİ
Sizin de çevrenizde var mıydı Yeşilçam oyuncularına isimleriyle seslenen halalar teyzeler amcalar. “Fatma (Girik) da gitti Cüneyt de (Arkın)… Kadir de (İnanır) ameliyat oldu. Filiz daha iyi maşallah (Akın)…” Çünkü bu sanatçılar gerçekten birer eş dost yoldaştılar. Belli sayıda saygın kaliteli ve saygılı akranlar ya da büyüklerdi. Aile fertleri gibi. Bu nedenle izleyicilerin alındıkları da oluyordu kendilerine küstükleri de. ‘Hanfendiliklerine’ ‘beyfendiliklerine’ uygun davranmadıklarında pek bir bozuluyordu izleyiciler. Yeşilçam starlarının bir duruşları vardı. Haktan emekten özgürlükten cumhuriyetten yana. Pek çoğu bu duruşunu ömrünün sonuna kadar sürdürdü sürdürmeyenler içinse izleyicilerinin çoğunun ahı kalacak gibi.
Hasılı ünlülerin yaşamına dahiliyet o zamanlar gönül bağından ibaretken günümüzde sosyal medya sayesinde bir tuhaf hal aldı. Parmak sallayan, hakaret eden ağza alınmayacak lafları hiç çekinmeden çat çat yazan ve bu amaçla bir araya gelen insan toplulukları türedi. Memlekete dönecek olursak ‘sanatçı’ kimliğinin skandallarla orantılı değer kazandığı 90’lı yıllar artistleri hep güçlenerek çıktı. Üstelik ağızları bozuk, yetenekleri tartışmalı, özel hayatları gazete manşetlerinden inmiyordu. Ama güçlülerdi ve hala çok güçlüler. Demek ki her şey politiktir, derken üstadın bir bildiği varmış. 60’lı yıllardan günümüze memleketin ‘sanatçı’ profili maalesef çürümeye eşlik etmiş görünüyor. Gelelim yine bizim tarafa yani ünsüz ve izleyici tarafına… Ve öfke ve hınç ve linç kısmına… Peki neden? Mesele 34 beden olmak ya da olamamak mı? Yoksa instagramın masalımsı hayatını yaşayamamak mı? O kolay yoldan para kazanan seçilmişlerden olamamak mı?
MERVE BOLUĞUR’UN VAR OLMA MÜCADELESİ
Kabul edelim, InstagramLife diye bir şey var artık. Orası her şeyin şahane olduğu herkesin zayıf herkesin zengin herkesin ünlü herkesin mutlu olduğu yer. Tüm ünlüler tüm ünsüzler sırıtacak mutlu olacak genç ve güzel görüneceksiniz. O kadar. Ha bunun aksi mi ünlü ya da ünsüz fark etmez. Kimsenin size tahammülü yok. Haberiniz ola. Velev ki siz o Instagram’ın büyüsünü bir bozmaya kalkın bakalım. Başınıza neler gelecek. Tıpkı Hasab Sabbah’ın haşhaşileri gibi. Kimse gerçeği bilmek istemiyor kimse. Bu yazının başlığını ödünç aldığım aktrist Merve Boluğur mesela Instagram ahalisine neden batıyor?
Kendisi oyuncu ve şarkı söylemek istiyor. Çok güzel, zarif ve eğlenceli genç bir kadın. Bir dönem bir popçuyla evlenmiş. O popçu çok meşhurmuş çok yakışıklıymış ve Merve Boluğur ile harika bir çiftlermiş. Peki neden boşanmış? Neden Merve Boluğur ‘rüyaçift’in diğer teki olmamış- olamamış? InstagramLifeçılar neden bu acıyı göğüslemek zorunda kalmış? Üstelik bu ‘rüyaçift’çilik kurmacası bu kadar verimli bir mecrayken anlaşmalı boşanan Merve Boluğur yoluna kendi başına devam etmeyi seçmiş. Şarkı da söyler, oyunculuk da yapar youtube kanalı da açar... Kime ne? Cesur, eğlenceli, çılgın ya da değil. Bize ne? Bir genç kadın evlenir de boşanır da işleri yolunda gider ya da gitmez. Canı sıkılır fotoğraf koyar ya da siler. Esas soru bu genç kızın onuru ve bedeni üzerinde tepinen güruh nasıl bir şiddet mekanizmasının çarkıdır ki dişlerini bir insanın etine kemiğine geçirdiğinden bir haber? Nasıl bir körlüktür ki içgörüsünü kaybetmiş halde başka birinin hayatına müdahil? Sosyal medyacılık nicedir masum değil. Adeta suikast silahı gibi. Namluyu doğrulttuğunuz yerde genç bir insanın hayatı var. Ve çığlığı, kendi sesiyle noktayı koyalım bence: “Uzayın abi… Ben Merveyim sadece…”