Kız güzel olmasına güzel fakat latif de değil, şirin de. Bilakis yaşamın sırrına erişmişçesine kibirli. Avurtları çöktürülmüş lakin dolguyla şişirilmiş yanaklarından sebep gözleri balık gözü kadar kalmış. Yaşı taş çatlasın 35-40. Patlak kırmızı bir rujdan gözünüzü alamıyorsunuz. Ama bunun da bir sebebi varmış. Çok önemli şeyler dinleyeceğimiz için dikkati dudak hareketlerine çekiyorlarmış. Peki. İyi oldu öğrendiğimiz. Kişisel geliş-me için şart.

Konuşmacı teoride ‘zehir’ gibi, ‘pratik’ dersen sallanmakta. Kızımızın tek derdi “kendi versiyonunun en iyisi olma” lafları. Vıcık vıcık aşk edebiyatı, ilişki okuryazarlığı derken hooop sağlıklı beslenme derken hooop yeni çıkacak kitaptan pozlar. Çayır çimen samanlık… Her konuda uzmanlık. Ama hocam öyle demeyin, gençlik bunları okuyor. Sadece gençlik okusa keşke diye içimden geçiriyorum. Benim afacan oğlanlar geliyor aklıma. ‘Boş yapmaaa… Kolpaaaa’… Şimdi nanik mi yapsam diyorum, iki elimin işaret parmağıyla ağzımı ikiye ayırıp dilimi çıkarıp ‘bebebebe’ diye garip sesler mi çıkartsam acaba diye kendimce eğleniyorum. İlkokulda sıkılınca böyle yapıyordum. 

“Şimdiii lütfen hissedin. Lütfen kuruyemişi kulağınıza sokup burnunuzdan çıkartıp ensenizde yuvarlayıp sonra tekrar burun deliklerinize sokup, iyiiiice hissedin…” Hissedinn, hissedin… Hissederek silkelenin! Değişik bir psikoloji, diye düşünüyorum. Bir felsefe, diyorum. Bir felsefe: İdiot- idiot- idiotloji. Aliii Ali Desidero. Zihnimde şarkı dönüp duruyor. Arada sesli de kaçırıyorum. Yabancı arkadaş soruyor,o kim ? Diyorum ki Ortadoğulu bir kuramcı; Ali Desidero. Şahane bir teorisi var: İdiotloji. Hımmmm diyor, hımmm diye cevap veriyorum.

Ah Elif vah Elif, senin bu kişisel gelişe-me-men ne olacak diye geçiriyorum içimden. Çık aklımdan Cem Yılmaz çııık. Kaptan kes bağlantıyı. Dont distrub mi ...  Mutluluk içimizde… Bizim hocanın da içine leblebi kaçmıştı, burun deliğinden. Muzurluk bu ya spiritüel alem beni hak etmiyor, diye geyik yaparken bilimsel bir gerçekle sarsılıyorum! Dumura çeyrek kala esas bomba geliyor: “Arkadaşlarınızı kabızlardan seçiniz.” cümlesiyle şahsım dünyaya dönüyor. İşte bu diyorum. Beklediğim en klas en yaratıcı en baba teori kulaklarımda çınlıyor! Peki diyorum, acaba bunu arkadaşa nasıl soracağız? Affedersin haftada kaç kere dışarı çıkıyorsunuz, desem anlar mı? Hadi allem ettim kulem ettim kadınlara sordum da erkeklere nasıl sorabilirim acaba diye düşünüyorum. İşte bilimsel teori bunu gerektirir: Beyin jimnastiği. Hah onu da buldum. Şöyle giriş yaparım. Mesela yeni tanıştım gözüm tuttu. Arkadaş olmak istedim. Ergen lafıyla ‘normal arkadaş’  yani erkek kanka. Rahmetli anneannem derdi ki, “Kötü şey iyi insanda durmaz.” O vakit sizce soru nasıl: “Pardon, kötü şeyler içinizde ne kadar duruyor acaba?” Bu da sanki biraz flörtöz bir kabızlık sorusu oldu ama...  Kabızdan dost yapamadık, kişisel gelişimciden post yapamadık. Neyse ah Ayzekcim Vah Ayzekcim diyerek  bol bol nefes alıp verelim; hayata olumlu mesajlar gönderen iyi yürekli karakomik karakterimizi analım. 

Hasılı sözüm ona masum bir Pazar yazısı olacaktı bu satırlar. Hatta ilk cümlesi şöyle olacaktı: Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor-idiot idiot idiotloji hayaleti. Avrupa’nın bütün eski güçleri bu hayaletin eli gözü kulağı parmağı olmuşlar. Derin derin nefes alıp veriyorlar. Bol bol aynaya bakıp selfi çekiyorlar. Açık tenlerinin daha da açık olmasını istiyorlar, fit vücutlarının daha da fit olmasını istiyorlar. Ve tüm dünyayı kuşatmış olumlamalar ve manifestler içinde kendilerinden olmayanlar için kendilerinden uzak durmaları dileğinde bulunuyorlar. İdiot idiot idiotloji yeni dünyayı kuşatmış durumda. 

İşe gerçeğin dışına çıkmakla başlayacağız. Bol bol uydurarak. Yeni formlar uyduracağız, anne baba sevgili eş formları. Kolayına kolayına sanat yapacağız. Bilimin alası zaten emin ellerde. Geriye ne kaldı? Umudumuzu bağladığımız spiritüel alemler. Ben diyeyim size melekler alemi siz deyin bana paralel evrenler... Ben diyeyim 11 alem siz deyin bana “şaka şaka”… Yani yaradılış bir ‘şaka’.

Netekim noktayı kor benim en sevdiğim kuramcı:

Kız diyor "Felsefeyi sever misiniz?", 

Ali diyo' Biz hep dönerciyiz…

 "Luther" diyor kız, "Machiavelli, hı?", "Şampiyon biziz" diyor Ali, "Attığımız gollerden belli!"

Sürçü lisan ettiysek affola efenim. Bu da böyle bir kişisel geli-şe-meme yazısı…