Şubat 2022’de başlayan ve halen devam eden 600 bin kilometrekarelik Ukrayna savaşında atılan bombaların üç katını İsrail 56 günde 340 kilometrekarelik Gazze haklının üzerine attı. Rusya’nın kendi soydaşlarının yaşadığı Donbas bölgesine saldırmasıyla başlayan savaşta 55 ülke Ukrayna’nın yanında olduğunu ilan etti, bu ülkeye sınırsız askeri, siyasi ve maddi destek verdi ve Rusya’ya en az 25 bin yaptırım kararı aldı. Ama bu ülkelerin hiç biri İsrail’e yönelik bir tek yaptırım kararı almadı ve bir çoğu İsrail’e askeri destek sağladı. Ve hiç biri İsrail’in vahşice, gaddarca ve sadistçe öldürdüğü yüzde yetmişi çocuk ve kadın 25 bin Filistinliyi umursamadı ve parçalanan bebek görüntülerinden rahatsız olmadı. Ve hepsi Tevrat’tan ayetlerle ‘çocukları, kadınları, bebekleri hatta hayvanları öldürmeyi’ savunan Netanyahu ve Filistinli kadınlara tecavüz fetvası veren İsrail Ordusunun Hahambaşı Emid Ayad Karim’i duymamazlıktan geldiler. Bu da normal çünkü IŞİD Suriye ve Irak’da Alevi, Şii ve Ezidi kadınları kaçırıp tecavüz ederken yine bu ülkeler ve İslam coğrafyasında bir çok din adamı bunu teşvik ediyor ve fetvalar yayınlıyordu.

Emperyalizm destekli İsrail tüm dünyaya kafa tutuyor ve hiç kimse ondan katliamlarının hesabını soramıyor.

Diyelim ki 2.5 milyarlık Hıristiyan dünyası Peygamberleri İsa’yı çarmıha geren Siyonistlerden korkuyor.

Peki 1.7 milyar olduğu söylenen Müslümanlara ne demeli. Lafa gelince hepsi ‘ilk kıblemiz Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir’ der ama çoğunun yöneticileri dünyada sayıları 15 milyon civarında olduğu söylenen Yahudilerin devleti İsrail’den korkuyor.

Garip ama gerçek !

Bunun bir tek açıklanası var o da “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet’.

Peki Gazze’de Hamas’ı yenemeyen İsrail intikam almak için Arap ve Müslüman ülkelerinin başkentlerini bombalarsa ne olacak? Sakın ‘Bu kadarını da yapamaz’ demeyin çünkü daha önce yaptı. İsrail ; Haziran 1981’de Irak’ın nükleer reaktörünü bombaladı. İsrail uçakları 6 Eylül 2007’de Türk hava sahasını kullanarak nükleer reaktör dediği bir binayı Suriye’nin Deyrezor bölgesinde vurdu ve ‘Arap Baharı’ sürecinde savaşla meşgul olan Suriye’de başkent Şam’ı ve diğer kentlerini sürekli bombaladı. Yine geçen süre içinde İsrail ajanları Şam’da bazı Lübnan Hizbullah, Filistin ve Suriyeli komutanları suikastlarla öldürdüler. Tıpkı Filistin Kurtuluş Örgütünün bir çok lider ve yöneticisinin Suriye, Lübnan, Tunus, BAE ve hatta batı başkentlerinde öldürdükleri gibi. Bu cinayetlerin bazılarını İsrail eski Başbakanı Ehud Barak ve eski Dışişleri Bakanı Bayan Livni şahsen işlemiştir. Bunlarla yetinmeyen İsrail’in istihbarat örgütleri Filistin’e destek veren İran’ın en önemli komutanı Kasım Süleymani ve Irak Haşdi Şaabi denilen Şii milis güçlerinin liderlerinden Ebu Mehdi Elmuhandis’i 3 Ocak 2020’de Bağdat Havaalanında CİA ile birlikte öldürmüştü. İran’da çok sayıda da bilim insanını öldüren İsrail’in geçtiğimiz yıllarda kurucusu Ahmed Yasin başta olmak üzere Hamas’ın bir çok lider, yönetici ve komutanını öldürdü.

Ama buna rağmen Türkiye’de ve elbette bizim coğrafyada çok sayıda İsrail sevdalısı ve emperyalizm aparatı olanlar ‘Şii İran yönetimi İsrail işbirlikçisidir ve bu radikal Sünni Hamas’ı kurduranın da İsrail olduğunu’ söyler dururlar.

Peki durduk yerde ben bunları neden anlatıyorum!

İsrail medyasına göre Gazze’de Hamas’la baş edemeyen Netanyahu; Lübnan, Türkiye, Katar ve varsa başka yerlerdeki Hamas yöneticilerini öldürmek için Mossad’a talimat vermiş.

Benden söylemesi bu iş ciddi. 25 Eylül 1997’de Başbakan olan Netanyahu Mossad’a talimat vererek Ürdün’de bulunan Hamas lideri Halit Meşal’i ‘öldürün’ dedi. Zehirli tozla gerçekleştirilen suikast başarısız olunca dönemin Ürdün Kralı Hüseyin Başkan Clinton’ı devreye sokarak Netanyahu’dan panzehiri getirtti ve Meşal’i kurtardı. Yapılan pazarlıklar sonucu yakalanan Mossad ajanları karşılığında İsrail’de hapiste olan Hamas kurucusu Ahmed Yasin serbest bırakıldı. Ama aynı İsrail 2004’de F-15’in fırlattığı bir füze ile Yasin’i cami çıkışında öldürdü. Terörist İsrail’in katil ordusu ve istihbaratı bunu hep yaptı, yapıyor ve yapacaktır. Çünkü kurulduğu 1948’den itibaren İsrail’i yöneten cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanların ezici çoğunluğu dışardan Filistin’e göç etmiş, hiç biri Filistin’de doğmamış, Stern, Irgun ve Haganah gibi siyonist terör örgütlerini kurmuş, içinde faaliyet göstermiş ve sonra kurulan İsrail devletinin ordu ve istihbarat örgütlerinde görev almışlardır. Başka bir ifadeyle hepsi katil ruhlu. Bu tiplerden her an her yerde bir pislik beklenir. Onlardan beklenir de Filistin haklının yanında olması gerekenler neden bir şeyler yapmıyor? Bosna haklının efsane lideri Aliya İzzetbegoviç yaşanan insanlık dışı dramdan sonra şöyle demişti :

“Savaş bittiğinde düşmanlar unutulabilir ama savaş sırasında yanınızda olması gerekenlerin sessizliği asla unutulmaz”.

Peki Mehmet Akif ne demişti ?

“Tarih’i ‘ tekerrür ‘ diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?’’

Ettiğine göre demek ki; ibret alanlar olmamış ya da sayıları çok az.

Yoksa 2.7 milyar Hıristiyan, 1.7 milyar Müslüman ve 4 milyar ne Müslüman ne de Hıristiyan olmayan insan nasıl oluyor da 7 milyon Yahudinin yaşadığı 23 bin kilometrekarelik İsrail’den korkuyor.

Neden?

Arkasında ABD var savı çok saçma.

Derin düşünmek gerekir.

Örneğin tarih, coğrafya, din, efsane, safsatalar ve ihanet destanları…