3 Ocak 2020’de Mossad-CİA operasyonu ile bir Amerikan casus uçağından atılan füzeyle İran’ın Kudüs Tugayı’nın efsane Komutanı Kasım Süleymani Bağdat Havaalanı çıkışında öldürüldü. Süleymani; yaklaşık 25 yıldır Filistinliler başta olmak üzere bölgedeki İsrail karşıtlarıyla İran arasındaki ilişkiyi kuruyor ve İsrail’e karşı ortak cephenin oluşturulması için mücadele ediyordu..
Süleymani’nin ölüm yıldönümü münasebetiyle dün mezarı başında yapılan anma töreninde meydana gelen iki patlamada 200’den fazla kişi yaşamını yitirdi 300 kadarı da yaralandı.
Bir gün önce de Beyrut’ta İsrail savaş gemilerinden atılan füzeyle Hamas’ın liderlerinden Salih Aruri ve 6 arkadaşı öldürüldü.
Arari; Süleymani’nin arkadaşıydı.
25 Aralık’da bu kez İsrail uçaklarının hedefinde Şam’da İran Büyükelçiliği askeri danışmanı Rıza Musavi vardı.
O da Süleymani’nin yakın arkadaşıydı.
İsrail şimdiye dek Süleymani ve arkadaşları gibi onlarca Hamas lider, komutan ve yöneticisiyle birlikte bir o kadar İranlı bilim insanını öldürdü. Am zavallı coğrafyamızın kıt zekalı ve bildik
projelerin aparatı olan uzman ve azmanlar zaman zaman ‘Hamas’ı Mossad kurdu ve Şii İran İsrail’in gizli dostudur ’ türünden saçmalıklarını tekrarlarlar.
Gazze’de savaş üç ayını doldurmak üzere.
Havadan, karadan ve denizden Gazze’ye saldırarak şimdiye kadar 25 bin Filistinliyi öldüren, 70 binini yaralayan, evlerin %80’i, hastane, cami, kilise, okul ve benzeri yapıların tümünü yerle bir eden, iki milyon Filistinliyi evsiz bırakan, 15 binini Nazi benzeri toplama kamplarında insanlık dışı yöntemlerle sorgulayıp işkence yapan İsrail; hedeflediği zaferi bir türlü elde edemiyor çünkü en zor koşullara rağmen Filistinliler tarihi bir direniş gösteriyorlar.
İsrail medyası her konuda ve her alanda İsrail’in hezimete uğradığını anlatıp duruyor. Asker kayıpları sürekli artıyor, Gazze’ye giren tank ve zırhlı araçlar vuruluyor, askerlerin morali bozuk, ekonomi çökmek üzere, ülkelerin ve halkların ezici çoğunluğu İsrail’in ne tür ruh hastası, cani, terörist ve katil bir kafa yapısına sahip olduğunu görüp anladı. Şimdiye kadar en az 400 bin İsrailli ülkesinden kaçtı ve artık hiç bir Yahudi bulunduğu ülkesini bırakıp İsrail’e gitmiyor.
Çünkü herkes ‘Yenilmez İsrail’ efsanesinin palavra olduğunu ve ABD destekli bu İsrail’in Hamas’ı yenemediğini gördü. Üstelik bu savaşta tam anlamıyla Lübnan Hizbullah henüz yok. Sekiz yıldır Suudi Arabistan ve BAE’nın bombaladığı İran destekli Yemenlilerin Kızıldeniz’den geçen İsrail gemilerini hedef alması ise herkesin hesabını karıştırdı.
Bu durumun farkında olan Netanyahu kendini kurtarmak amacıyla herkesi büyük savaşa çekmek istiyor. Yanına ABD ve emperyalist ülkeleri alarak savaşı Lübnan, Suriye, Yemen ve İran’a yayarak kendini kurtarabileceğini sanıyor.
Tam da Yüksek Mahkemenin Netanyahu’nun yargıyı ele geçirme yasasını iptal ettiği sırada. Böyle giderse Netanyahu yolsuzluklarla birlikte ülkeyi hezimete uğratma suçlamalarıyla yargılanabilir.
Üstelik Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvurusu üzerine Uluslararası Ceza Mahkemesi peşine düşebilir çünkü adam resmen soykırımla suçlanmaktadır.
Gelelim Türkiye’ye…
Bundan kısa bir süre önce İsrailli istihbaratçılar ‘Türkiye, Katar, Lübnan, Suriye ya da nerede olurlarsa olsunlar Hamas yöneticilerine yönelik suikast yapacaklarını söylemişlerdi. Adamlar sözlerinde durdu ve Şam ile Beyrut’ta Filistinli ve İranlıları öldürdüler.
Tam da Türkiye’de Mossad ile işbirliği yaptığı söylenen çoğu yabancı 34 kişinin yakalandığı sırada.
Ocak 2010’de Dubai’de Hamas yöneticilerinden El-Mabhuh’ü öldüren yaklaşık 20 kişilik suikast timi Almanya, Avusturya, Fransa, Kanada, Avusturalya ve başka ülkelerin pasaportunu taşıyordu ve bu pasaportların bazıları diplomatikti.
İsrail’in eski Dışişleri Bakanı Livni eski bir Mossad’çı olarak Paris’te Filistinli gençleri öldürmek amacıyla kadınlığını kullandığını övünerek anlatmıştı.
Demek istediğim Ankara çok dikkatli olmalı.
İsrail’den, Mossad’dan ve ruh hastası Netanyahu ve ekibinden her an, her alanda her şey beklenir.
Cüppeli Ahmet Hoca geçenlerde uyarmıştı :
“Yahudiyle uğraşılmaz, Yahudi bunun faturasını bize döner çok pahalıya ödetir. Yahudilerle arayı açmaya gelmez. Adamlar Merkez Bankamızı batırır”.
Cüppeli Hoca bunu dedi ama Türk devleti de Cüppeli’den çok daha fazlasını bilir ve önlemini alır.