Derbide iki kötü futbol oynayan takımın maçını izledik.
Fenerbahçe sezonun başından beri iyi değil, dün de kötüydü. Kötünün biraz daha iyi olanı Galatasaray, maçı tek golle kazandı.
Tebrik ediyorum.
Benim için bir takımın iyi futbol oynayıp oynamadığını gösteren kriterler var.
En temel birkaç örneğini paylaşmak istiyorum.
Oyuncuların sahaya yayılmaları ve alanlarında üstlendikleri roller.
Tüm sahayı görebilme ve kullanabilme yetenekleri.
İyi antrenman yapıldığını gösteren maç içinde küçük etkili oyunlar.
Zamanlama.
Ve elbette rakibiyle oynadığı zihinsel ve fiziksel zeka oyunları.
Cumartesi akşamı izlediğimiz maçta bunlardan hangilerini gördünüz, göremediniz bilemiyorum ama toplu oyuncunun sahanın kenar çizgisine kendini, topu ve oyunu sıkıştırdığını; üstüne “burnunun dibine” savunmasıyla gelen arkadaşına pas vermeye çalıştığını ve takımın o bölgeye doğru yığıldığını defalarca görmüş olduğunuza eminim.
Çok kez yaşanan bu pozisyonda zihinsel ve zeka oyunları aradım, maalesef bulamadım.
Saha çizgilerinin de bir savunma oyuncusu olduğu düşünüldüğünde futbolcunun topla yan çizgiye kendini sıkıştırıp, sonra oradan kurtulmaya çalışması elbette ironik.
Ve takımın neredeyse tamamının sahanın bir yanına yığılma halinden üretilecek bir taktikle gol bulma eylemine geçme düşüncesi, izlediğimiz seviyede oyundan beklenmeyecek bir sonuç.
Tek taktik var o da futbolcunun topu rakibine çarptırarak dışarı çıkmasını sağlaması ve kendi yarattığı kaotik ortamdan bu şekilde kurtulması.
Aslında, 105-120 ölçüleri olan futbol sahasında topu sahanın içerisinde geniş alanlarda arkadaşlarına aktaramayarak bu kısır oyunu oynama şekli altyapıda geliştirilen zihinsel ve fiziksel bir çalışma. Görüldüğü üzere sadece bir örnek üzerinden değerlendirildiğinde bile, bazı futbolcuların süper lig seviyesinde altyapı oyunu oynadıkları ve kendilerini geliştirmeleri gerektiği rahatlıkla söylenebiliyor.
İstenildiği gibi üst düzey futbol oyununa dair iyi ve güzel bir şeyler izleyebilme konuşabilme ve oyunun kendisine dair eleştirel yaklaşabilmek için, Fenerbahçe kulübü özelinde, bu tarz ve üst düzey oyuncu gruplarını yönetecek, onların özelliklerini baskın hale getirirken, eksiklileri de minimize edebilecek deneyimli bir teknik adama ihtiyaç olduğu görülüyor.
Oyuncuların bir bölümü teknik direktörden daha güçlü profesyonel deneyimlere sahipse oradan profesyonel bir oyun çıkar mı sorusu elbette tartışılabilir.
Ayrıca, ligin ikinci devresi yeni başladı. Fenerbahçe liderliği eline alma ve devam ettirme potansiyeline de sahip. Ligde oyuncu kadrosu en geniş takım. Futbolu oynama ve izleyenlere oyuna dair güven verme konusunda Erol Bulut takımı taktik yönleriyle daha iyi antrene edebilir mi, maç içerisinde takımı daha iyi yönetip üst seviyeye çıkabilir mi konusu da tartışılabilir.
Fenerbahçe futbol takımının Erol Bulut’la lig birinciliğine yükseldiği zamanlar düşünüldüğünde, 'teknik direktör değiştirmeyi düşünmek hocaya haksızlık olmaz mı?' gibi sorular sorulabilir.
Gördüğünüz gibi zamanlama açısında değerlendirildiğinde bir karar verilmesi için gerçekten kritik eşik.
Başkan Ali Koç ve yönetimi bu eşiği Mustafa Denizli tercihiyle geçerlerse şampiyon olunacağına dair güven, Erol Bulut’a göre daha yüksek görünüyor.
Fatih Terim kendi alanında kalmalı.
Maç önü kameraların karşısına geçen teknik direktörlerden beklenen(ler) nedir?
Oyuna dair stratejilerinin açıklanması.
Rakibine dair zihinsel pratiklerinin neler olduğunun aktarılması.
Taraftarlarına ve izleyenlerine maçın süreçleriyle ilgili nasıl bir rota sunulduğunun paylaşılması gibi oyuna, rakibe, oyunculara ve kendisine dair merak edilen konuları paylaşılmasıdır.
Peki Fenerbahçe derbisi öncesi Galatasaray futbol takımının alternatifsiz teknik direktörü ne yaptı?
Tribünlerde seyirci sayısının çokluğundan, maçı izlemeye gelen kalabalıktan şikayetçi oldu ve bu konuda TFF’yi Fenerbahçe'ye ayrımcılık yaptığı gerekçesiyle suçladı.
Bu kalabalığın “küfür” ettiğini iddia ederek fanatik taraftarlarına şikayet etti.
Maça dair konuşması beklenen Terim o konuda konuşmadı ama takımdan, kafileden sorumlu yöneticinin çözeceği bu tarz konuları kameraların önüne taşımayı - konuşmayı- tercih etti.
Sonuçta.
Fenerbahçe yönetiminin TFF’ye müracaat ederek sağlık çalışanlarının maça davet edilmesine dair başvuruda bulunduğundan Fatih Terim’in habersiz olduğunu öğrendik.
TFF’yi, Fenerbahçe yanlısı olmakla haksız yere suçladığını gördük.
Küfür edilip edilmediği konusunun havada kaldığını farkettik.
Eğer yenilirse konuşulacak konunun yönünün ne olacağını gösterecek bir oku medyanın ve camiasının zihnine nasıl bırakılabileceğini deneyimledik.
Tadı kaçmış futbolun tadını daha da kaçırmamak gerektiğini, başarısız olabilme ihtimaline karşı taraftar duygularını örtü olarak kullanmanın etik bir fikir olmadığının altını çizdik.
Bir notu da düşelim. Okuyucularım yazılarımdan bilir küfür, hakaret kabul edilmezdir ve kurallarla cezalandırılmalıdır. Net. Yeni okuyucular bu yazdığımdan “ne yani küfürü haklı mı görüyorsunuz” sonucunu çıkarabilir. Çıkmaz!..
Twitter: @Hulya__Coskun
Instagram: hulyacoskun