Kılıçdaroğlu’ndan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını erteleyen Katar Büyükelçisi’ne sert tepki

Yayın tarihi: 24 Ekim 2023 Salı 1:34 pm - Güncelleme: 24 Ekim 2023 Salı 2:24 pm

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını erteleyen Katar Büyükelçisi’ne tepki gösteren Kılıçdaroğlu “Dışişleri Bakanlığı’nın içinde bulunduğu durumu az önce anlattım. Katar büyükelçimiz, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamayı ertelemiş ama beyefendi kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım arkadaşlar. Dedim ki bu bir Dışişleri mensubu olamaz.” dedi.

Bir Cumhuriyet Başsavcısı’nın ortaya çıkardığı yargı çetesi hakkında yeniden açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı “Erişim engeli getirildi ama Grup Başkanvekili arkadaşlarıma söyledim. Erişim engeli getirilen konuşma metni Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda okunacak ve Meclis’in tutanaklarına geçecek. Bunlar zavallı adamlar sanıyorlar ki biz erişişim engeli getirdik  artık Kılıçdaroğlu konuşmaz siz kimsiniz ya? Ben 85 milyonun hakkını koruyorum” ifadelerini kullandı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenen Kemal Kılıçdaroğlu “Amerika iki uçak gemisi gönderdi. Erdoğan bağırıyor. ABD  nere Akdeniz nere ne işin var. Biz de sormaz mıyız ya senin damadının ABD uçak gemisinde ne işi var ben bunu sormaz mıyım?” dedi.

AKP’li Tevfik Göksu’nun Katar Büyükelçisi kardeşi 100. yıl kutlamalarını erteledi

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının satırbaşları şu şekilde:

Bu ülkede bedeller ödendi. Bedel ödeyenlerden birisi de Ahmet Taner Kışlalı. Hepimizin saygı duyduğu bir kişiydi. Onun ailesinin ziyaret ettim. Çalışma odası hiç değişmemiş. Mütevazı bir odası var ama önemli olan akıl zenginliği. Bir daha böyle felaket olmasın aydınlar susturulmasın. Onun söylediği bir söz var Atatürkçülük geçmişin bekçiliği değil geleceğin öncüsü olmaktır.

TRT’den Elif Akkuş tutuklandı. Elif Akkuş savaş muhabirliği yapan bir gazeteci. Gözaltına alındı tutuklandı. onun da davasını gerek ben gerek milletvekili arkadaşlarımızla izleyeceğiz.

Geçen hafta adalete geniş yer ayırmıştık.. İstanbul’da Cumhuriyet Başsavcısının Ankara’ya yazdığı dilekçeyi gündeme getirmiştim ve yargı içinde çeteler oluştu demiştim. 100 yıllık bir Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir başsavcı yargının içinde çeteler oluştu dememiştir. Eğer bu noktaya gelmiş bir savcı yargının içinde çeteler oluştu diyorsa bıçak kemiğe dayandı demektir.

SAVCININ ORTAYA ÇIKARDIĞI YARGI ÇETESİ

Bunu dillendirdim. Mektubun can alıcı noktalarını okudum. Arkasından habere erişim engeli getirdiler. Kimse duymasın diye. Siz istediğiniz kadar söyleyin şu anda gidin sokağa, vicdanlı her bir vatandaş sorun kadın erkek yaşı ne olursa olsun. Türkiye’de adalet var mı? diye sorun hepsi diyecek ki adalet yoktur. Ama yürekli bir savcının bunu dillendirmesi bizim için de önemlidir. Bu dilekçe ilerde yargı tarihi yazılırken önümüzde belge olarak duruyor. Oluşan çeteler FETÖ’nün çetesine rahmet okutacak düzeye geldiğini de dilekçesine yazmak durumunda kaldı.

Bahçeli 24 saat eleştirisi yapanlara ‘Amerikan uşağı’ dedi!

“MAL VARLIKLARININ ARAŞTIRLMASI GEREKİR”

O gün dilekçede söz etmediğim bir şey daha var. Yapılan görevlendirmeyle sürekli aynı hakimin nöbetini takip eden avukatların, hakimlerim tespit edilip, mal varlıklarının araştırılması ve sosyal yaşantılarının hakim savcı mesleğiyle bağdaşır olup olmadığının tahkikine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu dilekçeyi de Adalet Bakanlığı’nın kendisine gönderdiği bir yazıya dayanarak ifade ediyor.

“HAPİSHANEDE BİLE KİMİN HAKİM OLACAĞI BİLİNİYOR”

Dün Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu da güzel bir yazı yazmış. Diyor ki hapishanede bile çeteler, Anadolu Adliyesi’nde bir yeni mahkeme kurulacağını ve başkanlığa da hangi hakimin getireceğini biliyorlardı. Düşünebiliyor musunuz yargının düştüğü durumu. Ben Yenikapı Mitingi’nde demiştim. Adliye’ye camiye kışlaya siyaseti sokmayın demiştim. Siyaseti sokarsanız önünü alamazsınız . Bunlar Adliyeye siyaseti soktular . Birilerinin istediği üzerine istediği kişileri mahkum ettiler istediklerini serbest bıraktılar.

“BİZİ KİMSE SUSTURAMAZ”

Erişim engeli getirildi ama Grup Başkanvekili arkadaşlarıma söyledim. Erişim engeli getirilen konuşma metni Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda okunacak ve Meclis’in tutanaklarına geçecek. Bunlar zavallı adamlar sanıyorlar ki biz erişişim engeli getirdik  artık Kılıçdaroğlu konuşmaz siz kimsiniz ya? Ben 85 milyonun hakkını koruyorum. Sizin feriştahınız da gelse bizi kimse susturamaz. Adaleti bu melekte getireceğiz. Muhalefette olsak da getireceğiz adaleti.

“TÜRKİYE DIŞ POLİTİKADA GÜVENİ KAYBETTİ”

Geçmişte Türkiye Orta Doğu’nun en güvenli ülkesiydi. Sorunu ilk çözecek ülke olarak akla gelirdi. Çünkü Türkiye dış politikasıyla güven veren bir ülkeydi. Son yıllarda Türkiye bu güveni kaybetti. Orta Doğu ateş topuna döndü. Bizimkiler bağırıyorlar ‘biz gelip arabulucu olalım mı’ diye, kimse bu sesi duymuyor. Soru şu; niçin kimse duymuyor? Çünkü artık Türkiye dış politikasında güven veren bir devlet olmaktan çıktı. Oysa defalarca söyledim, dış politikanın milli olması lazım. Dışişleri Bakanlığı’nın attığı her adımın ölçülüp tartılması lazım.

İsrail-Hamas savaşında 18. gün! Gazze için son 48 saat

Eğer iç politikayı dış politikadan ayırmazsanız o zaman güven kaybına uğrarsınız. Türkiye geçmişte sorunları çözmeye talip olmazdı, sorunları çözmeye davet edilirdi. Şimdi bizimkiler bağırıyorlar ‘arabuluculuk yapalım’ diye ama kimse dinlemiyor. Sözü dinlenen bir Türkiye’den Orta Doğu’da dışlanan bir ülke konumuna geldik. Şimdi arabuluculuk rolünü Katar’a verdiler.

ERDOĞAN’A GÖNDERME. DAMADININ ABD UÇAK GEMİSİNDE NE İŞİ VAR

Bazen öyle bir dil kullanıyoruz ki herkesi kırıp geçiyoruz. Sözümüzün nereye gittiğini bile hesaplayamıyoruz.  Amerika iki uçak gemisi gönderdi. Erdoğan bağırıyor. ABD  nere Akdeniz nere ne işin var. Biz de sormaz mıyız ya senin damadının ABD uçak gemisinde ne işi var ben bunu sormaz mıyım. İkili oynamayacaksınız. dürüst ve namuslu olacaksınız. Devlette ikili politika olmaz açık ve net olacaksınız. Evet neden o gemi oraya gidiyor diyebilirsin. Ama derken damadına bakacaksın yakınlarına bakacaksın neyi nasıl yaptığına da bakacaksın Türkiye güven kaybetti doğru.

RÜŞVET ALANDAN BÜYÜKELÇİ OLMAZ

Dışişleri Bakanlığı ve oradaki bürokratlar sıradan bir bürokrat değildi. Türkiye’nin dış politikasını belirlerler. Büyükelçi olmak için üniversitede sınava gireceksiniz geleceksiniz yetişeceksiniz belli bir süre ülkeleri gezeceksiniz ve sizin daha sonra sınavlardan sonra liyakatiniz belli bir olgunluğa ulaştıysa büyükelçi oluyorsunuz.  Rüşvet alandan büyükelçi olur mu. Rüşvet alandan büyükelçi yaparsanız Türkiye’nin dış politikası güven vermez bunu 50 defa söyledim. Rüşvet alan rüşvet aldığı bilinen bir adamı siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temsil etmek için büyükelçi olarak atarsanız o ülke diyecek ki bu Türkiye’ye asla güven olmaz.

“PAPAZI TIPIŞ TIPIŞ GİTTİN TESLİM ETTİN”

Ne diyordu bu can bu bedende oldukça papazı teslim etmem. Ne oldu gittin papazı tıpış tıpış   teslim ettin mi ettin. Sana kim güvenecek. Dış politikada güven kaybı çok temel bir kayıptır. Bir ülkenin güven kaybı anlamına gelir. Türkiye’de bir cinayet işlenecek İstanbul’da kalkacaksınız davayı götürüp cinayeti işleyene teslim edeceksiniz. Mavi Marmara’da insanları kışkırtacaksınız hatta milletvekillerinizle bindireceksiniz gemiye arkasından kalkacaksınız ‘bana mı sordunuz giderken’ diyeceksiniz. Shakespeare’in dediği gibi ‘Güven ruh gibidir terk ettiği beden asla bir daha dönmez’ Türkiye’nin dış politikadaki tablosu böyle.

100. YIL MESAJI

Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayacağız ayın 29’unda. 100. yaşını kutlayacağız. Biz Cumhuriyet’i kanla, gözyaşıyla kurduk. Ağır bedeller ödedik. Ülke düşman işgali altındayken, babalarımız, dedelerimiz, annelerimiz büyük mücadeleler verdiler. Biz Cumhuriyet’i kurarken, Milli Kurtuluş Savaşını verirken mazlum ülkeler de kendi savaşlarını verdiler, bizi örnek aldılar. Onlar da Cumhuriyet kurdular. Çünkü biliyorlardı ki Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün o mazlum devletlere önderlik eden bir devletti.

TESKEREYE TEPKİ

100. yılında şu iktidarın ve onun destekçisi bir partinin oylarıyla yabancı askerler Türkiye’ye davet ediliyor. Ne için? Terörle mücadele edecekmişiz. Eğer bir iktidar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin 100. yılında terörle mücadele konusunda kendi ordusuna güvenmeyip de yabancı bir ülkenin askerini Türkiye’ye davet ediyorsa artık o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur. Ben onun vatanseverliğinden kuşku duyarım. 35-40 yıldır mücadele ediyor bu ülkenin ordusu da polisi de korucusu da. Cumhuriyet’in 100. yılında yabancı askerleri bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletine davet edecekler, çağıracaklarmış. Söyledim, yine söylüyorum. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz!

‘Şimdi efendim Filistin’de bu oluyor, biz şenlikleri erteleyelim…’ diyorlar. Bir 100 yıl sonra mı bir daha şenlik yapacaksınız? Bunlar şenliği başka türlü anlıyorlar galiba. Anmak demek, 100. yılı kutlamak demek, bilim insanlarının, sanatçıların, esnafın konuşması demek. Anıtkabir’i ziyaret etmek demek. Şehitlerimizin mezarını ziyaret etmek demek. Eğlenmek, gülmek dolayısıyla 100. yılı kutlamak demek.

KATAR BÜYÜKELÇİSİNE TEPKİ

Dışişleri Bakanlığı’nın içinde bulunduğu durumu az önce anlattım. Katar büyükelçimiz, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamayı ertelemiş ama beyefendi kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım arkadaşlar. Dedim ki bu bir Dışişleri mensubu olamaz. Çünkü bürokratik hayatımda çok büyükelçiyle karşılaştım. Bizim büyükelçilerimiz onurludurlar, el pençe kimsenin önünde durmazlar. O temsilden asla ödün vermezler. Düğünde çekilen fotoğrafta iki eli önünde, süt dökmüş kedi gibi iki kişinin arasında duruyor. Vallahi bu Dışişleri’nin yetiştirdiği bir büyükelçi olamaz dedim. Bu adam kim dedim, bu kişi Dışişleri’nin yetiştirdiği bir kişi değilmiş.