Kalp ve damar hastalıklarında 3 boyutlu sanal EKG geleceğin tanı yöntemi mi?

Yayın tarihi: 16 Ağustos 2024 Cuma 12:03 pm - Güncelleme: 16 Ağustos 2024 Cuma 12:03 pm

Prof.Dr.A.Barış Durukan

1872 yılında Alexander Muirhead’in ilk kez bir insanın el bileklerine teller bağlayıp kalp atışının elektronik kaydını alması ve 1901’de Willem Einthoven’ın ilk pratik elektrokardiyografi (EKG) uygulamasının üzerinden 120 yıldan fazla zaman geçti, ki 1925’de Einthoven bu buluşu sebebiyle Nobel Tıp Ödülü ile onurlandırılmıştı.

EKG pratik ama bir o kadar da yorumlaması güç ve tecrübe gerektiren, içinde binlerce vektörel elektriksel aktivite içeren bir tetkiktir. Hem yapısal kalp hastalıkları hem de ritim bozukluklarının tanısında eşsiz bir değeri olmakla beraber yorum açısından aslında içerdiği çok değerli birçok veriyi zaman kısıtlaması ve matematiksel analizlerin insan eliyle yapılamaması sebebiyle değerlendirme imkanı bulunmamaktadır. Yapay zeka tıp alanında kullanılmaya başladıktan sonra EKG’nin bu sonsuz vektörel matematiksel hesapları ve analizinin yapay zeka ile yapılabilmesi modern tıpta bir çığır açacağa benziyor ama tabi yine de standardizasyon ve etkinlik açısından önünde uzun bir yol var.

3 boyutlu vektörel EKG modern tıbbın kullanımına özellikle son 3 yılda daha sofistike bir hal alarak sunuldu. Bu konuda dünyada önderliği yapan sevgili arkadaşım Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Arda Özyüksel’in bu konuda bir öncü olduğunu söylemek isterim. Hem yeni parametrelerin tanımlanıp analiz edilmesi hem de yapay zeka ile bu tetkikin işbirliği konusunda yol almasında kendisinin herhalde kimsenin olmadığı kadar katkısı var. Bu sebeple de ülkemizde ve yurtdışında bu konuda konferanslar veriyor ve her geçen gün tetkikin farklı alanlarda da kullanılmasına olanak sağlıyor. Özellikle tarama testi olarak eşsiz bir yer alacağı konusunda çok umutlu ve araştırmalarını da bu konu üzerinde yoğunlaştırmış durumda.

Kalp ve damar hastalıklarında tarama-tanı amacıyla günümüzde EKG, efor testi, sintigrafi, stres ekokardiyografi, koroner tomografik (sanal) anjiyografi ve altın standart olarak belirtilen koroner anjiyografi yer almaktadır. Kalp ve damar hastalıklarında tarama testi denildiğinde, 45-50 yaş üzerindeki insanlarda, kolay, ulaşılabilir, hızlı, ucuz, girişimsel olmayan, herkesin yaptırabileceği ve bu sayede ileri tetkike gereksinim olup olmadığını anlatan testler anlaşılmaktadır. Bu klasik veri olmakla birlikte, yaş grubu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verileri ışığında 35’lere kadar düşmüştür. Yaygın bilinen bilimsel gerçek, yavaş gelişen ve yan damarların gelişmesini sağlayan 50 yaş ve üstü kalp krizlerinin 35-50 yaş grubundakiler oranla nispeten daha masum seyrettiği, 35-50 yaş grubunda ise yan damarların gelişememesinden dolayı daha ölümcül seyrettiğidir. Bu bilimsel veriler, bize bir kez daha tarama testlerinin önemini göstermektedir. Adı geçen testler bu tarife maalesef ki uymamaktadır. Bunlardan efor testi bugünkü bilgilerimiz ışığında giderek kıymetini yitirmekte, ekokardiyografi ise zaten tanıda çok önemli bir yer tutmamaktadır. Önemli yöntemler olarak karşımıza çıkan koroner tomografik sanal anjiyografi ve koroner anjiyografi ise işlemlerin girişimsel kategoride yer alması, yüksek maliyet, yüksek radyasyon ve yüksek ilaç dozu, düşük de olsa ihtimal dahilindeki komplikasyonlar sebebiyle rutin olarak tarama testlerinde kullanılamamaktadır. Bu sebeple günümüzde halen ucuz, basit, girişim gerektirmeyen, radyasyon ve kontrast ilacın verilmediği %100 güvenilir bir tarama testi bulunmamaktadır.

Uzun zamandır kullanılmakta olan vektörkardiyografiyi yapay zeka ile birleştirerek bir algoritma oluşturan ve bize milyonlarca parametreyi 4 dakika içerisinde değerlendirip ileri tetkike ihtiyacımız olup olmadığını ortaya koyan 3 boyutlu EKG 2016 yılında Almanya’da geliştirilmiştir. Bu sistemde elektrokardiyografi çekimine benzer şekilde vücuda bağlanan 5 adet elektrot yardımıyla sadece 4 dakika içerisinde istirahat halinde kalpten toplanan 100 bine yakın sinyal yapay zeka havuzunda 5 milyar farklı senaryo göz önüne alınarak değerlendirilmektedir. Sonuç, birkaç dakika içerisinde hastaya bir rapor olarak sunulmaktadır.

Bu rapor kalp kasının oksijenlenme/kanlanma, yapısal bozukluk ve ritim bozukluğu olarak 3 ana başlık hakkında güvenilir veri sunmakta olup, bu veriler uzman hekimler tarafından ayrıca değerlendirilip onaylanmaktadır. Tanısal doğruluğu referans olarak alınan koroner anjiyografi ile karşılaştırıldığında koroner arter hastalığı tanısı için kadınlarda %82, erkeklerde %90’a ulaşan bir kesinlikle ileri tetkik ve tedaviye ihtiyacınız olup olmadığını bildiren, günümüzde geliştirilmiş en başarılı tarama yöntemi olarak yerini almaktadır.

Şunu da hatırlatmak gerekir ki, sanal 3 boyutlu EKG ile ilgili çalışmalar devam etmekte ve klinik uygulamada standart haline gelmesine yüksek olasılıkla bakılmaktadır. Her tetkik de olduğu gibi, bu tetkikinde yanılma payı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Temel amaç girişimsel olmayan, taşınabilir, tekrarlanabilir, hızlı, güvenilir, kolay ulaşılabilir, ucuz, radyasyon ve damardan kontrast madde verilmesine ihtiyaç duymayan, komplikasyon ihtimali olmayan ve kalp sağlığı analizini gerçekleştirerek ileri değerlendirmeye ihtiyaç duyulan kişileri belirlemektedir. Bu konu ile ilgili olarak www.cardis.io/en/ adresinden daha ayrıntılı bilgiye ulaşmak mümkündür. Sadece basit bir tetkik olan EKG’nin yapay zeka ile olan işbirliği yapısal kalp hastalıkları ve ritim problemlerinin tanısının geleceğinde çok parlak bir yer alacak gibi gözüküyor.

Kaynak: TELE1