Cihatçılar Suriye'de şeriat devleti kurmak için savaştılar. Dünyanın hemen her bölgesinden dönmemek üzere geldiler. Gerçek ve tek İslam devletini Suriye de kuracaklardı. Emperyalistler ve gerici Arap ülkeleri Suriye topraklarını onlara İslam devleti vaat ettiler. Kadınları kızları ve çocuklarıyla geldiler. Önce erkekler geldi.
Bunlar öncü savaşçılardı. Gerici ülkelerin lojistik desteği ile Suriye’nin zayıf bir anında kurtarılmış bölgeler oluşturdular ve bu bölgelerde İslam devleti motifleri oluşturdular. Şeriat mahkemeleri kurdular, polis gücü, zabıta ve İslami yaşam koşullarını dayattılar. Kamplar açtılar, bölgenin gençlerini ve çocuklarını alıp yetiştirdiler.
Bölgede kalıcı pek çok yaptıktan sonra ailelerini getirdiler. İlk kez İslamiyet’çe kutsal kabul edilen Suriye topraklarında İslam devletini kurmuşlar ve egemenliklerini tüm dünyaya göstermişlerdi. Vahşet videoları ile korku saldıkça İslam devletinin daha da güçleneceğini düşündüler. Akın akın insanlar bu bölgelere giderek, İslam devletine tabi oldular. Kurslar açıp eğitimler verdiler. Bütün bir sosyal hayatı katı İslami kurallara göre biçimlendirdiler.
Yüzlerce çocuğu açtıkları kamplarda Allah için ölüme hazırladılar. Dünya ile bağı kesilmiş, sosyal hiç aktivitesi olmayan bu çocukları ideolojik bir baskıdan geçirildiler. İnsanlıktan çıkarıp ölüm makinalarına dönüştürdüler. Özellikle Türkmenistanlılar, Tatarlar, Çerkezler, Tacikistanlılar ve Türkler bu alanda etkin oldular. Dönmeye değil gerekirse ölmeye gelmişlerdi. İslam devleti onlar için kutsaldı ve yaşatmak için yaşamlarını vereceklerdi.
Katı şeriat kurallarına uymayan yerel halka zulmettiler, katlettiler, halkın önünde infaz görüntüleri oluşturarak korku yaydılar. İslam devleti kıvılcımı Suriye topraklarında yakılmıştı ve bu topraklardan yayılacaktı. On binlerce cihatçı katil Suriye’ye akın etti. Bir gizli el bu cihatçıları nerede olurlarsa buluyor ve Suriye’ye taşıyordu. Türkiye sınırını rahatlıkla geçen bu katiller gittikçe büyüdüler, güçlendiler. Savaşın orta yerinde ellerinde bulundurdukları bölgelerde şeriatı güçlendirdiler. Yeni insanlar yetiştirdiler. Akla sığmayan katliamlar yaptılar. Gerici Arap ülkelerinden gelen paralarla yüksek maaşlar ödeyerek, yeni insanların katılmasını özendirdiler. Düzenli ordu gibiydiler. Zırhlı araçları, Tankları, uzun menzilli füzeleri, özel üniformaları binlerce araçları vardı.
Suriye devletini yıkmak isteyen her devletten destek aldılar. Bölgede egemen olmak isteyen gerici güçler uluslararası hukuku hiçe sayarak her türden desteği verdiler. Türkiye sınırları kevgire döndü. Değişik ülkelerden hava yolu ile Türkiye’ye gelen cihatçı katiller hiçbir sorun yaşamadan sınır bölgesine ulaşıp, buradan Suriye topraklarına geçiyorlardı. Dev bir organizasyon var gibiydi. Ya da pek çok organizasyon bunlar için çalışıyordu.
O kadar rahat geliyorlardı ki, kadınlarını, çocuklarını bile yanlarında getirip Suriye topraklarına geçebiliyorlardı. Sanki yasal bir hudut geçiyorlardı. Türkiye’de ki unsurları iletişim için açık açık telefon numaraları veriyor, katılmak isteyenleri gruplar halinde Suriye topraklarına taşıyorlardı.
Türkiye’de ki iktidar tüm bunları seyrediyordu. Suriye topraklarına geçişlerine olanak sağlıyordu. Sıkıntılarını çözüyordu. Türkiye’den insan taşıyan bilindik unsurlara göz yumuyordu. Bu insanlar Türkiye’de özellikle de sınır bölgelerinde cirit atıyorlardı. Her türlü desteği gördükleri iktidardan yana bir kaygıları yoktu.
Suriye de kontrol ettikleri bölgelerde tam bir yaşam kurdular. Yerleştiler. Ürediler. Kadılar çocuklar derken ciddi bir nüfus İslam devletinin denetiminde yaşamaya başladı. Binlerce çocuk hastalıklı ideolojinin ekseninde yetiştirildi. Binlerce genç öldürmeye kuruldu.
Ama olmadı. Bu savaşı kazanamadılar. Suriye devleti direndi, halk direndi ve adım adım kazandılar. İslam devleti rüyası kâbusa döndü. Darmadağın oldular. Son sığınak olarak İdlib kentine sığındılar. Türkiye’de ki iktidarın dayatmasıyla bu güne kadar kalmayı başardılar.
Suriye’yi terk etmek zorunda kalan bu katiller, bu çocuklar nereye gidecekler. Gittikleri yerde nasıl yaşayacaklar, topluma neleri dayatacaklar. Hastalıklı enjeksiyonlarla yetiştirilen bu çocuklar ne olacaklar. Asıl sorun zamanla ciddi bir boyut alacak olan bu gerçeklikle bundan sonra yaşamak zorunda kalmak.