On yıla yakın bir süredir, tarihte örneğine az rastlanan bir saldırı ve savaşla yaşayan Suriye, yeni süreçte yaralarını sarmaya ve yeniden yapılanmaya çalışıyor. Ekonomisi yerle bir edilen, fabrikaları çalınan, tarım alanları talan edilen, zeytin ağaçları bile sökülerek bir başka ülkeye taşınan Suriye’de ciddi ekonomik sıkıntılar yaşanıyor. Enflasyonun yüzde binli rakamları gördüğü ürünler mevcut. Maaşlar ve gelirler çok az artarken, savaşın yarattığı yüksek enflasyon en az savaş kadar halkın yaşamını etkilemekte ve yeni savaşı zorunlu kılmaktadır. Bu savaş ekonomik bir kalkınma ve normalleşme savaşı olacaktır.
Savaş öncesi süreçte Suriye kendine yeten bir ülkeydi. Dış borcu yoktu, kısmi kapalı ekonomisi ile kendi sistemini dönderiyor, halkın yaşamını rahatlatıyordu. Kendi petrolü kendine yetiyor ve petrol ürünlerini sürekli sübvanse ederek halka sabit fiyatla verebiliyordu. Benzin ve motorinin fiyatı 30 yıldır neredeyse hiç artmamıştı. Un ve şekerin fiyatı da hep ucuz ve sabit tutulmuştu. Motorin toplu taşım araçlarında ve iş araçlarında kullanırken benzin özel araçlarda tüketiliyordu. Motorin ile benzin arasında yarıya yakın fiyat farkı vardı. Yani benzin 50 kuruş ise mazot 25 kuruş civarında oluyordu. Halk tarım da ve sanayi üretimde mazot kullandığında ucuza alıyor ve üretimini de ucuza mal edebiliyordu. Böylelikle halk ucuz bir fiyatla ürünlere sahip olabiliyordu. Mazotla çalışan binek araçlara ciddi vergi ve gümrük fiyatları konularak ülkeye sokulması ve satın alınması zorlaştırılmış ve buna rağmen alınmış ise aylık ciddi bir yakıt farkı ödemek zorunda bırakılmıştı. Halk ağırlıklı olarak benzinli aracı tercih ediyor ve ucuza araç sahibi olabiliyordu.
Tarım devlet tarafından destekleniyor ve tarım ürünlerinin fiyatları halkın alım düzeyini zorlamıyordu. Keza yine et fiyatları düşük oranda tutuluyor, halkın her düzeydeki unsurunun kolaylıkla bu besin maddesine ulaşması sağlanıyordu.
En ve şeker satışları tamamen devletin kontrolündeydi. Bu ürünlerin kaçakçılığı ağır ceza gerektiren suçlar arasında yer alıyordu. Devlet fırınları komik rakamlarla ekmek satıyor, temel gıda maddesi olan ekmek halkın hiç zorlanmadan edinebildiği bir ürün oluyordu.
Devletin parasını zimmete geçirmek Suriye de en ağır 3 suçtan kabul edildiği için devlet gelirlerinde sızıntı olmuyor, devlet görevlileri devletin gelirlerini korumakta azami özeni gösteriyorlardı.Savaş tüm bu dengeleri bozdu. Hem ekonomik hem de devlet yapılanmasının işleyiş mekanizmasını önemli ölçüde dağıttı. Devlet kurumları yaşanılan savaşa göre biçimlendi. Devlet önceliğini savaşın kazanılması için savaşan unsurlara vermek durumunda kaldı. Savaş boyunca çalışan tüm devlet memurlarının ve askerlerin maaşlarını düzenli olarak aksaksız ödemeyi başardı. Bir ay bile dahi devlet çalışanlarına maaşlarını ödememezlik yapmadı. Pek çok kurumun çalışamıyor olması durumunda bile maaşları ödemeyi sürdürdü. Temel ihtiyaç maddelerinin ülkede hiç sıkıntısı çekilmedi. Bazı zamanlar yakıt sıkıntısı çekilmiş ise de son 4-5 yıldır bu sorunda İran’ın öncelikli desteğiyle aşıldı.
Kuşkusuz savaş sürecince fiyatlar hemen her alanda korkunç fark ile artarken gelirler çok daha düşük oranda arttı. Alım gücü düştü. Karaborsa canlandı ve süreçte etkin oldu. Temel gıda maddeleri dışında ki tüm tüketim ürünlerinin sıkıntısı yaşanınca fiyatlar devletin kontrolünden çıktı ve fahiş bir hal aldı. Halk gericiliğe ve emperyalizme karşı dimdik savaşan halkın bu kez belini ekonomi kırmaya çalışıyordu.
Suriye devleti gericiliğe ve emperyalizme karşı verdiği mücadelede ciddi kazanımlar elde ederek ülkenin yüzde 80’ini kontrol etmeye başladığı bu süreçte yeni bir mücadeleye daha girişmek durumunda kaldı. Verilecek yeni mücadelenin adı ekonomik savaştı. Ve savaşta zengin olanlar, savaşı fırsat bilenler, savaşta ganimet toplayanlar, yağma yaparak ciddi bir maddi güç oluşturanlar hedef tahtasına konuldu.
Milyarlarca dolarlık servetlere kavuşan bu fırsatçı savaş zenginlerinin servetlerine soruşturmalar açıldı. Devlet organları savaş öncesinde ve savaş sonrasında ki mal ve para birikimlerini kontrol ederek arada ki farkı sorgulamaya başladı. Neredeyse devlet kadar güçlenilen bazı unsurların gelirlerinin bir kısmına el konularak devlete alındı. Karaborsa en ağır suç kapsamına alınarak, dolar hareketi ülkede tamamen yasaklandı.
Suriye de telekomünikasyon ve çok alanlarda ciddi yatırımları olan, ülkenin en varlıklı insanlarından olduğu bilinen ve Beşar Esad’ın yakın akrabası olan Rami Makhluf’un sahibi olduğu şirketlere karşı yapılan operasyonla sürecin başlatıldığı görülüyor. Suriye Devlet Başkanının yakın akrabası olmasına rağmen siyaseten ayrı bir zeminde olan, BAAS partisi ile hiçbir ilişkisi olmayan Rami Makhluf’un savaş öncesinde de serveti ve ticari alanlarda ki gücü- etkinliği bilinmekteydi. Savaş sürecinde de kimi zamanlar savaşan askerlerin maaşlarını ödediği, kimi bazı özel birliklerin ise sürekli olarak maaş ve giderlerini karşıladığı söylenmektedir.
Suriye de dünden bu güne kadar sermaye hep Sünni kesimin kontrolünde olmuş ve bu kesimin önemli bir bölümü savaş boyunca devleti destekleyerek, Beşar Esad’ın yanında yer almıştır. Savaşın kazanılmasında en önemli faktörlerden birisi de bu Sünni sermayenin devlete ihanet etmeyerek, yanında durması olmuştur.
Suriye de Alevi kesin sanayi ve ticarette etkin belirleyici değildir ve hiçbir dönemde olmamıştır. Suriye de ticaret Sünni ve gayri Müslümlerin etkinliğinde gelişmiştir. Ülkede oluşan sermaye birikimi ağırlıklı olarak bu kesimin elinde ve kontrolünde olmuştur. Rami Makhluf gibi çok az sayıda Alevi bu sermaye kesimin içinde yer alabilmiştir.
Bu son süreçte gerçekleştirilen operasyonları çarpıtarak, Rusların etkisiyle sermaye yapısı yeniden planlanıyor gibi bir sonuca varmak doğru değildir. Devlet bir bütün olarak savaş içerinde ortaya çıkan türedi zenginler ve savaşı kullanarak servetine servet katanların peşindedir. Sermayeleri ve sermayedarlar ayrıştırmaya, bir kesime destek vererek diğer kesimi sindirmeye dönük bir hareketlenme yoktur. Bu operasyon mezhebe dayalı yürütülmemektedir. Aksi halde Rami Makhluf’dan başlatılmaz idi.
Suriye halkı devletiyle birlikte bu yeni süreci de kazanımla bitirecektir. Emperyalizmi ve gericiliğe hezimete uğratmış bu halkın ekonomik savaşı da başaracağı kesindir. Suriye yeniden yapılanma sürecini başarıyla tamamlayarak, yaralarını saracak halkın mutlu ve özgür yaşayacağı güzel günleri görecektir. İnan bir halk asla kaybetmez. Suriye savaşı bunu bize bir kez daha gösterdi.