Bir cinayet, bir saldırı, bir savaş, kimin işine yarıyorsa, büyük bir olasılıkla ya onun tarafından yapılmış, ya onun tarafından teşvik edilmiş ya da onun tarafından görmezden gelinmiştir.
***
İsrail Devleti İkinci Dünya Savaşı’nda Faşistlerin/Nazilerin Yahudilere yaptıkları soykırım sonrasında, Birleşmiş Milletler’in önerisiyle, bu insanlık suçunu telafi etmek için Ortadoğu’da, Filistin toprakları üzerinde, tek taraflı bağımsızlık ilanı ile kurulmuştu.
İsrail Devleti, kuruluşundan bu yana Arap ülkeleri tarafından kabul edilmedi ve sürekli olarak bu ülkelerle savaş halinde yaşadı.
Önceleri Osmanlı egemenliğinde olan, sonradan İngiltere’nin yönetimine geçen Filistin bölgesinde (Yahudiler tarafından satın alınan topraklar gerekçe gösterilerek) kurulmuş olan İsrail, bütün dünyada Yahudilere yapılan kimlik saldırılarının (yani nefret suçlarının) da hedefi oldu.
Araplar arasındaki ilişkilerin belirlenmesinde de başat rol oynayan İsrail’in varlığı Ortadoğu’nun istikrarı açısından sürekli bir sorun oldu.
***
İsrail’in tarihi ile Filistin’in, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ve Hamas’ın tarihleri, birbirleriyle son derece ilişkili ve iç içe geçmiş bir nitelik taşır.
Zaman zaman ABD’nin de girişimiyle bölgede barış ve uzlaşma çalışmaları yapılmıştır.
Bu çalışmalar bağlamında İsrail ile birlikte bağımsız bir Filistin devletinin de kurulması çabaları, bugüne kadar bir türlü kesin bir sonuca kavuşturulamamıştır.
Her iki taraftaki aşırı öğeler, İsrail ile Filistin arasında bir uzlaşma olmasını istemezler.
İsrail cephesindeki aşırı dinci/milliyetçi öğeler, Siyonistler, Başbakan Netanyahu’nun da içinde bulunduğu politikacılar ile Filistin ve Arap cephesindeki köktendinci İslamcılar, cihatçılar, El Kaide, IŞİD, Taliban gibi örgütlerin temsilcileri ve son dönemde Gazze yönetimine el koymuş olan Hamas da bu gruplar içindedir.
Unutmayalım ki örneğin Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, 17 Eylül 1978 tarihinde ABD’nin arabuluculuğunda Camp David Sözleşmesi’ni imzalayarak İsrail’i tanımış ve 1981’de bu yüzden katledilmişti.
Bu anlaşma ile varlığı tanınan İsrail de Altı Gün Savaşı’nda ele geçirdiği Sina Yarımadası’nı Mısır’a geri vermişti.
Enver Sedat, barış çabalarının sonucu olarak, Menahem Begin ile birlikte 1978 yılı Nobel Barış Ödülü’nü almış ve 1981 yılında bir suikast ile katledilmişti.
Afganistan’daki Sovyet varlığına karşı ABD’nin kurdurduğu ve Suudilerin finanse ettiği El Kaide de Sovyetler Afganistan’dan çekildikten sonra, Ortadoğu bunalımının yeniden canlanmasına yol açmıştı.
Elbette İran’ın İsrail’in varlığını tanımaması da konunun çözümsüz kalışının nedenlerinden biridir.
***
Sonuç olarak, Hamas’ın bu saldırısı, içeride sorunlarla boğuşan ve güç kaybeden aşırı sağcı Netanyahu’yu ve onun 6’lı koalisyon iktidarını kurtaracak bir operasyon niteliğindedir!