AYM “Can Atalay’ı serbest bırakın” dedi...
“Şahsım Devleti” serbest bırakmıyor!
AİHM “Osman Kavala’yı serbest bırakın” dedi...
“Şahsım Devleti” bırakmıyor!
***
İktidarın SÖYLEMLERİNE bakarsanız, Türkiye bir “Özgürlükler Ülkesi”:
Medya özgür...
Yargı bağımsız...
Ülke bir “Hukuk Devleti”.
Oysa iktidarın EYLEMLERİNE bakarsanız Türkiye bir “Özgürlükler Ülkesi” değil:
Ne medya özgür...
Ne yargı bağımsız...
Ne de ülke “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti”.
***
Anayasa’nın SÖYLEMİ, Madde 153:
“Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”
Anayasa’nın SÖYLEMİ, Madde 90:
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin iktidarca da desteklenen EYLEMİ:
Anayasa Mahkemesi kararına uymamak.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına imza atan yargıçlar hakkında suç duyurusunda bulunmak.
İktidarın EYLEMİ:
3. Ceza Dairesi kararını desteklemek.
Anayasa Mahkemesi kararını uygulatmamak.
***
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın SÖYLEMLERİ:
Adalet söz değil davranış, söylem değil eylem meselesidir.
Adalet vesayet altında olmayan bir akıl ister.
Adalet kirlenmemiş hür bir vicdan gerektirir.
İnsan olmak, kendimize hak gördüğümüzü başkası için de hak olarak görmektir.
İnsan olmak kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına reva görmemeyi gerektirir.
İnsan olmak, bizden farklı olanı da insan olarak kabul etmeyi gerektirir.
İnsan kalmak zor zamanda adaleti savunmayı ve hakkı tutup yüceltmeyi gerektirir.
İnsanın temel hak ve özgürlüklerinin korunması adaletin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Anayasa’yı nihai ve bağlayıcı şekilde yorumlayarak uyuşmazlığı karara bağlama yetkisi Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir.
Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir.
***
Anayasa’nın SÖYLEMİ, Madde 8:
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
Anayasa’nın SÖYLEMİ Madde 103: Cumhurbaşkanı, görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde ant içer:
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, ANAYASAYA, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE, DEMOKRASİYE, ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINA VE LAİK CUMHURİYET İLKESİNE BAĞLI KALACAĞIMA, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma BÜYÜK TÜRK MİLLETİ VE TARİH HUZURUNDA, NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE ANT İÇERİM.”
Anayasa’nın SÖYLEMİ, Madde 104:
“Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; ANAYASANIN UYGULANMASINI, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.”
***
İktidarın EYLEMLERİ:
AYM kararları uygulanmıyor.
AİHM kararları uygulanmıyor.
Can Atalay hâlâ içeride.
Osman Kavala hâlâ içeride.
Selahattin Demirtaş hâlâ içeride.
Gezi ve 28 Şubat davalarındaki haksızlık ve hukuksuzluklar, çocukların cezaevindeki yaşamları, hasta ve yaşlı mahkûmların mahpuslukları, hapistekilere ve KHK’lilere yapılan hak ihlalleri devam ediyor.
***
Belgeler, söylemler, eylemler, çelişkiler bunlar:
Adalet konusunda yaşanan “Anayasa ihlalinin”, “Rejim darbesinin”, sorumlusu kim?
Karar sizin!