Kim ne derse desin AKP iktidarı deprem sınavının her alan ve konusunda çuvalladı. Erdoğan, Bahçeli ve iktidarın diğer yetkililerinin çelişkili söylemleri, sinirlilik halleri ve yalnızca muhalefeti değil halkı da tehdit etme alışkanlıkları bundandır.
Yandaş ve kendine ‘merkez’ medya diyenlerin tersi çabasına rağmen Kızılay’la ilgili inanılması güç tartışma kendi başına bu iktidarı götürebilecek güçte ama iktidar gitmemek için her yola başvuruyor ve seçim günü kesinleşince daha da vuracak. Muhalefeti ve muhaliflerin sesini kısmak ya da susturmak iktidarın başvuracağı en önemli yol ve yöntem olacaktır. İktidarın bu hukuksuz ve haksız çabasının hedefinde öncelikle
Tele1 vardı ve bundan böyle de olacak çünkü Tele1 hiç kimsenin söyleme cesaretini gösteremeyeceği gerçekleri çok net ve vurgulu ifadelerle halka ulaştırmaya çalışıyor.
Yalnızca iç politikada değil dışardaki gelişmelerin tümünde olduğu gibi.
Örneğin hiç bir televizyon AKP’nin dış politikadaki başarısızlıklarına değinmezken
Tele1 başından itibaren emperyalizm destekli ‘ılımlı İslam’ tezgahının tüm gerçeklerini anlattı ve anlatmaya devam ediyor.
Tele1; BOP ortağı AKP’nin ‘Arap Baharı’ sürecinde İslamcı söylemli silahlı gruplara verdiği desteği en ince detaylarıyla anlattı ve anlatıyor.
Tele1; emperyalist ülke ve güçlerin kurup desteklediği ve işbirlikçi Arap iktidarların finanse ettiği silahlı grupların bu coğrafyayı ne hale getirdiğini anlatan tek kanal.
Tele1; İslami söylemli AKP iktidarının İslami söylem ve eylemleriyle komşu Suriye’yi perişan eden silahlı gruplara verdiği desteği en ince detaylarıyla anlattı ve anlatıyor.
Tele1; dışarıda ideolojik ve mezhepsel davranan AKP’nin içeride toplumu ve devleti İslamlaştırma çabalarına her zaman dikkat çekmiş ve çekmektedir.
Tele1’in söylediği her şey doğru olduğu için bu ülkede Fetö’cu darbe girişimi yaşanmış ve bu ülkede çağdışı, ilkel ve bağnaz tarikatların yolu açılmış.
Tele1; doğru söylediği için Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 yıl süren yanlışlarından sonra söylemediğini bırakmadığı BAE, İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır liderleriyle barışmak zorunda kalmış ve istedikleri tavizlerin tümünü vermiş ama tüm olayların merkezindeki ülkenin lideri Esad’la barışmayı başaramamıştır.
Belki de başarmak istemiyordur.
Askerin deprem bölgesinde görevlendirme tartışmalarına yanıt veren Savunma Bakanı Akar ‘ Askeri Suriye’den çekemezdik’ dedi.
İyi de neden?
Türk askeri Suriye’nin yaklaşık yüzde onunda ne yapıyor?
Ankara’da kurulan ‘Suriye Milli Ordusu’nun on binlerce militanı kime karşı ve ne amaçla kullanılıyor?
Erdoğan’ın barıştığı ya da barışmaya çalıştığı BAE, Mısır ve Suudi Arabistan yakın gelecekte Esad’la barışıp Ankara’ya karşı ortak tavır alırsa ne olacak?
Emperyalist ülke ve güçlerin Arap coğrafyasında iktidar yapmak istediği Siyasal İslam'ın yenilmesiyle AKP iktidarının dışarıda ve dolaysıyla içerideki politikalarının tümü iflas etmiştir.
Bu iktidar Türkiye ve tüm coğrafya için ciddi bir sorun demektir. Bir çok alanda ve konuda köşeye sıkışan ya sıkıştırılan AKP ülkenin geleceğini düşünmeksizin maceralara devam etmenin hesabını yapmaktadır.
İktidarın sinirlilik hallerinin nedeni bu olsa gerek çünkü şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle de duvara toslayacaktır.
Bu ülkeye ve insanlarına daha fazla zarar vermemesi için bu iktidardan bir an önce kurtulmak gerek.
İktidar son anda bir tezgah çevirmez ve seçim 14 Mayıs’ta yapılırsa kurtuluş çok yakın demektir.
Adayın kim olacağına bakılmaksızın Millet İttifakı’nın partileri AKP’den kurtulmak istiyorsa bu çok kolay olacaktır. Yok eğer kurtulmak istemiyor ve kendilerine biçilen role bağlı kalmak istiyorlarsa o zaman halkı kandırmaktan vazgeçip asıllarına ‘rücu’ etsinler.
Durum bu kadar net ve açık.
Oyun oynama zamanı sona ermiş ve halkın ezici çoğunluğu her şeyin farkındadır.