Fenerbahçe, bir maça kötü başlasa bile, her an patlama yapabilen (her an gol gelir) ve oyunu lehine çevirerek galibiyeti elde edebilen bir takımdı.
Teknik Direktör J. Jesus’un göreve geldiği günden bugüne oluşturduğu bu sistem, sahada oyuncular tarafından başarıyla uygulanıyordu.
Özellikle Avrupa maçlarında kazanılan galibiyetler, bu sistemin doğrularını okuyabilmek için yeterliydi.
Ancak Fenerbahçe son iki lig maçında rakibine korku ve endişe hisleri yaratan bu sistemin yaratıcılığından uzaklaştı.
Özellikle Trabzonspor maçında alınan iki gollü yenilgi, Fenerbahçe futbolu adına endişe verici bir sarsıntı oldu.
Halbuki karşılaşmanın başları karşılıklı denge içinde oynanıyordu.
Ve izleyenler, Jesus zekasının sahada yansıması olacak gollerin, her an gelebileceğini hayal edilebilirdi.
Maçın koşulları dakika 57’de Fenerbahçe açısından toparlanması zor zamanların başlangıcına evirilince, hayaller yerini endişeye bıraktı.
O dakika Miguel Crespo yapmaması gereken sert faul ile ikinci sarıdan kırmızı kart gördü ve oyun dışına çıktı. Takımı, maçın kalan süresinde 10 kişi mücadele etmek zorunda kaldı.
Oysa Jesus, bu maç öncesinde futbolcularını kırmızı kart konusunda uyarmış ve on kişi kalmaları durumda, karşılaşmaya nasıl devam edeceklerine yönelik antrenmanları bol tekrarlı yaptırmıştı.
Mert Hakan Yandaş maç sonu demecinde söyledi.
“On kişi oynama antrenmanları yaptık, buna hazırlıklıydık ama olmadı.”
Crespo, hedefe giden yolda oyun içinde yapacağı her hamleyi iyi düşünmeli, profesyonelce hareket etmeli ve bu kadar uyarı karşısında takımını on kişi bırakmamalıydı.
İşte tam da bu nedenle ciddi bir cezayı hak ediyor.
Çünkü her görev en az bir sorumluğu beraberinde getirir.
Dolaysıyla Fenerbahçe’nin Trabzonspor maçını lehine çevirememesinin ilk nedeni:
Çalışılan on kişilik takım oyunu tekrarlarının/ezberlerinin ihtiyaç duyulduğunda uygulanmaması oldu.
İkinci neden ise yaptıkları güçlenme antrenmanlarını faydacı şekilde maç içerisinde kullanamamalarıydı.
Dünya Kupası'nın altı haftalık arasından sonra, son derece atletik bedenlerle sahaya çıkan Fenerbahçeli futbolcular, fizik olarak kendisinden daha zayıf (güçlenme idmanı iyi yapmamış) görünen Trabzonspor’u bu özellikleriyle de bir türlü ablukaya alamadı. Ve bu oldukça uysal oynayan ev sahibinin oyununu iki gollü bir şölene dönüştürmesine neden oldu.
Diğer taraftan ilginç olan ve gerçekten dikkat çeken şey, Avcı'nın orta sahayı tamamen değiştirme hamlesiydi.
Ve bu hamlenin takımına olumlu katkı yapmasıydı.
Bakasetas, Ömür ve Siopis çıkıp yerlerine Gbamin, Hamsik ve Bardhi oyuna girdi. Özellikle Hamsik, oyuncu değişiminde büyük riskti çünkü çok yüksek tempo ile oynayan bir oyuncu değildi.
Bu duruma oyun-oyuncu şansı mı demeli yoksa konsantrasyon mu? Tartışılır.
Trabzonspor adına oluşan tüm pozitif şartlarla birlikte, kalitesi yüksek olmayan maçta golleri atan Maxi Gomez ve Trezeguet kendilerini parlattı.
Yeni haftayla birlikte oynanacak maçlarda, Fenerbahçe’yi yenmek Trabzonspor’un motivasyon hızını keser mi bilinmez ama Fenerbahçe Hataysor maçını kazanmak zorunda.
Futbolcular bundan sonraki maçlarda, yeniden, galibiyeti elde edebilecek birtakım olarak oynayabilmeli, şampiyonluğu ne kadar çok istediklerini tekrar gösterebilmeli.
Dünya Kupası arasında yaptıkları güçlenme antrenmanlarının neden olduğu ağırlığı ve konsantrasyon sorununu çözerek bu kasvetli durumdan çıkmalı.
Ve Jesus tecrübesi Crespo’ya bir ceza vermeli.
Ceza bir takıma sorumlulukları hatırlatması açısından önemli.
Çünkü en iyilerin hedefe giden yolda gevşemeye izinleri yok.
Twitter: @Hulya__Coskun
Instagram: hulyacoskun