“Liderler, CHP’de Atatürkçülükle Sosyal Demokrasiyi Nasıl Birleştirdiler?”
***
Atatürk’ün partisi CHP, onun liderliğinde Cumhuriyeti kurmuş ve 15 yıl boyunca da toplumda 6 Ok’un yani Atatürkçülüğün uygulayıcısı olmuştu.
Atatürk’ün ölümünden sonra, İstiklal Savaşı’nın muzaffer komutanı, Lozan Kahramanı İsmet İnönü CHP’yi, devrimcilerin Tek Adam iktidarını, muhalefete, tarihte eşi görülmedik barışçı bir biçimde devretmek için kullandı.
Fakat İsmet Paşa sayesinde iktidar olan Demokrat Parti, Demokratik Rejimi geliştirmek yerine, kendi diktatörlüğünü kurdu; Tahkikat Encümeni yasasıyla Çok Partili Düzen’in ilk darbesini gerçekleştirdi ve Anayasa’yı rafa kaldırdı.
Ordu içindeki genç subaylar 27 Mayıs 1960’ta, Menderes’in sivil darbesine karşı bir askeri darbe yaptılar ve iktidarların bir daha otoriter rejim kurmalarını engelleyecek nitelikte bir Anayasa’yı yürürlüğe koydular.
1961 Anayasası sadece Demokratik Rejim’i güvenceye almakla kalmadı, Atatürk’ün kurduğu ve geliştirdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni, çağdaş dünyadaki siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmelere koşut olarak “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” sıfatlarıyla tanımladı.
Böylece “Sosyal Demokrat İdeoloji”, Anayasa’da dile getirilen “Sosyal Devlet” kavramı aracılığı ile ülkedeki siyaset sahnesine girdi.
“Sosyal Devlet” kavramı ile kastedilen üç ilke vardı:
1) Ana karnından başlayan ve bütün bir ömür boyu devam edecek olan “fırsat eşitliği”...
2) Herkesin milli gelirden, katkısı oranında pay alacağı “sosyal adalet”...
3) Herkesin sağlık, eğitim ve emeklilik hizmetlerinden ömür boyu yararlanacağı bir “Sosyal Güvenlik”.
***
1961 Anayasası ile Türkiye’nin siyasal hayatına giren “Sosyal Demokrat ideoloji”, bu Anayasa’nın yarattığı özgürlük ortamı içinde, dünyadaki gelişme ve değişmelerle birlikte kamuoyunu ve partileri de etkilemeye başlamıştı.
Bunlara ek olarak, Sosyalist Parti olarak kurulan Türkiye İşçi Partisi’nin varlığı da CHP’yi etkileyince, Genel Başkan İsmet İnönü ve Genel Sekreter Bülent Ecevit, CHP için “Ortanın Solunda” tanımını yaptılar.
Böylece “Sosyal Demokrat İdeoloji” Atatürk’ün partisi CHP’ye, İsmet İnönü’nün Genel Başkanlığı sırasında eklemlendi.
***
12 Mart 1971 Muhtırası Türkiye’nin siyasal yaşamında yeni bir virajı belirledi:
Muhtıra’yı kazasız belasız atlatmak için askerlere destek veren İsmet İnönü ile Muhtıra’nın kendisine, daha doğrusu kendisinin sola açılmasına karşı verildiğini iddia eden Bülent Ecevit’in arası açıldı.
Sonunda, dünyadaki ve Türkiye’deki değişme ve gelişmeler, “Ortanın Solu” hareketinin lideri Ecevit’i, CHP’nin genel başkanlığına taşıdı.
Atatürk’ün partisi CHP, Ecevit’in liderliğinde, bütünüyle Atatürkçülük ve Sosyal Demokrasi bütünleşmesine sahne oldu.
Celal Bayar ile Süleyman Demirel’in aralarının açılması sonunda, CHP 1973 seçimlerinde birinci parti olunca, bu “bütünleşme” Ecevit’in başbakanlığında iktidar oldu.
Bu iktidar, Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasi bütünleşmesine bir Kıbrıs zaferi getirdi.
Böylece Atatürkçülük ile Sosyal Demokrasi arasındaki bütünleşme güçlendi.
Ama aynı iktidar, CHP’nin dinci çizgide siyaset yapan MSP ile ittifak etmesinden dolayı bütünleşmenin “Atatürkçü” kanadını rahatsız etti.
Böylece Atatürkçülük ile Sosyal Demokratlık arasındaki ilk sürtüşme de meydana geldi.
Nitekim bir süre sonra, Erbakan’dan şikâyet eden Ecevit Başbakanlığı bırakıp gitti.
Bu gidiş, birbirine düşman olan üç sağcı parti arasında kurulması çok zor olan bir koalisyonu gerçekleştirdi ve Milliyetçi Cephe Hükümetlerini Türkiye’nin başına getirdi.
Ama siyasetin diyalektiği 1977’de de devam etti ve Ecevit 1977 seçimlerine “Atatürkçü ve Sosyal Demokrat Yeni CHP” ile girdi.
Not: Bugün 15:30’da Bakırköy’de, Belediyenin düzenlediği Zafer Haftası etkinlikleri başlıyor.
Benim de “Atatürk Devrimi’nin Tarihsel Önemi” başlıklı konuşmam ve kitap imzam var.