Aynı ailenin bireyleri dahil herkes herkese mesaj atıyor… ‘Yeni yılda sağlık, esenlik, mutluluk, bolluk…dilerim’ gibilerinden. Dijital ekranda duygulardan yoksun kuru iki satır. Artık hiç kimse ya da çoğunluk mesaj attığı kişi ya da kişileri arama zahmetinde bulunmuyor.
Duygusuz toplumlar iflah olmaz. Dijital aygıtları icat edenler de belki de bizleri duygusuz yapmayı amaçlamışlardır. Ayni ailenin bireyleri bile artık tokalaşmıyor, sarılmıyor ve kucaklaşmıyorlar. Tensel temasın giderek azaldığı ortamda beyin ve yürek algılamaları azalır ve insanlar birer teneke ya da plastik parçasına dönüşür. Bu tür insanları kontrol etmek, sürü halinde istenilen yere taşımak ve işe yaramaz birer aparat olarak kullanmak çok kolay olur. Çünkü gazete ya da kitap okumayan insanlar cahil kalır ya da bırakılır, cahil kaldıkları için olup bitenlerle ilgilenmez ve kendilerinden istenileni kolaylıkla yaparlar. Bağnaz dini söylemler, dozu yüksek provakatif milliyetçi sloganlar ve yaygın yoksulluk egemen güçlerin işini kolaylaştırır.
Bu da AKP’nin 22 yıllık iktidarını ve son 13 yıllık iç ve dış politikadaki çıkmazlarını açlıklar.
Ama insanlar bir umutla her yıl başı arifesinde birbirine kuru bir ‘temenninde’ bulunarak daha iyi bir yıl dilerler ama olmuyor. Her yeni yıl bir öncekini aratıyor.
Atalarımız ‘Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir’ demiş ama insanlar onları ciddiye almamış. Kimse olup bitenlerden ders almıyor. Bunun böyle olacağını ve ‘karanlığın da karanlığı gelecek’ dediğimde adım ‘Kara bulut Hamdi’ye çıktı.
Oldu olacak yeni yılın ilk gününde herkesin moralini bozayım dedim:
2024; 2023’ü, 2025; 2024’ü, 2026; 2025’i, 2027; 2026’yı ve seçimlerin olacağı 2028; geçmiş yılların tümü arattıracak. Umarım ben yanılırım ama ‘görünen köy kılavuz istemez’.
İçeride her şey, her konuda, her düzeyde, her veride ve her anlamda çok kötü ve iyiye gideceğine yönelik hiç bir belirti yok.
Dışarıda durum bundan farklı değil.
Filistin bağlamında gelişmeler nasıl olur bilinmez ama Ankara’nın işi çok zor. Protesto mitingleri ve çok sert söylemlere rağmen İsrail’le çelişkili ilişkiler devam ediyor. İsrail’in stratejik müttefiği ABD savaşı genişletme çabası içinde. Suriye, İran, Irak, Yemen ve Lübnan hedefte.
PKK başta olmak üzere bir çok nedenden dolayı bu ülkelerdeki durum Ankara’yı yakından ilgilendiriyor. Ankara’nın büyük ve aktif rol oynadığı BOP ve ‘Arap Baharı’ olmazsaydı belki de şimdi yaşananların hiç biri olmayacaktı. Kanlı Arap Baharı’dan kazançlı çıkan tek ülke olarak İsrail; ABD ve batılı emperyalist ülkelerden aldığı destekle dinsel ve ideolojik savaşından vazgeçmeyecektir. Ne zaman, nasıl ve hangi koşullarda olur bilinmez ama Türkiye kesinlikle İsrail’in hedefleri arasındadır.
En azından şu ‘Nil’den Fırat’a kadar’ saçma söyleminden dolayı. Bunun yanısıra Ukrayna bağlamında gelişmeler nasıl olur bilinmez ama Ankara yakın gelecekte orada da sıkışacak.Stratejik müttefik ABD ve ‘özel’ dost Rusya arasında sürdürülen denge politikası yakın gelecekte işe yaramayacaktır.
Çünkü bildik emperyalist ülke ABD ve müttefikleri Rusya karşısında yenilgiyi kabullenmeyeceklerdir. Kabullenmeyecekleri için her türlü tezgahı çevireceklerdir. Tüm katliamlarına rağmen İsrail de Hamas karşısında yenilgiyi kabullenmeyeceği için sağa sola sataşacaktır. Kızıldeniz’in güney girişini kontrol eden Yemen şimdilik İsrail ve emperyalist ülkelerin hedefinde. Çaresizlik ve yenilgi onlara her türlü çılgınlığı yaptıracaktır.
AKP’nin ise hiç bir şey umurunda değil.
Ne yaparsa yapsın kendi seçmeni onayladığı sürece sorun yok.
Bataklığın dibini buluncaya kadar AKP iktidarı yola devam edecektir. Nasıl olsa her yeni yılda bildik kuru mesajlarla yetinenlerin ezici çoğunluğu hiç bir şeyin farkında değil ve ‘bana ne ben kendi işime yani avantama bakarım’ modunda.
Yeni yılın ilk gününde kendi çevrenize bakarak gerçekleri görmeye çalışın sonra da ‘ İyi de ben ne yapabilirim’ diye düşünmeye başlayın.
Beyin ve yüreğinizle.