“Türk halkının dayanışması Erdoğan’ın önündeki en büyük zorluk olabilir”

Yayın tarihi: 17 Şubat 2023 Cuma 9:41 am - Güncelleme: 17 Şubat 2023 Cuma 9:41 am

Yılmaz Polat-TELE1 Washington Temsilcisi

Türkiye üzerine çalışmaları ile bilinen sosyal antropolog Profesör Jenny White, ABD’nin önde gelen dergilerinden The New Yorker’a konuştu. Deprem ve seçimler hakkında konuşan White, Erdoğan’ın önündeki en büyük engelin Türk halkının dayanışması olduğunu söyledi.

The New Yorker, ‘Otoriter Başkan, hükümetini yozlaşmış ve deneyimsiz müdavimlerle doldurdu’

New Yorker Gazetesi Erdoğan’ın liderliğini sorgulayan, saltanatının resmini çizen ‘uzun bir röportaj yayınladı.

Özetle röportajda Erdoğan’ın çok değiştiği, halka pek yakın görünmediği öne sürülüyor, ‘onu her türlü kalabalıktan uzak tutan büyük bir saray yaptırdı’ deniyor.

New Yorker Gazetesi yazarı Isaac Chotiner, Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nden Türkiye’de siyaset, din ve milliyetçilik hakkında birçok kitabın yazarı olan sosyal antropolog Profesör Jenny White ile konuştu.

Röportajda, Erdoğan’ın yönetim tarzı ve politikalarının depreme müdahaleyi nasıl engellediği ve Türkiye’deki Kürt nüfusa yaklaşımı da anlatılıyor.

Profesör White, Erdoğan’ın liderliğini ‘ortada Cumhurbaşkanlığı olan güneş sistemine benzetiyor, bakanlık olmayan devlet dairelerinin onu gezegenler gibi çevrelediğini’ söylüyor.

‘Otoriter Başkan, hükümetini yozlaşmış ve deneyimsiz müdavimlerle doldurdu’ diyor.

Gazete, Erdoğan Hükümeti’nin işleyiş biçimi ve ‘merkezileşmeyle’ ilgili bir soruya karşılık Profesör White’ın şöyle konuştuğunu yazıyor:

‘Merkezileşmeden bahsetmek için, Erdoğan’ın ortada ve geri kalan her şeyin onun etrafında döndüğü bir şekilde hayal etmelisiniz. Ortada Cumhurbaşkanlığı olan güneş sistemine benziyordu ve ardından bakanlık olmayan bu yeni devlet daireleri onu gezegenler gibi çevreliyordu. Kimin sorumlu olduğunu kimse bilmiyordu; bu yeni hükümet kuruluşlarındaki insanlar işlerinin ne olduğunu bilmiyorlardı. Bu gezegenler ile etrafında döndükleri merkezi cisim arasındaki ilişki, henüz tanımlanmadığı için değişim halindeydi. Neredeyse tamamen sadakat açısından tanımlandığı ortaya çıktı. Bir tür standartları olan önceki kurumlar, insanları bu kurumlara üye olmaya hazırlayan bir eğitim sistemi – bazıları kapatıldı. Harp Okulu kapatıldı. Adli eğitim sistemi değiştirildi.’

Röportajda New Yorker yazarı, ‘Erdoğan, saraylar, kamu altyapısı veya başka şeyler inşa etmesiyle tanınıyor ve bu projeler ve eski binaların yıkılması etrafında tartışmalar yaşanıyor. Bu dinamiklerden biraz bahseder misiniz?’ diye soruyor, Türkiye uzmanı Profesör şöyle yanıtlıyor:

“İNŞAAT SÖZLEŞMELERİ ONA SADIK İNSANLARA ÖDEME OLARAK VERİLDİ”

“Sadakat sözleşmelerle ödenir. İnşaat sektörü büyük bir kara para aklama ve sadece ortalıkta dolaşan bir kaynaktır, bu nedenle inşaat sözleşmeleri ona sadık insanlara ödeme olarak verildi. İhaleler oldu ama o ihaleleri yanında tutmak istediği kişilere verdi. Bunda çok büyük para kazanma var – sadece sadakat için ödemeler değil, aynı zamanda komisyonlar. Ben de endişeyle söylüyorum: Erdoğan’ın ailesine geri dönün. Bunu herkes biliyor.

Türkiye’de satılabilecek hemen hemen her şey -arazi, gayrimenkul, kamudan devralınan ve özelleştirilen binalar- satılmıştır. İnşa edilecek yerler neredeyse tükeniyor. Bu sadece büyük bir para kazanma işiydi. Tarihi binaların yıkılması da bunun bir parçasıdır. Yetkinlik eksikliği, tarihe ilgi eksikliği ve diğer insanlardan el konulan gayrimenkuller de dahil olmak üzere elinize aldığınız her gayrimenkulden karı maksimize etme arzusunun bir karışımı.”

Röportajda Türkiye’nin son beş yılı hakkında şu görüşler öne sürülüyor:

“Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yönetimindeki Türkiye, son beş yıldır ekonomik kriz içinde gazetecilere ve siyasi muhaliflere yönelik baskılar ve kilit yöneticilerin Erdoğan’ın arkadaşları ve ailesiyle değiştirilmesiyle giderek artan bir şekilde otoriterleşmeye maruz kalıyor.”

New Yorker Gazetesi röportajında yer alan bazı soru ve cevaplar da şöyle:

“BİR SEÇİM OLACAĞINDAN EMİN DEĞİLİM”

Mayısta genel seçim var. Erdoğan’ın iktidarına karşı şimdiye kadarki en şiddetli meydan okuma olabilir. Hangi mesajı vermeye çalışacak? Sizce Türkiye için hangi vizyonu satmaya çalışacak? Onun saltanatının oldukça kasvetli bir resmini çizdin.

-Dürüst olmak gerekirse, bir seçim olacağından emin değilim. Artık bir olağanüstü hal var. Bir defasında olası seçim sonuçlarının ne olacağını hesaplamaya çalıştım ve bunlardan biri de seçim olmayacaktı. Seçimi kaybedeceğini düşünürse başka bir şey olur.

“Deprem sonrası senaryoya dair bir vizyon vermediği için vizyonunun ne olacağını söylemek çok zor. Tek yaptığı televizyona çıkmak. Arka planda seyircilere tehditkar bir şekilde baktığı bir konuşma yaptığı bir video var. Seyirciye ters ters bakıyor. Mesajı “Hükümetin tepkisini eleştirenleri tanıyoruz ve bu isimleri bir defterde tutuyoruz. Zamanı gelince o defteri açacağız. ’İlk tepkisi bu gibi görünüyor.

Sonunda bölgeye gitti. Sonra onun oldukça saldırgan bir fotoğrafı vardı. Depremi atlatmış bazı çocukları -yüzlerinden tamamen travmatik oldukları anlaşılıyor- alıp seyirci önünde konuşurken önüne koyarak sahne malzemesi olarak kullanmışlardı. Dolayısıyla insanlar da buna tepki gösterdi.”

ERDOĞAN’I ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ZORLUK

Erdoğan’ın toplumu böldüğünü kaydeden Profesör White şöyle diyor:

“Gördüğümüz dayanışma duygusu olan olumlu bir notla bitirmek istiyorum. İnsanlar yardım için alyanslarını veriyor. Dayanışma içinde olan bir Türk milleti olma ihtimalinin olduğunu görüyorsunuz. Bence bu gerçekten önemli bir şey ve Erdoğan’ın önündeki en büyük zorluk olabilir.”