13 yıl aradan sonra ilk kez bir İran Cumhurbaşkanı Şam’da.
Olağanüstü ilgiyle karşılanan Reisi Cumhurbaşkanı Esad’la yaptığı görüşmelerde ‘iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin geliştirilmesi için tüm adımlar atılacaktır’ dedi.
Rusya ile bitlikte İran ve İran’ın desteklediği Lübnan Hizbullah olmazsaydı Suriye çok farklı bir konumda olurdu. Kolay değil en az yüz ülke ile birlikte dünyanın dört bir yanından taşınan 300 bin terörist Suriye’ye saldırmış ve ülke darmadağın edilmişti.
Peki sonuç ne oldu?
Esad ve Suriye halkı direnerek kazandı, düşmanların tümü hezimete uğradı ve BOP’un amacı siyasal İslam projesi çöktü.
Suriye’nin perişan edilmesi için yüz milyarlarca dolar harcayan gerici ve işbirlikçi Arap iktidarlar Esad’la barışmak için şimdi ona yalvarıp duruyor.
Suriye’de başrol oyuncusu Erdoğan da dost ve müttefiği Putin’e ‘Ne olur beni seçim öncesinde Esad’la buluştur’ diyormuş. Esad ise ‘ Türk askerini Suriye’den çeker ve silahlı gruplara verdiği desteğe son verirse olur’ diyormuş.
Seçim öncesinde ve belki de 10 Mayıs’ta Suriye, Rusya, İran Dışişleri Bakanlarıyla Moskova’da toplanacaklarını söyleyen Bakan Çavuşoğlu ise ‘ Var olan koşullarda çekilmenin söz konusu olmadığını’ söylüyor.
Arap ve batı medyasında çıkan haber ve yorumlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eski Başbakan Binali Yıldırım, bazı bakanlar ve HÜDAPAR lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun gergin, provakatif ve tehditkar söylemlerine dikkat çekiliyor ve tehlikeli senaryoların konuşulduğu bu ortamda Erdoğan’ın Suriye’den asker çekmeyeceği anlatılıyor.
Ayrıca Ankara’nın tüm ihtiyaçları Türkiye tarafından karşılanan Suriye Milli Ordusu’na verdiği desteği sonlandırmayacağı ve İdlib’teki Kaide’ci Nusra ile kavga etmeyeceği de anlatılıyor.
Erdoğan’ın ‘Benim milletim Kandil’den aldığı destekle Cumhurbaşkanı olana o koltuğu teslim etmez’ söylemi ile
Erdoğan’ın yanına almak için çok uğraştığı HÜDAPAR’ın lideri Zekeriya Yapıcıoğlu’nun ‘Seçimi az farkla kaybedersek hazır olun’ vurgusuna dikkat çeken aynı
yabancı medyaya göre ‘ AKP iktidarı; seçimlerle ilgili olası senaryolarda ihtiyaç duyabileceği Suriye’deki silahlı gruplarla kavga etmez’.
SADAT’ı unutmadan!
İşte bunun için her zaman ‘iç sorunların nedeni çoğu zaman dış sorunlardır’ deyip duruyorum.
Bunun için İktidar işini gücü bırakmış ‘dinsel, mezhepsel, milliyetçi ve tarihsel ‘ söylemlerle seçmenleri etkilemeye çalışıyor.
PKK, HDP, PYD, YPG ve FETÖ söylemlerinin tümünde ‘emperyalist dış güçlere ve onların işbirlikçilerine’ yüklenen iktidar ve yedek müttefiği Muharrem İnce insanların gerçekleri görmesini istemiyorlar.
Tüm kurum, kuram, kavram, değer ve insanlarıyla ülke perişan edilmiş ama iktidarın umurunda değil.
İşini gücünü bırakmış her gün bir yerde temel atıyor ve tank,top, uçak, savaş gemisi, İHA, SİHA, TOGG ve benzeri milli ve yerli sembollerin önünde poz veren iktidar her yola başvurarak Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını engellemek istiyor.
Kamuoyu yoklamalarının sonuçlarına bakarak bunu başaramayacağını gören iktidar şimdi de karanlık tezgahların peşinde.
Son ana kadar herkes her türlü oyuna hazırlıklı olmalı.
Nasıl mı?
Son anda görebileceğimiz her türlü ses kaydına, fotomontaj videolara, düzmece hesapların pazarlamaya çalışacağı akıl almaz yalanların hiç birine kanmayın, inanmayın ve kararınızı hemen şimdi verin.
-Bu ülkeyi seviyorsanız kararsız kalmanın ve seçimi boykot etmenin hiç bir anlamı yok ve olmamalıdır. Sandığa gitme oranı yükseldikçe iktidar birinci turda ve büyük bir farkla kaybedecektir.
-Barajı geçmesi imkansız ve tek amaçları Erdoğan’a hizmet ederek seçimleri ikinci tura bırakmanın dışında görevi olmayan kişi ve partilere sakın oy vermeyin.
-Kim ne der ve ne yaparsa yapsın her zaman sakin olun ve hiç bir provakasyona alet olmayın.
-Kazanılacak zafere inanın, gerçekleşmesi için çalışmaya devam edin ve olacağı olanlar mutlaka sandıklara sahip çıkın.
Kim ne yaparsa yapsın bu seçin birinci turda biter.