30 seneyi aşkın süredir Batı basınında, Smolensk Eyaleti’nde bulunan Katin adlı yerleşim biriminde Polonyalı savaş esirlerinin kurşuna dizilmesi hadisesinde Sovyetler Birliği’nin sorumluluğuna dair iddialar dolu dizgin sürüp gidiyor. Yalnız bu noktada, bu ve benzeri iddiaların sahibinin esas olarak Alman Nazileri, özellikle de 3, Reich’ın propaganda bakanı Josef Goebbels olduğu unutuluyor. Ancak yıllar sonra aynı iddialara bu sefer de Sovyetler Birliği’nden nefret eden geri kalan kesimler sarılmış durumdalar. Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin son genel sekreteri Mikhail Gorbaçov’un da ne yazık ki katıldığı bu propaganda velvelesinin neden sürekli suretle ısıtıldığı günümüzde çok daha iyi anlaşılıyor. Öte yandan, bilhassa 1980’li yılların sonlarından itibaren, Rusya’daki iç savaş sırasında Polonyalıların Kızıl Ordu’nun savaş esirlerine karşı nasıl merhametsizce davrandıklarına ilişkin arşiv belgeleri ortaya çıkmaya başladı. Gene, Yahudileri Hitler’in ölüm kamplarına göndermek üzere yakalayan Polonyalı polis memurlarının rolü üstüne belge ve tanıklıklar da aynı şekilde… Hatırlayalım: 1919 ila 1922 yılları arasında Polonya’nın toplama kamplarında açlıktan, tifodan ve sağlıksız yaşam koşullarından dolayı Kızıl Ordu’nun 80 ila 100 bin arasında savaş esiri hayatını kaybetmişti.
STALINGRAD YENİLGİSİNDEN SONRA KATİN-MEDNOM MİTİ İCAT EDİLDİ
Almanların İkinci Dünya Savaşı’ndaki Stalingrad bozgunundan sonra, Polonyalıların Smolensk kırsalında Sovyet birlikleri tarafından kurşuna dikildikleri üzerine icat edilen “ Katin-Mednom Trajedisi” sadece Polonya’da değil ama aynı zamanda tüm Avrupa Birliği çapında da resmi görüş haline gelmeye başladı. Bu; Batı’nın bütünüyle, Yeni Rusya’ya dair negatif bir imaj ve algı yaratmak; senaryosu Vaşington, Londra, Brüksel veya Varşova tarafından yazılan herhangi bir “suça” ilişkin Rusya Federasyonu içerisinde bir suçluluk kompleksi oluşturmak içindi. Bu sıraya bir de; güya Stalin tarafından Almanya’ya saldırmak için hazırlık yapıldığına dair 2000’li yıllardan sonra ortaya atılıp geniş ölçekte yaygınlaştırılan materyalleri eklemekte fayda var. Rusya’da ve diğer ülkelerde Batı menşeli yayınevlerinin finansal desteğinde, faşizm karşısındaki zaferde SSCB’nin tayin edici rolü olmadığına dair tezleri işleyen ve tirajları milyonları bulan kitaplar basılıp dağıtıldı. Yalnız ancak bu olaylardan sonra; Polonyalı subayların Sovyet İç İşleri Halk Komiserliği’ne (NKVD) bağlı birimlerce kurşuna dizildiklerine ilişkin Goebbelsçi kanıtlanmamış argümanlara itiraz etmeye çabalayan bir takım tarihçilerin sesleri duyulmaya başlandı. Ne var ki bu girişimler sert bir şekilde bastırıldı.
KATIN - MEDNOM OLAYININ TEMEL DOSYASINDAKİ DÖKÜMANLARDA SAHTECİLİK
İlgili tarihi hadiselerin Polonyalılar tarafından yapılan yorumlarından şüphe eden İ. Skalı, V. Kapalı ve Yu. Vatslavika gibi Çekyalı tarihçi ve araştırmacıların cezai kovuşturmaya uğramaları buna örnek olarak verilebilir. İşte “özgür ve demokratik” Avrupa tarih biliminin bugün geldiği nokta bu: Ya bizdensiniz ya da hapishanede!.. Bu arada geniş Batı kamuoyundan, siyasi konjonktürü anlama noktasında, SSCB’nin elinde askeri esir statüsündeki Polonya vatandaşlarının ölümlerine dair kanonik (genel kabul gören) iddia ve tezleri yalanlayıp çürüten bilgiler saklanıyor. Bunlar arasında, N. Burdenko Komisyonu’nun çalışma materyallerine de yansıyan ve Hitlerciler tarafından işlenen suçları kesin olarak gösteren gerçekler var. 2000 yılında Ukrayna’da bir mezarlıkta; güya oradan yüzlerce kilometre uzaklıkta Sovyetler Birliği’nin Kalinin Eyaleti’ne bağlı Mednom adlı köyde 1940’lı yılların başında kurşuna dizilen Polonyalı polislere ait jetonlar keşfedildi. Katin - Mednom trajedisiyle ilintili “temel kanıt” mahiyetinde kabul edilen meşhur 1 No’lu dosyadaki belgelerle alakalı sahtekarlık yapıldığına dair sayısız iz bulundu.
RUS ESİRLERİ İLE LEH KÖYLÜLERİNİN SOYKIRIMLARINI UNUTTURMAK
Bugün, Ukrayna’nın bazı Batı eyaletlerinin Polonya ile birleşmesiyle ortaya çıkacak bir nevi Polonya - Ukrayna devletinin gündemde olduğu şartlarda Kolektif Batı açısından; 1919 ve 1922 yılları arasında Rus esirlerin maruz kaldığı soykırım ile yine 1943 senesinde Ukraynalı Nazilerin 120 bine yakın Polonyalı köylüyü öldürdüğü Volin Katliamını gizlemek için güçlü bir propaganda perdesi inşa etmek elbette ki işlevsel ve mantıklı. Polonya tarafından Kiev’e dönük aktif askeri yardım, Ukraynalı Hitler işbirlikçilerinin kahramanlaştırılmasıyla ilişkili Varşova’nın gözünü kapatması, Polonya’nın Hitlercilerden kurtarılması için yaşamlarını feda eden Sovyet askerlerinin anıtlarının ülkede kitlesel olarak sökülmesi göz önüne alındığında; Mednom ve Katin’deki “suçlar” adli soruşturma süreci tarafından topyekun desteklenmese de, Gorbaçov ve Yeltsin tarafından yapılmış bulunan suçluluk itirafının Moskova tarafından yarın öbür gün reddedilmesi pekala sürpriz olmayabilir…