Biden yönetimi ‘soykırım’ sözcüğünün kullanılmasından sonra Erdoğan Yönetimi’nden gelen ‘sessiz- muted’ tepkiden memnun görünüyor. Belli ki daha sert ‘somut’ bir tepki bekliyorlardı. Biden’ın 23 Nisan’da Erdoğan’la yaptığı konuşmada ‘soykırım- genocide’ diyeceğini söylediği zaman Erdoğan’dan nasıl bir cevap geldiğini henüz bilmiyoruz ama sonraki tepkiler Erdoğan’ın cevabı konusunda bilgi veriyor.
Erdoğan Yönetimi’nden gelen ‘cılız’ tepkiler Ankara-Washington ilişkilerinin önümüzdeki aylarda nasıl gelişeceği konusunda önemli ipuçları veriyor.
Biden-Erdoğan gündeminde önemli konular var: S-400, Halkbank, İnsan Hakları, Suriye v.s.
Washington’da şimdiden somut adımlar atılmaya başlandı.
Sondan Suriye konusundan başlayalım.
PKK terör örgütünün Suriye’de uzantısı olarak görülen YPG Sözcüsü Nuri Mahmud ‘Kurdish Defense Forces YPG/SDF’ için Washington’da 29 Nisan’da lobici James E. Bernan’la aylık 7 bin dolara bir lobi anlaşması imzaladı. Anlaşma ABD Adalet Bakanlığı’nın Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası FARA’nın internet sitesinde Suriye devleti bölümünde yer aldı.
Resmi kayıtta ‘YPG-SDF’ Suriye’de siyasi bir parti olarak gösteriliyor. ABD’nin YPG’ye askeri destek verdiği biliniyor. Zaten Pentagon saklamıyor.
Resmi kayıt belgesinde YPG için ABD’de bir adres gösterilmiyor ama bu durum YPG’nin Washington’da bir ofis açmadığı anlamına gelmiyor. YPG’ye askeri destekten sonra sırada ‘Suriye Demokratik Güçleri SDF’ye ABD Yönetimi’nin siyasi desteği var.
Lobici Jim Dornan, Kongre üyeleri, sivil toplum kuruluşları, medya ve eğitim kuruluşları nezdinde YPG’nin lobisini yapacak. FARA’nın Suriye bölümünde adres olarak İstanbul’ın gösterildiği ilginç bir ‘yabancı siyasi parti’ olarak tanımlanan bir kuruluş daha var. Adalet Bakanlığı’nın sayfasında Arapça’dan İngilizceye tercümesi Gaziantep’te yaptırılan ‘Qutaiba Idlbi’ adlı kişinin temsilciliğini yaptığı ‘National Coalition of Syrian Revolution and Opposition Forces- Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu ’ adlı kurumun
resmi kaydı da yer alıyor.
İnsan haklarına gelince; Biden’ın partisi Demokrat Senatörler, Türkiye’ye insan hakları ihlallerine karşı etkili adımlar atmaması durumunda yaptırım uygulanması çağrısında bulunan bir tasarıyı Senato’ya sundu. Tasarıda, Başkan Biden’dan Türkiye’nin insan hakları ihlallerine karşı etkili adımlar atmaması durumunda Magnitsky yasasını işleterek Türkiye’ye yaptırım uygulaması isteniyor. Tasarıda Türkiye’de geçmişte zor mücadelelerle kazanılan demokratik ilerlemenin daha fazla erozyona uğramasının önlenmesi için ABD’nin baskı uygulaması talep ediliyor. Başkan Trump döneminde 2017 ve 2019 yıllarında sunulan tasarılar böylece ‘Türkiye İnsan Hakları Teşvik Yasası 2021’ olarak yeniden gündeme girdi. İnsan hakları konusu Biden’ın gündeminde önemli bir yer tutuyor.
Şüphesiz görüşlerini doğrudan Erdoğan’a söyleyecektir.
MDM21703 (senate.gov)
Halkbank davası ve S-400 konuları da eklenirse bu yaz Ankara- Washington hattı çok sıcak olacak.
Bu arada Washington Büyükelçiliğine atanan Murat Mercan’ın 24 Nisan’dan sonraki gelişmeleri öğrenmek için ‘Hakikatı Arayana Ne Mutlu’ dediği twitter hesabına bakıyorum. ‘Mercan’ın güven mektubu 20 Nisan’da ABD Başkanı Biden tarafından kabul edildiğine ilişkin bir reetweeted var. ‘Şu anda kendisi akredite’ deniliyor ve Mercan’ın, Beyaz Saray’ın üst düzey yetkilileriyle de görüşmeler gerçekleştirdiği yazılıyor.
Büyükelçi Mercan’ın 23 Nisan, Jazz günü kutlamalarıyla iftar yemekleri ve öteki temasların dışında 20 Nisan’da akredite olmasını ve Beyaz Saray’da ne zaman kiminle ne konuştuğunu doğrusu merak ettim.