Konu Türkiye'de siyaset ve ekonomi. Haydi şimdi başka yerden keşfedilmiş dünyalarda arayalım çözümü. Bazen hep aynı kafayla baka baka çürür düşünce. Bir adım dışarı atmak iyidir. Hava değişimi iyi gelir.
Hatırlar mısınız? Bir zamanlar çok tartışılmıştı bilim dünyasında; Amerika'yı keşfeden Kolomb mu yoksa Kolomb'un yanlışını keşfeden Vespucci mi?
Bana göre tartışma İlber Ortaylı ile son buldu. İlber Hoca diyor ki: "Kolomb'unki keşif, çünkü Kolomb gidiyor, gittiği yerlerin haritasını çıkarıyor. Oradaki insanlardan, bitkilerden, madenlerden örnekler getiriyor. Gittiği yol belli, yolu çizerek gidiyor. Ondan sonra gelenler onun tuttuğu notlara bakarak burası Asya değil yeni bir dünya diyebiliyor."
Bugün, Türkiye Siyasetinde söz sahibi olup kendi halkının ihtiyaçlarını bilen, halkı tanıyan, Türkiye'nin ayak basılmadık toprağını bırakmayan kaç kişi vardır? merak içindeyim. Daha kendini keşfedememiş bir sürü insan var televizyonda; ekonomi konuşuyor.
"Sizin haritada ne var?"diye sorsak, belli kaşif enerjisi yok, başkalarının çizdiklerinden dem vuracak. İki adım sonra da gık kalacak öyle karşıda. Ama tutmayın küçük enişteyi harita sorusu gelene kadar konuşur.
Bakın mesela, TÜİK için Ağrı haritası var. Türkiye, şimdilik Ağrı'dan ibaret onlar için. TÜİK, ev kirasını da, zeytin peynir fiyatını da yurt ücretinden tut, ev-ofis taşıma ücretine kadar Ağrı'daki fiyatlara bakarak belirlemiş. İstanbul'daki vatandaş soruyor "hangi yıl için bu fiyatlar?"
Vatandaşta talep oluştu, TÜİK tarafından açıklanan fiyatları görünce "Market açsın her gün oradan alışveriş yapalım baya rahat ederiz" diyenin sayısı az değil.
Neyse şimdi dur, Kolomb'tan devam edelim...
Kristof Kolomb, bir akşam vakti, İspanyollar arasında yemek yiyor. Yıl 1492. Yemekte bulunan misafirlerden birçoğu, Kolomb'un şöhretini küçümsüyor. Yemek arasında söz Amerika'nın keşfinden açılınca, içlerinden biri, yüksek sesle: 'Oraları keşfetmek zor bir iş değil' diyor. Kolomb, bu söze karşılık bir şey demeden eline bir yumurta alıyor ve masanın yanında oturanlara dönerek:
'İçinizden hanginiz bu yumurtayı dik olarak dengede tutabilir?' diye soruyor.
Keşfi hakir gören herkes yumurtayı dik tutma gayretini sergiler. Ancak çabalar sonuçsuz kalır.
Kolomb, sakince yumurtayı alır, ucunu tabağın üstüne hafifçe vurarak yassılaştırır ve yassı kısmını tabağa yerleştirir. Elini yumurtadan çektiği halde yumurta dik vaziyette yardımsız durur.
Kendisi beceremeyip, yumurtanın dik durduğunu görenler bu defa bunu da küçümser:
'Bu zor bir iş değil ki!' diye karşılık verir.
Kolomb da gülerek:
'Doğru. Bu zor bir iş değil. Zor olan, bunu düşünebilmektir!' deyince etraf sessizleşir.
Demek istiyorumki; ekonomide de yapılması gereken zor değil, doğru düşünmek lazım!
Amerika'yı değil ama halkın ihtiyaçlarını ve mevcut durumunu keşfetmek lazım.
Yoksa ne olur?
Berlin Konvoyu, 'Beddua Konvoyu'na döner. Ekonomi Bakanının 24 milyona mal ettiği tuvalet inşaatı yemekte bile konu olur. Neden? Çocuğuna aldığı sütte bile tasarrufa yöneltilen halktan alınan vergilerle yapılanlar itibardan geçer israfa ulaşır da ondan. Halk bu durumu izlerken en basitiyle "yazıklar olsun size" diye tepki veriyorsa sizin için durum vahimdir.
"Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur" der Süleyman Demirel. Haklı mı haksız mı zaman gösterir. Ancak belli ki iktidar ile halkın arasında dev bir ekran boşluğu var. Zeki Müren'in şarkısı gibi her evden duyulurken televizyonun sesi, söylediğiniz şarkıya halkın verdiği tepkiyi duymaz, bilmez, görmez olursunuz bu boşlukta.
Sonra ne olur?
Sizin için lambalar söner. Elektrik sık kesilir. Su boruları bile size dayanamaz patlar. İnternet, uzaya astronot gönderdiğinizden habersiz "bu çağda köye möye gitmem ben" der basar kalayı. Denizin bile sinirden burnu tıkanır müsilaj olur üstü başı. Kötü enerji ile nefes alırsınız, aldığınızı verdiğinizde doğa kirlenir. Paranız değersizleşir. Paha dengesi bozulur. Ailede huzur kalmaz, şiddet artar.
Bu bir domino etkisidir. Devrilen ağaçların hep sizden uzakta olacağını zannedersiniz oysa bahçenizdeki kökleri bile kurutur bu etki.
Kolomb'u küçümsemeden önce, en az Kolomb kadar dünyaya faydanız olması gerekir. Bunu da son bir akşam yemeğinde zaman size öğretir...!
Haydi esenlikle güzel günlere...