“Menopoza giren kadın hamile kalabilir mi?” sorusunun yanıtı Türk bilim insanlarının çalışması sayesinde değişiyor!

Yayın tarihi: 23 Mayıs 2024 Perşembe 10:18 am - Güncelleme: 23 Mayıs 2024 Perşembe 10:18 am

“Menopoza giren kadınlar hamile kalabilir mi?” sorusunun yanıtı Türk bilim insanlarının çığır açacak çalışması sayesinde değişiyor. Tamirci hücrelerle menopozda hamilelik şansı artıyor. İşte detaylar…

Birçok kadın tarafından “Menopoza giren kadın hamile kalabilir mi?”, “Erken menopoz yaşayanlar hamile kalabilir mi?” sorularının yanıtı merak ediliyor. Dünyada ilk defa gerçekleştirilen bir çalışmada iki farklı “yumurta gençleştirme” tedavisinin birlikte uygulanması sonucunda yüz hastadan 38’inde gebelik elde edildi. Çalışma sonuçları erken menopozun 20’li yaşlara kadar indiği günümüzde kadınlara annelik şansı sunuyor.

Türkiye Gazetesi’nden Ziyneti Kocabıyık’ın haberine göre, Türk bilim insanlarının erken menopoza girmiş kadınlarda yaptığı bir çalışma, hastanın kendi kanından elde edilen “tamirci hücrelerin” yumurtalıklara enjekte edilmesiyle menopoz döneminde bebek sahibi olabilme şansını artırdığını ortaya koydu.

100 HASTADAN 38’İNDE GEBELİK ELDE EDİLDİ

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş ve ekibinin 150 kadınla yaptığı çalışmada yumurtaları azalan ya da tamamen tükenen kadınlara PRP ve egzozom tedavisi birlikte uygulandı. İki farklı yumurta gençleştirme tedavisinin birlikte uygulanması sonucunda yüz hastadan 38’inde gebelik elde edildi. Kendi alanında dünyada bir ilk olan bu klinik çalışma, bu yıl Amerika Birleşik Devletlerinde düzenlenecek kadın hastalıkları ve doğum alanındaki en prestijli kongre olan ASRM Kongresi’ne gönderilerek tıp literatürüne geçecek.

“TIBBIN SON GÖZDESİ: EGZOZOM”

21. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde çalışmanın detaylarını Türkiye Gazetesi’ne aktaran Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, kök hücreler kullanılarak yapılan rejeneratif tıbbın son gözdesinin egzozomlar olduğunu söyledi. Egzozomların içlerinde çok sayıda büyüme faktörü RNA ve DNA parçacıkları ve benzeri maddeleri içeren çok özel hücresel kesecikler olduğunu belirten Prof. Dr. Tıraş “Hücreler bu kesecikler sayesinde birbirleriyle haberleşir. Bu sayede genetik bilgi alışverişi yapar ve hasarlanmış kısımları tamir eder. Egzozomlar bu özellikleri sebebiyle son yıllarda tıpta cilt gençleştirmede, yara iyileşmesinde kullanılıyor” dedi.Yenileyici ve tamir edici hücreler olan Egzozomların diğer yumurta gençleştirme tedavileri gibi kadın doğum alanında da kullanılmaya başladığını vurgulayan Prof. Dr. Tıraş, kendi yaptıkları çalışmanın en önemli sonucunun egzozom tedavisinin PRP ile kombine edilerek uygulanmasında başarının katlanarak arttığının dünyada ilk defa bir klinik çalışma ile gösterilmesi olduğunu söyledi.

“BU HİÇ ANNE OLMA ŞANSI OLMAYAN KADINLAR İÇİN ÖNEMLİ BİR BAŞARI”

Günümüzde çeşitli sebeplerden dolayı kadın menopoz yaşının çok erkene kaydığını kadınların 20’li yaşlardan itibaren erken menopoza girebildiğine işaret eden Prof. Dr. Tıraş “Yumurtalık rezervleri azalmış ya da menopoza girmiş kadınların yumurta rezervlerini yükselterek bebek sahibi olabilme şansını artırabilmek için yapılabilecek tedavilerden biri yumurtalıklarının ve rahmin gençleştirilmesidir. Bunun için PRP gibi tamir edici uygulamalar yapıyoruz. Acıbadem Üniversitesi onayı ile kliniğimizde yaptığınız çalışmamızda kadınları üç gruba ayırdık. Bir gruba sadece PRP, diğer gruba sadece egzozom, üçüncü gruba da PRP+Egzozom verdik. PRP grubunda yüzde 26 gebelik elde edilirken, egzozom grubunda yüzde 20, PRP+Egzozom grubunda ise yüzde 38 gebelik elde edildi. Bu hiç anne olma şansı olmayan kadınlar için önemli bir başarı” dedi.

“MENOPOZA GİRME YAŞI EN AZ ÜÇ YIL UZUYOR”

Türkiye’de kadınlarda menopoza girme yaşının ortalama 43-44 olduğunu ifade eden Prof. Dr. Bülent Tıraş, çalışmaların gelecek için umut verici olduğunu belirterek “Menopoza girme yaşı en az üç yıl uzuyor. Yakında 50 yaşında kadınlar da normal süreçte anne olabilecek” diye açıkladı.

“AİLELERİN KULLANILACAK EGZOZOMUN KAYNAĞINA DİKKAT ETMESİ LAZIM”

Piyasada çok farklı kaynaklardan elde edilen egzozomların bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Bülent Tıraş “Yurt dışından gelen ve kaynağı belli olmayan egzozomların yanında yerli üretim olan egzozomlar da kullanılıyor. Ayrıca yine kişinin kendi kan ve idrar hücrelerinden elde edilen egzozomlar da tedavideki yerini alıyor. Ancak kadın doğum alanındaki kullanımında, yumurtalıklara enjekte edilen egzozomun mutlaka kişinin kendi kanından ya da idrarından elde edilmiş olması gerekir. Aksi hâlde dış kaynaklı ne olduğu ve kimin olduğu belli olmayan bir egzozomu kullandığınızda aynı zamanda yabancı bir DNA’yı da transfer etmiş olursunuz. Son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Ailelerin kullanılacak egzozomun kaynağına dikkat etmesi lazım” dedi.

Güney Kore ve benzeri ülkelerden ithal edilen egzozomların içeriğinin bilinmediğini söyleyen Prof. Dr. Ercüment Ovalı, şu ifadeleri kullandı:

“Genellikle göbek kordonundan elde edilen hücreleri içeriyor. Yasal olarak yurt dışından gelecek hücrelerin özel izine tabi olması gerekiyor. Yasa çok net. Ancak şu an yurda giren egzozomların nereden geldiği ve nasıl üretildiği belli değil. Üreme organlarına enjekte edilen bu maddelerin içinde DNA var. Başkasına ait egzozomla birlikte birtakım virüsleri, mantarları da enjekte edebilirsiniz. Bunlar uyuyan kanseri tetikleyebilir, vücutta inflamasyonu artırabilir veya beraberinde bazı hastalıkların da taşınmasını sağlayabilir.

Bunlardan biri de uzun süre sessiz kalabilen deli dana hastalığı. Peki dış kaynaklı egzozom kullanmalayım mı? Mutlaka kullanılmalı. Çünkü egzozomlar ve diğer kök hücreler aynı zamanda alzaymır, Parkinson hastalığı ve kalp yetmezliğinde de kullanılıyor. Burada bir kâr zarar hesabı yapmak gerek. Hayati konularda dış kaynaklı egzozomlar kullanılabilir ama üreme organlarına enjekte edilen mutlaka kişinin kendi hücrelerinden elde edilmiş olması gerekiyor.”

“YAKINDA KLİNİK ÇALIŞMALARA BAŞLAYACAĞIZ”

Egzozomlar üzerinde çalışmaların bütün dünyada son hızla devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ercüment Ovalı, kendi kliniğinde de bu çalışmaların sürdürüldüğünü belirterek, dış kaynaklı egzozomlarda yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldıran yeni bir ürün geliştirdiklerini ifade etti. Mevcut ürünlerde üç önemli problem olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ovalı “Göbek kordonundan elde edilen hücre kültüründen yapılan egzozomların standardının ve kalitesinin aynı değil. Beraberinde hastalık yapıcı ürünler de transfer edilebilir. Kendi geliştirdiğimiz teknolojileri kullanarak, laboratuvar çalışmalarımızda olumsuzlukları ortadan kaldırılmış ürünü elde ettik. Bu ürün her uygulamada aynı sonucu verecek, hastalık riskleri ortadan kaldırılmış yeni bir ürün. Adını Pİ X koyduk ve patentini aldık. Yakında klinik çalışmalara başlayacağız” dedi.

Kaynak: Türkiye Gazetesi