Yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında Sinan Oğan’ın oy oranı yüzde ikinin altındaydı.
Yarıştan çekilmeden önce Muharrem İnce’nin oy oranı ise yüzde bir civarındaydı.
MHP’nin oy oranının yüzde yedinin altında olacağı Erdoğan’ın ise %45 civarında oy olacağı bekleniyordu.
Erdoğan %49.5 aldı ama AKP TBMM seçimlerinde 2002 oy oranının altına düştü,
Peki ne oldu?
Sinan Oğan %5.17 , Muharrem İnce %0.43 ve MHP %10.07 oy aldı.
Sinan Oğan yüzde dört gibi fazla oyu kimden aldı?
MHP yüzde 3-4 oy artışını nereden ve nasıl sağladı.
Konuşulan hile olasılıkları konumuzun dışında.
Gelelim İYİ Parti’ye.
Tüm beklentilerin tersine İYİ Parti %9.82 gibi bir oy oranı ile ciddi bir gerileme yaşadı. Bir çoğuna göre bunun nedeni Meral Akşener’in masadan kalkıp geri dönmesine bağlı güven sarsılmasıdır.
Benzer şekilde Selahattin Demirtaş ile Kandil arasındaki tartışma ve belki çekişme nedeniyle Yeşil Sol Parti’nin yani HDP’nin beklenen %12 oy oranı %8.78 olarak gerçekleşti.
Yeniden Refah Partisi’ne oy veren %2.85 oranındaki (kimse bunu beklemiyordu) seçmenler Fatih Erbakan’ın babası eski Başbakan ve İslamcı hareketin önderi Rahmetli Necmettin Erbakan’ın ‘ Erdoğan’a oy verenler İsrail ve Amerika’ya oy vermiş olurlar’ sözünü unutmuşa benziyorlar.
Buna ‘İslamcı vefasızlık ’ denir.
Rabia işaretiyle Sisi’ye savaş ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan da Sisi isteyince Rabia ve Mısırlı Müslüman Kardeşlerden vazgeçmişti.
Sonuç olarak matematiksel açıdan bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun kazanma şansı, alabileceği maksimum oyu almış olan Erdoğan’dan çok daha fazla.
Bunun da bazı koşulları var.
1-Herhangi bir nedenden dolayı CHP, Kılıçdaroğlu veya Millet İttifakı’na kızarak sandığa gitmeyenler ya da Erdoğan, İnce ve Oğan’a oy verenler ülkenin geleceğini düşünerek Kılıçdaroğlu’na oy vermeli.
2- Seçimleri ya da sistemin tümünü protesto ederek sandığa gitmeyen sekiz milyondan fazla seçmenin en az iki milyonu oyunu Kılıçdaroğlu’dan yana kullanmalı. Bu olursa katılım oranı yükseleceği için Erdoğan’ın alacağı oy oranı düşer.
Bunun için de Kılıçdaroğlu ve ekibi gençler ve kadınlar başta olmak üzere herkesi sandığa taşımalı.
3-Sinan Oğan kimi desteklerse desteklesin ona oy veren seçmenlerin büyük bölümü oylarını Kılıçdaroğlu’a verir.
Bunu sağlamak için özellikle CHP ve İYİ Parti yoğun bir çaba içinde olmalı.
4- Muhalefet kalan altı günde söylemi, sloganı ve içeriği farklı bir kampanya ile toplumu yeniden heyecanlandırmalı ve matematiksel olasılıkların tümünü seçmenlere açık ve net bir şekilde anlatarak güvenini kazanmalı.
5- Seçmenlerin güvenini kazanabilecek bir Kılıçdaroğlu ve yardımcıları yeni umut ve heyecanla toplumu sandığa götürebilir ve Erdoğan’ın önüne geçebilir.
Önemli olan toplumu Erdoğan ve rezil medyasının cenderesinden kurtarmak ve Erdoğan’ın iktidarda kalması durumunda ülkeyi nasıl bir karanlığın beklediğini anlatmak.
Erdoğan daha önceki seçimlerde olduğu gibi kazanmasının en önemli taktiği tek hedefe kilitlemesi ve sürekli saldırmasıdır.
Din, iman, vatan, millet, Sakarya ve son olarak LGBT.
Muhalefet ise hep savunmada kaldı.
Oysa propagandanın temel kuralı ‘zafer savunma ile değil saldır ile sağlanır’.
Forvetleri iyi olmayan futbol takımları göl atamaz ve hep yenilir. Sürekli yenilen takımların destekçileri zamanla azalır sonra da unutulur gider.
Örneğin bir zamanlar Altınordu spor takımı vardı.
Altın fiyatları sürekli yükseliyor ama ordunun hali ortada.
Siyaset de böyle bir şey.
Rahmetli Demirel’in Adalet ve Özal’ın Anavatan partisi nerede?
Mustafa Kemal’in kurduğu CHP ne yapıyor?
1950’den bu yana toplamda 5 yıl bile iktidar olmamış ama Erdoğan’a göre ‘her şeyin sorumlusu o’.
Kılıçdaroğlu bu algıyı değiştirmek ve CHP ile ülkeyi kurtarmak için son şanstır.
Bu şansı yakalamanın tek yolu hiç bir yalana aldanmadan sandığa gitmek ve bu sandıklara sahip çıkmaktır.
Bunu da Kılıçdaroğlu ve müttefikleri yapmak zorundadır.
Yoksa 28 Mayıs bu ülkenin son seçimi olur.
Ben ciddiyim çünkü ben bu filmleri daha önceleri hem Ortadoğu’da hem başka Müslüman ülkelerde gördüm.
Hepsinde de sonuç ortada.
Cehalet, yoksulluk, çağdışı, bağnaz ve ilkel dini anlayış ve yaşam biçimleri..
Sonrası : Hiç bir umudun yeşermeyeceği zifiri karanlık.
Bunu önlemenin ve ömür boyu pişman olmamanın tek yolu sandığa gidip özgürlük, demokrasi, adalet, dostluk, kardeşlik ve çağdaş bir toplum ve Türkiye için oy vermektir.
Bu da zor olmazsa gerek.