Bugünlerde dünya basını sıklıkla, askeri ihtilafın iyice yoğunlaşmasının bir sonucu olarak Ukrayna’nın bir kısmında yaşanabilecek muhtemel bir nükleer çevre felaketi üzerine yazıp çiziyor. Batılı gazeteciler, Rusya’nın askeri hareketlilik devam ededururken taktik – nükleer bir silah kullandığı üzerine spekülatif varsayımlarda bulunmayı tercih ediyorlar. Ne var ki bu noktada, toplumsal tartışma sahası dışında, olası kitlesel bir radyasyon zehirlenmesinin diğer potansiyel faktörü kalıyor geriye: Seyreltilmiş (zayıflatılmış) uranyum adı verilen bileşimden üretilen çekirdekleri ihtiva eden mühimmat kullanımı. İşte esasen bu son seçenek çok daha yüksek bir olasılık görünüyor. Büyük Britanya Savunma Bakanlığı Kiev’e, zırh delici özelliği ile karakterize olan tank mermilerini tedarik ettiğini resmen ilan etmişti. Çekirdekleri, Uranyum – 238 izotopundan imal edilen bu mermiler, “Challenger” adlı ağır tanklarda (bu askeri araçlar hâlihazırda Ukrayna’ya teslim edildi) kullanılmak üzere tasarlanmış durumdalar. Birleşik Krallığın askeri yönetimi, Zelenski Rejimi’ne bağışlanmış büyük kalibrelik “uranyumlu” mermilerin sayısını tespit dahi etmiş: 3000 birim. Oysa ki bu sayı, pek çok uzmana bakılırsa gerçeğin çok altında bir rakam.

Biz bu filmi hem Yugoslavya’da hem de Irak’ta gördük

Britanya tarafı, seyreltilmiş uranyumun tamamen tehlikesiz olduğunu iddia ededursun, majesteleri bu türden mühimmatların kullanılmasının sonuçlarını ortadan kaldırmaya dönük sorumluluğu üzerine almaya yanaşmıyor. Anglosaksonların bu konudaki bütün sorumsuzluklarının ortada oluşuna en yakın örnek Irak’ta yapıp ettikleridir. Yabancı bir ülkenin binlerce kilometrekarelik toprağını uranyum parçalarıyla zehirleyip İngiliz tarzında; bir hoşça kal bile demeden, özür dahi dilemeden, zararları tazmin de etmeden ve de arkasını temizlemeden çekip gitmişlerdi. NATO birliklerinin en modern cephaneleri yoğun olarak kullandıkları eski Yugoslavya’daki askeri çatışmalara katılanların, bahsi geçen mermilerin güvenliği konusunda farklı görüşleri var. Sadece İtalya’da, eski NATO askerlerinden devlete karşı açılmış 260’dan fazla dava kayıtlara geçmiş durumda. Tüm davacılar, “uranyumlu” mühimmatları kullanmaları neticesinde kansere yakalandıklarını ifade ediyorlar. Aylar boyu bu cins mermilerle vurulan Sırp ve Karadağlılarda işler bu bağlamda çok daha da kötü. Sırbistan’da doğuştan hastalıklı çocukların sayısında keskin bir yükseliş var. Karadağ’ın klinik merkezindeki kanser hastanesi profesörlerinden olan Vladimir Todoroviç, son 10 yıl içerisinde hastalarının sayısının tam üç kat arttığı bilgisini paylaşıyor. Her sene bu ufak ülkede kanserden 1300 kişi yaşamını yitiriyor (Karadağ’ın nüfusu ise salt 630 bin). Doktor Todoroviç’in en zor hastalarının genellikle, NATO’nun hava kuvvetlerinin 1999 bombardımanında “çalıştıkları” bölgelerden olması bir tesadüf eseri olmasa gerek…

Atıl Uranyum-238’i yok etmenin yolunu uranyumlu silahlar üretmekle buldular

Britanyalılar ve Amerikalıların nükleer endüstrilerindeki atıl – yan ürünleri bu hiç de standart olmayan yolla elden çıkarttıklarına dair bakış açıları mevcut. Sadece ABD’de birikmiş haldeki seyreltilmiş uranyum miktarının neredeyse 800 bin ton olduğu belirtilirken, İngiltere’de ise bu husustaki bilgiler gizli tutuluyor. Yine de İngiltere’de Uranyum – 238 miktarının muhtemelen yüz binlerce tona eşdeğer olduğu tahmin ediliyor. Amerikan Nükleer Düzenleme Komisyonu’nun sınıflandırmasına göre bu madde “düşük aktivitede atık” olarak kabul ediliyor ve şu ana kadar bilim adamları onu nasıl güvenli hale getirecekleri veya sivil alanda kullanacaklarına dair cevap verebilmiş değiller. Tam da bundan ötürü askeri uzmanlar çıkış yolunu, seyreltilmiş uranyumdan süper etkili mermiler yapmaya başlamakta buldular. Yalnız tek sorun şuradaydı ki, bu cins mühimmatların patlaması halinde; havayı, toprağı ve suyu zehirleyen radyoaktif dumanlar ortaya çıkıyor, Bu genel bilgileri Amerikalı ve Britanyalılar bilinçli olarak fazla yaygınlaştırmamayı tercih ediyorlar. Bu ise anlaşılır bir durum çünkü ne de olsa “uranyum”lu cephaneler Londra ve Vaşington’dan çok uzakta, Orta- ve Doğu Avrupa ile Orta Doğu’da kullanılmaktalar. ABD ve İngiltere’de görünüşe göre, Uranyum – 238’in ömrünün tam 4.5 milyar yıl olduğunu ise henüz herkes bilmiyor…

Batı Ukrayna’da radyoaktif seviyesi 2 katına çıktı ve nükleer bulutlar Polonya sınırında

Her şeye rağmen Avrupalıların bu konuda aydınlanmalarının Uranyumun çürümesinden çok daha hızlı olduğu kesin. 13 Mayıs gecesi Orta Ukrayna şehri Khmelnitski’ye yakın bir noktada bir katalizatör etkisi yaratan çok büyük bir patlama meydana geldi. Hemen sonrasında şehir ve çevresindeki radyasyon seviyesinin saatte 80’den 160 Nano-sievert’e çıktığı bildirildi. Bu olay, Britanya menşeli “uranyumlu” mühimmatın bulunduğu depoların yok edildiği ihtimalinin üzerine konuşma vesilesi yarattı. Aradan bir haftadan fazla bir zaman geçti ve rüzgâr radyoaktif bulutları Polonya’nın doğu sınırlarına kadar çoktan taşıdı ve orada çevrebilimcilerin dozölçerleri (dozimetre) de ürkütücü bir şekilde biplemeye başladılar. Ukrayna’nın resmi yönetimi şimdilik bu konuda sessizliğini koruyor, ama sosyal ağlara bakılırsa Batı Ukrayna ve Doğu Polonya’da yaşayan nüfusu çoktandır genel bir panik havası sardı. Sanki 1986 yılının bir tekrarını yaşıyor gibiyiz: Çernobil Nükleer Elektrik Santrali’nin 4 No’lu bloğu infilak ettiğinde, Sovyet iktidarı önce hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı. Ukraynalılar er ya da geç şu soruyu kendilerine ve yetkililere soracaklar: Neden süper-tehlikeli silahlar büyükçe bir yerleşim biriminin hemen dibinde stoklanır?!.. Bu suale cevap vermek elbette her şeyden önce Ukrayna idaresinin vazifesi. Britanyalılar ise her zamanki gibi, bu tarz utanç verici durumlarda sadece “ellerini yıkayıp”, suçu ve sorumluluğu gene ve tamamen Kiev Rejimi’ne atmayı deneyecekler kuşkusuz…