21 yıldır iktidarda olan Erdoğan kendi ideolojisine uygun istediği her şeyi yaptı ve yapıyor. Muhalefet ise bu süre içinde hiç bir şeyi beceremedi ve bu kafa ile devam ettiği sürece beceremeyecek. Bunun farkında olan Erdoğan sonuna kadar kendi bildiği yolda devam edecek ve Türkiye’yi kendi istekleri doğrultusunda şekillendirecek. Erdoğan ve AKP’ye oy verenler ise ne yaparsa yapsın ondan vazgeçmiyorlar. Çünkü Erdoğan onların zayif noktalarını bulmuş ve deyim yerindeyse hep damardan giriyor. Din, iman ve milliyetçilik. Söylemle davranışlar çelişse de vatandaş hiç bir şeyin farkında değil. Çünkü Erdoğan ve medyası onlara toplumun yarısı için ‘vatan haini, terörist, Allahsız, kitapsız, casus, işbirlikçi, sürtük ve buna benzer ne kadar tanımlama varsa kullanmış. Özetle herkes herkese düşman. İktidarın sağladığı avantajlarla kendini ülkenin sahibi gören ‘din söylemli’ herkes toplumun geri kalanlarına ‘kafir’ gözüyle bakıyor. Küstahlık, provakasyon içerikli fetva, söylem ve safsatalarla ‘laikler’ düşman  belleniyor ve ülke giderek çok tehlikeli ve karanlık tünelin içine sürükleniyor. Dostluk, barış ve kardeşlik mesajlarıyla toplumları  eğitmesi gereken din; birilerinin bilerek ya da bilmeyerek kötü amaçları için kullandığı bir araç haline getiriliyor. Gidişat çok tehlikeli. Siyasal, etnik, toplumsal ve kültürel ayrışmalardan sonra şimdi dinsel  ve mezhepsel düşmanlık körükleniyor. Elbette bunun 100 yıllık geçmişi var ama kanlı Arap Baharı sonrasında çizgiler daha belirginleşti. Her türlü Müslümanın birbirini boğazladığı bu Bahar’ın özende İslamcı- laik kavga var. Bunun için Erdoğan BOP Eş-Başkanı seçilmiş ve AKP yönetiminde Türkiye bu ‘Bahar’ın baş oyuncu olarak pazarlanmıştı. Bahar’ın en önemli sonuçlarından biri ise mülteciler. Önce Suriyeliler sonra onlarca ülkeden insanlar akın akın Türkiye’ye gelmeye başladı. Kaç milyon olduklarını bilen yok. Farklı kültürlerden gelen bu insanların Türklerle uyum içinde olmaması Türkiye’de yeni sorunların yaşanmasına neden oldu. Örneğin Arap  düşmanlığı… Mültecilerin büyük bölümü Müslüman  olunca bu kez Araplara düşman olanlar aynı zamanda İslam düşmanı oluyor ya da öyle kışkırtılıyor. Ülkede çok tehlikeli bir süreç yaşanıyor. PKK’dan dolayı Kürtlere düşman kalınmak istenen toplumun bir kesimi şimdi Suriyeli mülteciler ve  Körfez ülkelerinden gelen  turistlerden dolayı Araplara düşman yapılmak isteniyor. Bu havayı fırsata çevirmek isteyen iç ve dış güçler ‘tarihsel Türk-Arap düşmanlığından dem vurmaya çalışıyorlar. Araplar kendi aralarında kavga ediyor ama bizdeki Arap düşmanlarına göre Arapların tümü Türk düşmanı. Araplar Müslüman olduğuna göre o zaman İslama karşı da bir hava yaratılmalıydı! İlginç bir süreç yaşanıyor. İçeride dinciler laiklerden nefret ediyor ve toplumun yarası diğer yarasına düşman ama birilerine göre Arapların tümü Türk düşmanı. Garip ama gerçek. İşin daha da garip olanı iktidardan yana olanlarla muhalif geçinen laik ama cahil din adamları ortak paydada buluşuyor. Hepsi el ele vermiş Türkleri Araplara düşman kılmak için yoğun çaba harcıyor. Hepsi olmazsa da çoğunluğu Kur’an ve Hadisleri kendi karanlık tezgahlarına göre yorumluyor ve Arapça bilmeyen ve dini bilgisi az  olan Türk toplumuna sürekli yalan söylüyorlar. Oysa tarih boyunca halkalar ve uluslar birbirine düşman kılınmış ve savaştırılmıştır. Tarih boyunca aynı halkın ya da ulusun insanları kendi içlerinde kavga edip birbirlerini boğazlamışlardır. Arap ülkelerinde, Türkiye’de, Afganistan’da ve ABD dahil batının tüm ülkelerinde.. O zaman hangi kafaya göre genelleştirmeler yapılarak bugün Türkiye’de Araplara karşı iğrenç ve sinsi bir kampanya yürütülüyor. Suriyeli, Afgan ya da diğer mültecilerle ilgili tüm sorunların nedeni AKP iktidarıdır. Kim neyi ne amaçla yapıyor bilinmez ama ille de bir numara çevirilecekse o zaman yalnız ve yalnız iktidar eleştirilmeli. İktidarın bildik iç ve dış politikaları  olmazsaydı biz bugün bu konuları konuşmuyor olacaktık. 2011 öncesinde Türklerle Suriyeliler birleşme aşamasına gelmişti. O zaman da hiç kimse çıkıp bu Sünni, Alevi, Şii, Arap, Türkmen, Kürt, Ermeni ve Ezidi Suriyelilerin Türkiye ve Türklerin düşmanı demiyordu. Bu ülkede her şey saçma olmaya başladı. Bu saçmalığın yol açtığı paslanma süreç içinde beyinsel ve ruhsal çürümeye neden oldu. Her konuda, her alanda ve her düzeyde.. Ülke her konuda felakete doğru sürükleniyor. Karanlık ruhlu bazı Laiklerin ‘Arap ve İslam düşmanlığı’ ve dincilerin bu laiklere olan düşmanlığı ile meşgul olanlar el ele vermiş ortak düşman emperyalist ve siyonist güçlere hizmet etmede kendi aralarında yarışıyorlar. Dolar olmuş 30 ya da 40 olacak kimsenin umurunda değil. Benzin 60 olacaksa olsun. Ülke ve toplumun ezici çoğunluğu perişan ama sesini çıkaran yok. Önemli olan Türklerin; Kürtlere, Araplara, Perslere, Yunan’a, Ermeni’ye ve bilumum ‘Türk dostu’ olmayanlara düşman kılınmasıdır. Bu nasıl bir saçmalık! Bu nasıl bir aptallık! Kim olursa olsun toplumu bu bataklığa sürüklemek isteyenler ya zır cahil ya da bilinçli olarak bildik projelerin aparatıdırlar. Bu tipler bin ya da yüz yıllık Türkiye ve bölge tarihinde her zaman var olmuşlardır. Peki ders alan var mı? Sanmıyorum. Toplumun yarısı geri kalan yarısına düşman edilmiş ama ‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok’muş! Türk, Müslüman ve Sünni olan Fetö’cular Türk, Müslüman ve Sünni olan AKP’lilere savaş ilan etmiş ama olsun! O zaman dilim varmıyor ama herkese her şey müstahak! Helal olsun Erdoğan’a!.