Birkaç haftadır -belki de aylardır ya da hep- “Şunu yazayım, bunu yazayım” diyorum ama oturup birkaç satır yazmaya fırsat bulamadan yeni “Şunu yazayım, bunu yazayım”lar çıkıyor ve bu amansız kısır döngüden bir türlü kurtulamıyorum. “Neyse” diyerek, gönderilmemiş mektuplar gibi yazılamamış yazılar koleksiyonumu büyütüyorum. Pavyondu, geçim sıkıntısıydı, okullara atanan manevi ablalar-abilerdi, yerel seçimlerdi, seçim stratejileriydi, vatandaştı, kilise saldırısıydı, korkunç depremin yaklaşan yıl dönümüydü, öldürülen kadınlardı, istismar edilen çocuklardı, kayıp insanlardı, yok sayılan Anayasa’ydı… Derken… Derken… Bir başkadır benim memleketim. Orman kanunlarının geçerli olduğu çılgın bir lunaparktır benim memleketim. Kediler dokuz canlıdır, derler. Peki cumhuriyetimizin kaç canı var? *** Biraz önce TİP’in Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliği düşürüldü. “Harun gibi geldiler, Karun’a döndüler” sözleriyle muhalefet ederken, paraşütle iktidar partisinin yönetim katına inen er kişi mecliste olmayınca… Benim zihnimde “Olabilir mi öyle bir şey? Buna kargalar bile güler” sözüyle kazınan Bekir Bozdağ’a nasip oldu bu şeref! Anayasa fiilen askıya alındı. Askıya alınan Anayasa’nın ‘kitapçığı’ mecliste havalarda uçtu. Fiilen uçtu. Siyasetten çok X’te parlak bir kariyer yapabilecekken kafiyeli kürsü konuşmalarıyla caps’çi çocukların gönlünü fetheden Bahçeli sever fiili durumları. Kahrolsun de jure, yaşasın de facto! Kanunların canı cehenneme! Peki meclisin kaç canı var? *** Yurdun gerçek yurtseverleri hep bir bahaneyle tutuklanırken, milliyetçilerin hangi yararınadır ordunun tasfiye edilmesi, ağaçların kesilmesi, kanunların çiğnenmesi? Milliyetçilerin hangi yararınadır, sağa sola bomba koyan yabancı uyrukluların ülkeye doldurulması? Milliyetçilerin hangi yararınadır, tarikatların de facto ülke yönetiminde yer alması? Milliyetçilerin hangi yararınadır, 100’üncü yılımızda eski adıyla Cumhurbaşkanlığı Kupası olan maçın Suudi Arabistan’da oynatılmak istenmesi? Hem de onca aşağılayıcı duruma rağmen! Milliyetçilerin hangi yararınadır, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istemek? Peki Anayasa’nın kaç canı var? *** Kanadı kırık, deprem yaralarını hâlâ saramamış Hatay’ın kaç canı var? Şükran Atalay’ın, Mustafa Atalay’ın kaç canı var? Böyle bir hukuksuzluk olabilir mi? Buna kargalar değil tüm orman güler! Laik ve demokratik bir ülkede haklarımız gasp edilmeden, kanunların gözetiminde, onurumuzla yaşamak için kaç canımız var? Kaç ‘CAN’ımız var?