Ömür sahnesi ölüme not bıraktı ve perde kapandı. İtalyan asıllı Fransız aktör Jean Paul Belmondo hayata veda etti.
Her sevgi armağan edilen filmlerin, ömürden geçen yılların sayısıyla mı ölçülüyor ne? Zaman bize hüzünden başka bir şey bırakmıyor.
Sinemada sanatta Dünya Efsaneleri arasında yer almak, sonsuz gökyüzü olmakla aynı şey!
Onun 1960 yılında oynadığı “Serseri Aşık” A bout de souffle filmi, Belmondo isminin dünya çapında tanınması oldu.
Kimse sonları prova etmezdi, çünkü son yalnızca bir kezdi. Belmondo’nun Serseri Aşık filmi de dünya çapındaki şöhretin ilk haliydi.
Yüzündeki çapkın ifade, bitirim gülümseme,
bazen tatlı bazen hüzünlü farklı yüz ifadeleri,
Onun taşıdığı düşüncelerin değeriydi.
Bildiğini değil, bilmediğini okumak gibi!
Önce futbolcu, sonra boksör ve devamında tiyatro-sinema ve bununla birlikte beyaz perdenin en değerli jönlerinden biri olmak,
Güldürülü filmler, dublörsüz oynadığı aksiyon filmler, muzip-sempatik- maceraperest hali,
Sevimli serseri ruhu, güçlü karizması ile yeni dalga akım öncülüğü, en iyi oyuncu dalında Fransa’nın Cesar ödülü, yine Fransa’nın en büyük onur nişanı olan Legion d Honour ödülü, 1963 yılında “ 30 yıl ve 25 film” adlı otobiyografik kitap, hepsi ona aitti.
81 Filmde Oynadı…
Şahane Serseri, 1960 yılında Alain Delon ile birlikte oynadığı Borsalino ve Çetesi, Omar Sharif ile oynadığı Hırsızlar, Sevimli Haydut, Asların Ası, Serseri Aşık, Lejyoner, Zafer Benimdir, Deli Fişek, Çapkın Polis ve Le Professionnel, Belmondo’nun müzikleriyle beraber bir döneme damga vurmuş en güzel filmleriydi. Bizlerinde sinemalara koşa koşa giderek izlediğimiz…
Jean Paul Belmondo’nun vedası, çocukluğunu geçirdiği evden taşınmak gibi!
Filmleri bizlere bıraktı. Valizlerle dolu anıları aldı, gitti.
Ennio Morricone’nin en güzel film soundtrack’larından “Le Professionnel”, bize kalan bir veda’dan daha fazlasıydı…