İran; İsrail’in saldırılarına karşılık vermek amacıyla İsrail’e 300 kadar İHA, SİHA ve balistik füze fırlattı. O gün Nisan’ın 13. günüydü ve Yahudilerin dini tatil günü Cumartesi idi. Bazılarına göre 13 sayısı uğursuz kabul edilir ama İsrail 6 Ekim 1973’de Mısır ve Suriye savaşında ve Hamas militanlarının geçtiğimiz 7 Ekim’de yenildiğinde o günler de Cumartesi idi.
İsrailliler psikolojik travma yaşıyor. Yaşadıkları için de %74’ü İran’a karşılık verilmemesini istiyor. Çünkü aralarında eski başbakanlardan Ehud Olmert ve Ehud Barak’ın da bulunduğu çok sayıda İsrailli dinsel yorumlarla İsrail’in sonunun yaklaştığını düşünüyor.
Peki Türkiye dahil bazı Arap ve Müslüman ülkelerde durum ne?
Bu ülkelerin yandaş medyalarında İran’ın İsrail saldırısıyla dalga geçen, küçümseyen ve her şeyin senaryo ve tezgah olduğunu söyleyen çok sayıda haber, yorum ve program görüyorum.
Utanç verici.
Adamlar neredeyse İsrail’i savunacak kadar ileri gidiyor.
Bazıları da İsrail’e akıl verecek kadar küstahlaşıyor ve İsrail’e ‘Şu Acemlere haddini bildirin’ tavsiyesinde bulunuyorlar.
Bunun bir tek nedeni var o da İran’ın Şii olması değil ABD işbirlikçisi olmamasıdır. ABD ve İsrail müttefiği olduğu yıllarda Şah’ın Şii olduğunu hiç kimse söylemiyordu bile.
Bunlar olurken İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın 14 Nisan 2018’de söylediklerini hatırladım. O gün Amerikan, İngiliz ve Fransız uçakları Suriye’nin bir çok bölgesini bombalamıştı. Bülent Yıldırım ise "Bugün atılan füzeler içimizi serinletmedi. Çok az vuruş yapıldı ve o tesislerin yok edilmediğini, tesislere bir zarar verilmediğini düşünüyoruz. Danışıklı dövüş gibi bir atış yapıldığını düşünüyoruz" demişti.
Dönelim İran-İsrail konusuna…
İran’ın fırlattığı İHA, SİHA ve füzelerin çok azı hedefine vardı ve iki askeri üs zarar gördü. Zarar görmesin diye İHA, SİHA ve füzeler yola çıktığında israil uçakları havalanmış ve saldırı süresince havada dolaşıp durmuş.
Peki İHA, SiHA ve füzelerin yola çıktığını kim bildirdi İsrail’e?
Türkiye’deki Kürecik dahil ABD’nin bölgedeki üsleri.
Bu da yetmeyince bölgedeki ABD, İngiliz, Fransız ve Ürdün hava savunma sistemleri ve uçakları İran’ın İHA, SİHA ve füzelerinin önünü kesmek için sürekli hareket halindeydi.
Peki bu ülkeler ve bölgedeki Amerikan, İngiliz ve Fransız üsleri olmasaydı İsrail ne yapacaktı?
Hiç bir şey?
195 gündür Hamas militanlarını yenemeyen İsrail’in İran’a verebileceği tek zarar nükleer bombalarını kullanarak verebilir. Buna cesaret eder mi bilinmez ama teke tek savaşta ve emperyalist ülkelerin ve işbirlikçilerinin desteğinden yoksun bir İsrail’in sonu gelebilir.
İran; İsrail’e komşu bir ülke değil ama İran’ın desteklediği Suriye ve Lübnan komşu ve Lübnan’daki Hizbullah’ın elinde en az yüz bin füze ve belki de binlerce İHA ve SİHA var. Ve bunlar sıfır kilometreden fırlatılacağı için hiç bir radara takılmaz , İsrail’in demir kubbesine yakalanmaz ve büyük ölçüde hedeflerine varır.
Böyle bir olasılıkta İsrail’in işi çok zor ve böyle bir zorluk sonucu İsraillilerin büyük bölümü kaçarak geldikleri ülkelere geri döner.
Örneğin bir milyonu Rusya ve Ukrayna’ya.
Bir o kadarı Fas’A.
150-200 bini Türkiye’ye.
Şu anda İsrail’de yaşayan sekiz milyon Yahudi'nin ya kendileri, ya da baba ve dedeleri son yüz yılda başka ülkelerden Filistin’e göç etmiştir. Baba ve dedelerinin Filistin’de doğan Yahudiler ise nüfusun yüzde beşi bile değil.
Tarihi gerçekler böyle diyor.
Siyonist ideolojiye ve ‘Nil’den Fırat’a Büyük İsrail devletine’ inanarak Filistin’e gidip yerleşen farklı etnik kökenli Yahudiler, Filistinlilerin toprağını ele geçirmek için her türlü kanlı eyleme kalkıştılar ve öyle devam ediyorlar. 76 yıldır işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria’da olup bitenlerin tek nedeni budur. Öncesi de var ama özellikle 1948’de kuruluşundan bu yana ABD, İngiltere ve emperyalist ülkelerin desteği olmasaydı bugün İsrail diye bir devlet olmayacaktı ve biz olası İran-İsrail savaşını konuşmuyor olmayacaktır.
Hikayenin özü budur.