Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu ile sınırları çizilen “Şeytan Üçgeni”nin göbeğinde yer alan Türkiye, Atatürk ve İnönü sayesinde, neredeyse tam 100 yıldır barış içinde yaşıyor olacaktı.
Ne yazık ki bu iktidar, emperyalizmin Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırma politikasına alet oldu ve bu barış dönemi son yıllarda zedelendi.
***
DEVRİMİN VE KARŞI DEVRİMİN YÜZYILI kitabımızla ilgili konferans ve imza günleri yaparken gündemimizin başına yerleşen Hamas-Netanyahu savaşından gelen dehşet görüntüleri:
1) Atatürk ve İnönü’nün bize armağan ettiği Cumhuriyetin ve bu Cumhuriyet sayesinde yaşadığımız 100 yıllık barışın değerini bana bir kez daha anımsattı.
2) Ülkemizin karşı karşıya olduğu tehdit ve tehlikeleri gündeme getirdiği için, uykularımı kaçırdı.
***
1) Bu savaş bir dinler arası savaş değildir.
Bu savaş, Yahudilerle Müslümanlar arasındaki bir kimlik savaşı değildir.
Yahudilik ve/veya Müslümanlık, savaşta yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve vahşetleri örtbas etmek için başvurulan, sığınılan, mukaddes din kimlikleridir.
2) Bu savaş Filistinliler ile İsrailliler arasında topyekûn bir savaş değildir.
Hamas bütün Filistinlileri temsil etmemektedir.
Örneğin Filistin Kurtuluş Örgütü, FKÖ taraftarlarının desteğine sahip değildir.
Netanyahu, yolsuzluk soruşturmalarıyla karşı karşıya kalmış, Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini sınırlama girişimi şiddetli bir muhalefetle karşılaşmış bir başbakan olarak, tüm İsrail halkını temsil etmemektedir.
3) Bu savaş, dünyadaki güç dengeleri rekabetine dayalı bir büyük çatışmanın küçük bir kıvılcımı gibi de görülebilir.
İsrail’in arkasında ABD ve Avrupa, Hamas’ın arkasında ise İran ve Rusya görünmektedir.
4) İran ve Hamas, İsrail’in varlığını kabul etmemekte, İsrail ise Filistinlilerin yerleşimlerine doğru, onları dışlayan bir genişleme stratejisi izlemektedir.
Her iki taraf da birbirlerini uzlaşmazlıkla ve kendi varlıklarına karşı bir tehdit oluşturmakla suçlamaktadır.
5) Şu anda savaşan tarafların müttefikleri, yangını yaygınlaştırmamak ve sıcak savaşa müdahale etmemek eğilimi içinde görünmektedirler.
Her ne kadar, ABD İsrail’e, İran Hamas’a, siyasal destek veriyorsa da her iki ülke de en azından şimdilik, sıcak savaşa taraf olarak katılmak eğiliminde değilmiş gibi açıklamalar yapmaktadırlar.
6) Bu sıcak savaş, bölgeden dışarı doğru bir kaçışa, yeniden bir göçe yol açacaktır.
Türkiye’yi en çok da bu sonuç ilgilendirmektedir.
***
Türkiye’deki iktidar, emperyalizmin Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırma politikasına alet olmakla, bu bölgedeki sıcak savaşa katılmakla, çok büyük bir hata işlemiştir.
Bu hatasını, ülkenin bütün toplumsal, ekonomik, siyasal ve demografik yapısını ve geleceğini tehdit eden büyük bir “sığınmacılar” sorunu ile ödemektedir.
Dilerim iktidar, bu yanlıştan ders almış olur da Hamas-Netanyahu arasındaki sıcak savaşa karışmak gibi büyük bir hata daha işlemez!