30 Kasım 2022… Mersin’de 12 yaşındaki kız öğrenci, aldığı düşük notla alay eden sınıf arkadaşını tuvalette hortumla dövdü ve bıçaklayarak öldürdü.
2 Aralık 2022… Afyonkarahisar’da iki genç kız kendilerini takip eden iki kişiden korkunca bir pastanede çalışan Engin Taş’tan yardım istedi. Kızları takip eden iki kişi, kendilerini uyaran Taş’ı boynu dahil 8 yerinden bıçaklayarak öldürdü.
3 Aralık 2022… Şanlıurfa’da Bahar Hezer’i erkek kardeşi sokak ortasında tüfekle vurup öldürdü.
3 Aralık 2022… Aksaray’da Melike Arıbaş (15), ayrıldığı nişanlısı Muhammet Kılıç tarafından başından vurularak öldürüldü. Kızını korumaya çalışan baba Doğanay Arıbaş (42) da başından yaralandı.
2 Aralık 2022… Anaokulu çocuklarını taşıyan servisin şoförüyle bir motosiklet sürücüsü arasında çıkan tartışmada yumruklar konuşurken küçücük çocuklar çığlık çığlığa ağladı.
13 Kasım 2022… İstiklal Caddesi’nde bombalı saldırıda 6 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.
Evde, sokakta, hastanede, okulda, yolda, ekranda, mecliste… Her gün her yerde şiddet! En çok can alan, yaşam kalitesini en çok düşüren salgın: Şiddet!
Şiddetin bir salgına dönüştüğünün farkında değil miyiz?
Şiddetin bir iletişim biçimine, bir sorun çözme aracına ve bir kültüre dönüştüğünü kabul etmeyecek miyiz?
Yoksullaşmanın ve kontrolsüz göçün toplumsal şiddeti artırdığını görmezden mi geleceğiz?
Şiddetin nedenlerini, sonuçlarını konuşmayacak mıyız?
Şiddetin önlenmesi için önlem almayacak mıyız?
***
Sonu ölüm ve yaralamayla biten fiziksel şiddetin yanında bağırmak, küfür etmek, hakaret etmek gibi sözel şiddet de her geçen gün artıyor. Küfür etmeden, bağırmadan konuşamıyor kimse. Ekranları argo ve küfürlü konuşan kaba insanlar doldurmuş. Kavgasız yemek programı bile yapılamıyor.
Siyasetin kaba, kavgacı ve edepsiz dili herkesin malumu…
Stadyumlarda ve çevresinde futbol keyfi yaşamaktan çok kavga ve çatışmalara katılıyor insanlar.
Medya sayesinde sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar şiddetin bin bir türlüsü evlerin içine sokuluyor. Sosyal medya sayesinde şiddetin elli tonunu ceplerimizde taşıyoruz. Haberler şiddet pornografisine dönüşmüş. Cinayetlerin, tecavüzlerin ayrıntılarını ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Okur ve izleyici de bunu talep ediyor ne yazık ki. Gündüz kuşağı programlarda cinayet, cinayeti örtbas etme, şiddet, ihanet, entrika ve yalan normalleştiriliyor. Her sahnesi gerilim müzikleriyle ve şiddetle dolu mafya, köy ağası ve entrikacı şehirli dizileri de geceyi boş geçmiyor.
Şiddetin normalleşmesinden herkes suçlu herkes! Fakat kabahatin büyüğü medyada. Yıllardır reyting, tiraj ve tıklanma uğruna sorumluluklar unutuldu ve şiddet şehvetle sunuldu. Medya sorumluluk taşıyamazken vatandaş gazetecilerden ve sosyal medya kullanıcılarından olgunluk beklemek pek hayalci kalıyor. Oysa şiddetin normalleştiği bir topluma dönüşmek en büyük derdimiz olmalı ama kimsenin de pek umurunda görünmüyor.
Şiddetle bireyler istediklerini elde ettiklerinde kanunlar hükmünü yitirir. Bu durum, diğer herkesi de şiddete teşvik eder. Sonunda hukuk devleti olma vasfı yitirilir.
***
Birkaç gündür şiddetin artmasının nedenlerini okuyorum. Edindiğim bilgileri paylaşayım:
- Psikoloji Ansiklopedisi şiddeti “Saldırı, tecavüz veya cinayet gibi aşırı bir saldırganlık biçimi” olarak tanımlıyor.
- Can sıkıntısı ve yoksulluk gibi faktörler şiddeti artırabiliyor.
- Usanmak, hayal kırıklığı, şiddet içeren medyaya maruz kalmak, evde veya mahallede şiddete tanıklık etmek, diğer insanların eylemlerini -öyle olmasalar bile- düşmanca görmek şiddete neden olabiliyor.
- Amerikan Psikoloji Derneği aşırı alkol, hakaret, kışkırtıcı davranışlar, hava sıcaklığı, aşırı kalabalık gibi çevresel faktörlerin saldırganlık riskini artırdığını belirtiyor.
- Şiddet genellikle kişinin öfke, hayal kırıklığı ve üzüntü gibi duygularını ifade etmek için kullandığı bir araç.
- Şiddet kişilerin istediklerini elde etmeye çalıştıkları bir manipülasyon tekniğidir.
- Şiddet görerek büyüyenler şiddet uygulama eğiliminde olurlar. Şiddet onlar için uygun/normal bir davranıştır.
- Akran etkisi, dikkat eksikliği, özsaygı ve özdeğer düşüklüğü, istismar, ihmal, medyada şiddete tanık olmak, duygu kontrolünde güçlük çekmek, silahlara kolay erişim, başkalarını korkutarak saygı kazanılacağına dair yanlış inanç şiddeti körüklüyor.
- Şiddete çok fazla şahitlik etmek şu dört sonucu doğuruyor: Saldırganlığa teşvik, mağdur edilme korkusu, duyarsızlaşma ve şiddete karşı duyulan arzu.
Şiddeti kanıksamak üzereymişiz gibi geliyor bana. Duyarsızlaşmadan, şiddeti kanıksamadan şimdi yapabileceklerimiz var. Yarın çok geç olabilir.