“Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir” Mustafa Kemal Atatürk
29.Ekim Cumhuriyet Bayramı’nızı kutlarım
Fatih Terim’den manipülasyon salvoları!
Bir kişiye hizmet almak için para ödendiğinde, ister bir restoranda yemek olsun, ister bir kız ya da erkek çocuğun sporda eğitimi olsun, hizmet kalitesi konusunda her zaman büyük bir beklenti vardır.
Bu beklenti günümüz sporunun gerçekliğidir.
En üst kalitede sporla bir arada olmak, rekabet etmek için en üst kalitede hizmet almak ve vermek.
Bu küresel bakış perspektifinde spor kamuoyu, Galatasaray camiası ve yönetimin, Fatih Terim’den beklentisi de bu dur.
En üst kalitede hizmet almak.
“Ne Galatasaray’ı bıraktım, ne takımı bıraktım, ben sadece maçı bıraktım” ifadesi bir teknik direktör eylemi olamayacak kadar tehlikeli bir düşünseldir.
Çünkü.
Futbolcular, kulüplerin en büyük değerleridir.
Bir futbol takımı, kulübün, camianın ve küresel oyunun en birincil varlığıdır.
Maç oynanırken soyunma odasına gitmek.
Galatasaray’ı itibarsızlaştırmaktır.
Yalnızlaştırmaktır.
Değersizleştirmektir.
Marka işbirliklerini riske atmaktır.
Terim için jübile zamanı.
Çok uzun zamandır açıklamaları ve davranışları, kulüp isminin durduğu gibi üst düzeyde değil.
Her yenilgide hedef ya futbolcular ya da yönetim.
Her daim içerde onu” yemeye” çalışanlar var.
Dışarısı için de mevzu aynı.
Yıllardır, içerdekileri de dışardakileri de biliyorum diyor.
Ama bir türlü onu “yemek” isteyenleri açıklamıyor.
Stratejisi; düşmanlar paranoyasını yaşatarak yaşamak.
Kaç Galatasaraylı inansa kâr.
Bu nedenle olayları profesyonel süzmeye, Galatasaray’ın marka değerini düşünmeye, taraftarları hakikatle yüz yüze getirmeye niyeti yok.
Açıklamaları ise ikili karşıtlıklar barındırıyor.
Ve aslında kaçmak isterken kendini sorgulatıyor.
Takımı için “maalesef yorgunluğun altından kalkamadık” dedi, kabahati takıma yükledi.
Halbuki futbolcu yorgunluğunun üstesinden gelmesini sağlama sorumluluğu kendisinde.
“Sahada kendine yazık eden bir takım vardı” dedi, takımın kendine yazık etmesine engel olacak her türlü önlemi alma sorumluluğu kendisinde.
“Evet tüm hataların sonuçların müsebbibi benim olduğunu söyleyebilirler, durduğum yerden vaz geçmeyeceğim” dedi.
Durduğu yerden vaz geçip sorunları ortadan kaldırma sorumluluğu kendisinde.
“Tepkim belli. Bu kadar yerde geçen bir oyun olmaz” dedi.
Galatasaray maç boyunca etkin olmayınca, rakibe bunu yapacak ortamın hazırlanmış olma sorunun sorumluluğu da kendisinde.
“Maalesef satma işleminde başarılı olamayınca, futbol sadece almak değil” dedi ve akıllara; Omar Elabdellaour transferi için Başkan Mustafa Cengiz ve Abdürrahim Albayrak’ın imzaları olan ve menajere ödenen 2 Milyon 175 bin Euro gibi inanılmaz bir komisyon getirdi. (Belgeyi, Ajansspor yazarı Atilla Türker köşesinde yayınlamıştı).
Başkan ve yönetimle kamuoyu önünde imalı tartışmalar yapmama sorumluluğu da kendisinde.
Terim’in son dönem açıklamalarına oyun ve ilişki yönetime bakınca yorulduğu görülüyor.
Bu demeçleri birleri mi yazdırıyor ya da kendisi mi buluyor, bilemiyorum.
Şayet bir danışmanı hazırlıyor ya da akıl veriyorsa aman uzak dursun.
Çünkü açıklama diye söylediği şeyler, kendi sorumluluğunda olan konular.
Bir nevi kendi kendini eleştirme halinde olan Fatih Terim’in hem dinlenmeye hakkı var hem de ihtiyacı.
610 fidan 610 maç!
Yürekleri yakan Hatay İskenderun’daki yangın sonrası Samet Aybaba ağaçlandırma çalışmalarında 610 fidan dikti, geleceğe nefes oldu.
Sonuç!
Cüneyt Çakır, Halis Özkahya ve Ali Palayık
UEFA, Avrupa maçlarında bu üç hakeme görev verdi.
Hakemeler Avrupa’da, eleştiren kulüpler kendi liginde.
Sıkışma!
Türkiye Futbol Federasyonu hala yayıncı kuruluşla oyalanıyor.
Ülkemizin markası S Sport’la otur masaya.
Ver yayın haklarını yerli ve milli spor kanalına.
Yanılıyorsun!
Sergen Yalçın dedi ki, “Beşiktaş tarihinin en zor antrenörlüğünü ben yapıyorum.”
Samet Aybaba yaptı o zor işi, hatırlatalım.
Twitter: @Hulya__Coskun