İki ay önce bugün Hamas militanlarının saldırısını bahane eden İsrail Gazze’ye saldırarak ezici çoğunluğu çocuk ve kadın 20 bin Filistinliyi vahşice öldürdü, elli binini yaraladı ve ABD’nin gönderdiği özel bombalarla 250 binden fazla evi yerle bir etti.
Bizde ve dünyanın bazı ülkelerinde kıt zekalı, emperyalist projelerin aparatı ve parası peşin ödenen İsrail sevicileri “Hamas saldırmasaydı bunlar olmayacaktı” saçmalığı ile İsrail’i aklamaya çalıştı ve çalışıyor.
Her şey bir yana bu tipler kesinlikle insanlıktan nasibini almamış zavallılardır.
Çok kez yazdım ve anlattım.
Şu anda İsrail olarak tanımlanan topraklar 1948 öncesinde FİLİSTİN idi. ABD’nin BM’de çevirdiği tezgahla 1948’de kurulan İsrail 1967’de FİLİSTİN topraklarının geri kalan yani Batı Şeria ve Gazze’yi de işgal etti. Bu işgal süresince İsrail; Filistin halkına inanılması güç insanlık dışı her türlü işkenceyi yaptı, öldürdü ve on binlerce Filistinliyi hapislere attı.
2005’de Gazze’den çekilen İsrail Batı Şeria’daki işgalini sürdürüyor ve Gazze’yi kuşatma altında tutuyor. Gazze’ye girecek su, elektrik ve aklınıza gelebilecek her şey İsrail üzerinden giriyor ve en az 30 bin Filistinli gündelikçi işçi olarak İsrail tarafında çalışmak zorunda bırakılıyor.
Dönelim Hamas’ın 7 Ekim saldırısını gerekçe gösteren zavallılara…
Bayanlar Baylar işgal altındaki bir halk sizin gibi teslimiyetçi ve işbirlikçi değilse her zaman işgale karşı direnme, ayaklanma ve düşmana saldırma hakkına sahiptir.
Sizin çarpık zihniyetinize göre Mustafa Kemal da kurtuluş savaşını başlatmamalıydı ve ‘keşke Yunan kalmalıydı’ bu topraklarda!
Fikrinizi değiştirebileceğinizi sanmıyorum ama ben yine da yazayım.
İsrail 2005’de çekildiği Gazze’ye ilk kez saldırmıyor.
-Bir askerinin kaçırıldığını gerekçe gösteren İsrail 11 Ekim 2006’da Gazze’ye saldırdı. 26 Kasım 2006’da ateşkes sağlandı ancak kaçırılan asker kurtarılamadı ve 2011’de aralarında Hamas’ın Gazze’deki şimdiki komutanı ve 24 yıldır hapiste olan Yahya Sinvar’ın bulunduğu 1027 tutsak karşılığında serbest bırakıldı.
-27 Aralık 2008’de İsrail bir kez daha Gazze’ye saldırdı ve beklediği sonucu alamayınca 18 Ocak’ta ateşkesi kabul etti.
-14 Kasım 2012’de İsrail tekrar Gazze’ye saldırdı. 7 Temmuz 2014, 12 Kasım 2019 ve 7 Mayıs 2021’de bu saldırılarını tekrarlayan İsrail yasak olan fosfor, uranyum ve benzeri yasak silahları kullanarak binlerce Filistinliyi öldürdü, on binlercesini yaraladı, on binlerce evi yıktı ve iki milyondan fazla Filistinliye hayatı cehenneme çevirdi.
Üstelik Hamas 7 Ekim’de olduğu gibi İsrail’e saldırmamıştı.
Bu saldırıların dışında her canı istediğinde Gazze’deki bazı hedefleri bombalayan İsrail uçak ve dronlarla bir çok Hamas yöneticisini öldürdü ve Hamas’ın olmadığı işgal altındaki Batı Şeria’da 1967’den bu yana ve özellikle son yıllarda binlerce Filistinliyi öldürdü, on binlercesini yaraladı ya da hapislerde çürüttü ve günlük olarak onlara cehennemi yaşattı ve yaşatıyor.
Hâlâ böylesi ruh hastası İsrail’i seven varsa bu da onların sorunu ya da belki de gerçek sorun kendileridir. Çünkü onlar ve benzerleri olmazsaydı belki de İsrail diye bir devlet olmayacaktı ve on binlerce Filistinli çocuk ölmeyecek ve dünya çocukları gibi aileleriyle birlikte mutlu bir şekilde yaşıyor olacaktı.
..
Gelelim Hamas’ın İslamcılığına…
İsrail sevicileri anlamak istemeyecek ama ben yine yazayım.
Ocak 2006’da yapılan demokratik seçimlerde Hamas 132 sandalyelik Filistin Parlamentosunda 76 sandalye kazanmıştı. İsrail’le işbirliği yapan Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın lideri olduğu Fetih örgütü ise 44 sandalye alabildi. Geçen ay yapılan kamuoyu yoklamalarına göre olası bir seçimde Filistinlilerin %68’i Hamas’a oy vereceğini söylemiş.
Peki İslamcı Hamas’a ‘Radikal İslamcı’ diyenler neden Yahudi İsrail’e ‘ Radikal Yahudi’ demiyorlar ?
Üstelik Hamas ilk silahlı eylemini 2000 yılında gerçekleştirmiş ama dünyanın dört bir yanından Filistin’e giden ve 1948’de İsrail’i kuran Yahudilerin ezici çoğunluğu radikal Yahudi idi. Çünkü Filistin’e gidip radikal dinci söylemlerle ‘Vaadedilen topraklarda’ ‘Nil’den Fırat’a kadar Büyük İsrail Devletini’ kuracaklarını söylüyorlardı ve bunun için kurdukları radikal siyonist Yahudi terör örgütleriyle Filistin hakkını öldürdüler ve hala öldürüyorlar.
Bunu da her fırsatta ‘ İsrail Yahudilerin devletindir’ diyen Netanyahu’nun söylemiyle ‘dini inançlarının gereği’ olarak yapıyorlar çünkü ordunun Hahambaşı onlara bunu emrediyor.
..
Gelelim ‘ilk Kıblemiz Mescid-i Aksa’ söylemiyle insanlara hamasi nutuklar çeken Arap ve Müslüman ülke liderlerine.
İsrail’in Gazze’ye saldırmasından sonra 11 Kasım 2023’de Suudi Arabistan’da toplan önce Arap sonra Müslüman ülke liderleri ‘esip gürledikten’ sonra İsrail saldırılarını kınamakla yetindiler ve bu saldırların son bulması için hiç bir şey yapmadılar ve yapamıyorlar. Bununla yetinmeyen liderler 30 Kasım’da Dubai’de düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı İklim Konferansı’a İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un davet edilmesine göz yumdular. Yine Erdoğan’ın katıldığı ve önceki gün Katar’da düzenlenen Körfez Ülkeleri Zirvesinde İsrail’e karşı eylemsel hiç bir karar alınamadı.
Belki de bu durumdan hoşlanmayan Başkan Putin dün aniden Suudi Arabistan ve BAE’ne giderek Muhammed Bin Selman ve İsrail işbirlikçisi Muhammed Bin Zayed ile bir araya geldi. Bugün Moskova’da İran Cumhurbaşkanı Reisi ile görüşecek olan Putin Pazar günü Bakan Lavrov’u Katar’a göndererek Sisi ile birlikte İsrail’le Hamas arasında arabuluculuk yapan Erdoğan’ın müttefiği Temim El-Sani ile kapsamlı bir değerlendirme yapacak.
Bu hafta önemli gelişmeler yaşanabilir ama geçmişte tüm Gazze saldırılarında imzası olan Başbakan Netanyahu cinayet işleme alışkanlıklarını sürdürmek isteyecektir.
Bizdeki İsrail sevicileri gibi ‘canları çıkar ama huyları değişmez’ çünkü satılmıştık genetiktir!