***
İstiklal Caddesi’ne bombayı koyan Ahlam Albashir Türkiye’ye girerken sahte evlilik belgesi gösterdi. Esenler’de Suriyelilerin sahip olduğu kaçak bir atölyede diğer kayıt dışı işçilerle çalıştı ve orada aylarca konakladı. Ulaşım aracı olarak kullanılan taksi korsan ve şoförü Suriyeli Yasir el-Korali (Terörist istese de sarı taksi bulamazdı -bu konu ayrı!). Ahlam Albashir’i Esenler’den Kanarya’ya götüren kişi Suriyeli. Kanarya’da konaklanılan ev Suriyelilerin. Terör saldırısının bir parçası olanları yurtdışına kaçırmak için devreye girenler Suriye’den gelenler. Yaptıkları iş yine yasa dışı, yine kaçak…***
Ahlam Albashir’in ortaya çıkan son ifadelerinden ağabeyinin Özgür Suriye Ordusu’nda (ÖSO) üst düzey komutan olduğunu öğrendik. Daha önce de PKK/YPG ile temasını, izini kaybettiği eski sevgilisi “Hamedoş” kod adlı Hamed El Ali’nin sağladığını söylemişti. Bir yanda terör eylemini PKK’nın yapmış olmasını, diğer yanda Suriye’deki radikal İslamcı grupların yapmış olmasını tercih edenler… Tercihli terör örgütleri… Bir başka yanda ise seçim öncesi gerilimin tırmandırıldığına dair şüphelerini belirtenler… Orada ölen 6 kişi, yaralanan onlarca kişi ve günlerce korku yaşayan sivil halk için terör kimden geliyorsa korkunç bir eylem değil mi? Vatandaş olarak en temel hakkımız ve beklentimiz önce güvenliğimizin sağlanmasıdır. Eğer güvenliğimizi tehdit eden bir durum/eylem oluşursa failin doğru olarak en kısa zamanda tespit edilmesidir. Şeffaf olunması, devlet soğukkanlılığı ve sakinliğiyle açıklamalar yapılmasıdır. Devlet beddua etmez, laf sokuşturmaz, kinaye yapmaz; elinin altındaki istihbarat birimlerini, silahlı birliklerini, emniyet güçlerini kullanır; adaleti işletir. Bir bomba patlıyor bu bile muhalefete çatmak için araç olarak kullanılıyor. Terör eylemini gerçekleştirenden çok muhalefete lanet okunuyor. Bilmiyorum farkındalar mı? Sürekli birbirine laf yetiştiren, bağıran çağıran, kavga eden, oh çeken, çocuklar gibi küsen, ergenler gibi trip atan, senli-benli konuşan siyasiler umutlarımızı gasp ediyorlar. Derken dün Suriye sınırından Gaziantep, Karkamış’a roketler atıldı. Üç okul ve iki ev vuruldu. Hasan Karataş (5) ve öğretmen Ayşenur Alkan (22) yaşamını yitirdi. Beş aylık hamile bir kadın ağır yaralı.***
Kontrolsüz göçle ülkede toplanan milyonlarca insan arasında yeni Ahlam Albashir olmaya elverişli kaç kişi var? Bir şekilde tehdit edilen veya Avrupa’ya gidiş sözü verilen kaç yasal veya kaçak göçmen benzer bir eylemi yapmaya gönüllü olur? “Kontrolsüz göç güvenlik zafiyeti oluşturuyor” diyenlerin hepsi topyekûn ırkçı ve faşist ilan edildi. Her önüne gelene “Irkçı, faşist, geri kafalı, insan haklarına duyarsız” diyenler neden bugünlerde sessizler? Rastgele terör eyleminde yaşamını yitirenlerin insan olarak hakları yok mu? Siyasi kutuplaşmalar, göçmen sorunu, terör sorunu yetmiyormuş gibi bir de ekonomik terör altında eziliyoruz. Sağlıksız beslenmekten bağışıklık sistemleri çökmüş; kimse iyileşemiyor. Et, tavuk, balık, meyve, sebze fiyatları el yakıyor. Peynir fiyatları, et fiyatlarını geçti. Evler yabancılara satılıyor. Evler yabancılara kiralanıyor. Geçmişteki tek bir yanlış politikasını kabul etmeyenlerin geleceği şekillendirmekteki ısrarı, azmi, çabası umutlarımızı tüketiyor. Fırsatını bulan ülkeden kaçıyor. “Geleceğe umutla bakmak” gibi romantik cümleler kuramıyoruz. Umut hakkımız gasp ediliyor. NOT: Umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet/müebbet hapis cezası alan bir hükümlüye bile serbest kalma imkanının tanınmasını ifade eden bir kavramdır. Bu yazıda o anlamda kullanılmamıştır. Geleceğe dair umut etme hakkı olarak kullanılmıştır.