Doğal afet doğal mı?
Doğal afetleri, tanrı işi olarak (doğaüstü güçlerle) veya doğa işi olarak (doğal güçlerle) ya da insan ve toplum işi olarak açıklamak olanaklıdır. Tanımsal yaklaşımı bir yana koyalım. Doğal afetlerin gerçekte doğal olmadığını, doğal afetlere bağlı kayıpların bütünüyle Doğa Ana’ya atfedilemeyecek kadar yüksek olması nedeniyle rahatça ifade edebiliriz. O halde üçüncü açıklama tarzı ön plana çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler (UNESCO) tarafından 13 Ekim Uluslararası Afet Risk Azaltım Günü olarak kabul edilmiştir. 2018 yılı 13 Ekim’inde ana tema afetlerin küresel gayri safi milli hasılaya olumsuz ekonomik etkilerinin azaltılmasıydı. 2019 yılı ana teması da ‘Afetin kritik altyapılara verdiği hasarın ve temel hizmetlerin (sağlık ve eğitim tesislerinin hizmetleri, su tedariki, enerji, telekomünikasyon ve ulaşım hizmetleri vb.) kesilmesinin önlenmesi’ olarak belirlenmiş. Bu yılki ana tema Birleşmiş Milletler tarafından ortaya konulan ‘Sendai Yedi Hedef’ kampanyasının bir parçası olarak devam ediyor. Hedef 2030’de bu etkinin sıfırlanması! 2016’da ortaya konulan yedi yıl yedi hedef (a-g) kampanyasında yıllara göre hedefler şöyle belirlendi: 2016: Ölümleri azaltmak / 2017: Etkilenen insanların sayısını azaltmak / 2018: Küresel toplam (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) GSYH’ya olumsuz etkisini azaltmak / 2019: Afetin kritik altyapılara verdiği hasarın ve temel hizmetlerin (sağlık ve eğitim tesislerinin hizmetleri, su tedariki, enerji, telekomünikasyon ve ulaşım hizmetleri vb.) kesilmesinin önlenmesi / 2020: Ulusal ve yerel afet risk azaltım stratejisi olan ülkelerin sayısını arttırmak / 2021: Bu Sendai Yedi Çerçevesine ilişkin olarak gelişmekte olan ülkelere destek işbirliğini geliştirmek / 2022: Çok yönlü hasar erken uyarı ve enformasyon sistemlerinin kurulması ve işletimini arttırmakDoğal afetlerin ekonomik etkileri
Bu etkilerin yapısal özellikleri, depremin büyüklüğüne (depremin kaynağında ortaya çıkan enerjinin ölçüsü) ve şiddetine (depremin yeryüzeyindeki yapılar ve insanlar üzerindeki etkilerinin ölçüsü) göre farklılaşabilecektir. Birleşmiş Milletler’in afetlerle ilgili örgütü UNDRO bu etkileri doğrudan, dolaylı ve ikincil etkiler olarak sınıflamaktadır. Şöyle ki;- Doğrudan etkiler: Bunlar afetin devletin kamusal malları, iş dünyası ve nüfus üzerindeki doğrudan etkileridir. Genelde insan nüfusunun yaşam niteliği ve sayısı üzerindeki etkiler ile fiziksel stok, hayvan ve bitki stokunun niteliği ve niceliği üzerindeki hasar ve yıkım gibi kayıplardır. Özelde ise toplumsal ve ekonomik altyapıda ortaya çıkan hasarlar ile sermaye stoğundaki kayıplardır.
- Dolaylı etkiler: Bunlar doğrudan etkilerin türevleri olarak tanımlanmaktadır. Üretimdeki düşüşe ve hizmetlerin karşılanmasındaki aksamalara bağlı olarak ortaya çıkan etkilerdir. Bu etkiler fiziksel yapılar ve insanlar arasındaki ilişkilere tesir eder. Üretim ve hizmetlerin (su, iletişim ve ulaşım vb.) kesilmesiyle gelir kayıpları ve fiyat artışları ortaya çıkar. Bu etkiler birkaç yıla dek uzayabilmektedirler. Bunlar şu başlıklarda toparlanabilmektedir:
- İkincil etkiler: Afetten bir süre sonra ortaya çıkan afetin ülke ekonomisine etkileridir. Bu etkiler makroekonomik etkiler olarak nitelenebilirler. Ekonomik büyüme düşüşü, enflasyon artışı, ödemeler dengesi sorunları, kamu harcamalarında artışlar, bütçe açığının büyümesi, parasal rezervlerde azalma, borç dengesinin bozulması, ülke rezervlerinin azalması gibi örnekler verilebilir.