ABD Başkanı Biden, yeni ‘Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni açıkladı.
24 sayfadan oluşan ‘Amerika’nın Avantajlarını Yenilemek’ başlıklı ‘Strateji Belgesi’ Biden’ın önümüzdeki 4 yıl başkanlık döneminde ulusal güvenlik stratejisini ortaya koymak açısından önem taşıyor.
Biden belgenin girişinde ‘Amerika’nın çıkarlarını ilerletme ve evrensel değerleri güçlendirmede ancak yakın müttefik ve ortaklarımızla çalışarak ve ulusal gücümüzün kalıcı kaynaklarını yenileyerek başarılı olabiliriz. Bu da en temel avantajımızın yani demokrasinin yeniden canlandırılması ile başlar’ diyor.
Biden, ‘Dünyamızın gelecekteki yönü konusunda tarihi ve temel bir tartışmanın ortasında olduğumuzu düşünüyorum. Karşı karşıya olduğumuz zorluklara bakınca ‘otokrasinin’ en iyi yol olduğunu savunanlar var. Bir de değişen dünyanın zorluklarını karşılamada demokrasinin önemli olduğunu anlayanlar var. Ben özgürlük, refah, barış ve onurun anahtarının demokraside olduğuna inanıyorum’ diye devam ediyor.
ABD başkanına göre, dünya bir dönüm noktasında, küresel dinamikler değişti ve yeni krizler dikkat çekiyor. Biden, diplomasinin ilk çözüm aracı olacağını ancak ‘ABD’nin hayati önem taşıyan ulusal çıkarlarını savunmak için gerektiğinde güç kullanmakta tereddüt etmeyeceğini’ bildirdi.
Başkan Biden’ın yeni güvenlik stratejisi şüphesiz Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
Biden ve ekibinin ‘Türkiye’de demokrasiyi tehdit altında gördüğü’ sır değil.
Biden’ın Obama döneminde durma noktasında olan Erdoğan’la ilişkileri canlandıracağına ilişkin şimdilik bir acelesi olmadığı anlaşılıyor. Gerçi Dışişleri Bakanı Blinken, ülkelerle Obama döneminde kalınan yerden devam etmeyeceklerini, yeni bir sayfa açacaklarını ‘ söylüyor ama henüz Ankara’yla yeni bir sayfa açmak için bir adım atılmadı.
Şu ana kadar Biden’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tebrik mesajına yanıt vermemesi bile ilişkilerin henüz buz dolabında olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Biden seçim kampanyası sırasında New York Times Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, Erdoğan’ı ‘otokrat’ bir lider olarak tanımlamıştı. Belli ki, Washington’la ilişkiler sıkıntılı olacak. Biden-Erdoğan arasında ilk temas ilişkilerin ne yönde gelişeceğini gösterecek. Ancak son dört yılda Trump döneminde olmayan öncelikli başlıklar arasında ‘Türkiye’de demokrasinin de yer alacağı anlaşılıyor. Tabii S-400 konusu da ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde önemli bir yeri var.
ABD Yönetimi’nin dış politikasında Ortadoğu bölgesi öncelikler arasında bulunuyor. Yeni strateji belgesine göre, ABD bölgedeki askeri varlığını güçlendirmeye devam edecek. Belgeden ‘IŞİD’e karşı silahlı mücadelenin süreceği ve ‘ YPG’nin askeri varlığı güçlendirilerek işbirliğinin devam edeceği anlaşılıyor.’ Pentagon’un YPG ile ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı düzeyinde irtibatta olduğu biliniyor. Dolayısıyla Suriye’deki silahlı Kürt güçler 4 yıllık Biden döneminde bölgede en önemli müttefiklerinden biri olacak.
Bu arada YPG komutanı Mazlum Kobani’yi Washington’a davet ettirme gayretlerinin olduğunu da belirteyim, özellikle Kongre’de yoğun bir lobi yapıldığına ilişkin haberler var. PYD-YPG Trump yönetiminden buyana bölgede ‘siyasi bir statü’ verilmesini istiyor.
İran’la ilişkiler diplomasi önceliğine giriyor mu? Suriye’de İranlı milislerin bombalandığı bugünlerde ufukta henüz böyle bir yol görünmüyor.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken, dış politikanın en önemli sekiz unsurunu sıralarken, 'demokrasiyi, maliyeti yüksek askeri müdahaleler ya da otoriter rejimlerin güç kullanarak devrilmeye teşebbüs edilmesi aracılığıyla teşvik etmeyeceklerini, bu taktiklerin geçmişte denendiğini, Biden yönetiminin bunu farklı şekilde yapacağını’ söyledi.
Şüphesiz bu bir itiraf. Umarız sivil darbelere de göz yumup teşvik etmezler.