Terini silenin elini öpen büyük ozan Neşet Ertaş aramızdan ayrılalı 10 yıl oldu

Yayın tarihi: 25 Eylül 2022 Pazar 12:29 pm - Güncelleme: 25 Eylül 2022 Pazar 4:19 pm

‘Bozkırın Tezenesi’ olarak anılan, Türk halk müziğinin en önemli isimlerinden halk ozanı Neşet Ertaş’ın vefatının üzerinden tam 10 yıl geçti.

‘Türkülerin babası’ Neşer Ertaş, 25 Eylül 2012 tarihinde aramızdan ayrıldı. 2009 yılında UNESCO’nun ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ envanterine giren Neşet Ertaş vefatının 10. yılında da unutulmadı. Seyirciden ceketini çıkarmak için isteyecek kadar ‘alçak gönüllü’ büyük usta ve eserleri 10 yıl sonra da anılmaya devam ediyor.

Anadolu efsanesi büyük usta, 1950’li yıllardan itibaren yaptığı plaklarla, babası Muharrem Ertaş’tan öğrendiği türkü ve bozlakların yanı sıra Orta Anadolu türkülerini, oyun havalarını kayıt altına aldı. 1960’lı yıllardan itibaren kendi yazdığı şiirleri havalandırıp seslendirdi. “Garip” mahlasını kullandı.

 YAŞAMI

Ertaş, çok küçük yaşta bağlama ve keman çalmayı öğrenirken babasıyla 8 sene boyunca Kırşehir’in ilçeleri, Nevşehir, Niğde, Kırıkkale, Yozgat ve Kayseri’de köy köy gezerek kendi deyimiyle düğünlere şenlik kattı. Daha sonra Kırşehir’de kendisi gibi yetenekli diğer müzisyenlerle Abdallar Topluluğu’nu kurarak düğünlerde sazını çalmaya devam eden sanatçı, bu yüzden okula gidemedi ve okumayı ağabeyi Necati Ertaş’tan öğrendi.

Neşet Ertaş, 1957’nin sonunda İstanbul’a gelerek, “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” isimli ilk plağını babasıyla birlikte seslendirdi. Sözleri “aynı ruhun insanıyız” dediği babası tarafından yazılan ve İstanbul Şen Çalar Plak’tan çıkan bu çalışmasıyla halk tarafından çok beğenilen Ertaş, geniş kitlelere ulaşmayı başararak, tüm Anadolu’da dinlenilen bir halk ozanı haline geldi.

Neşet Ertaş, o tarihten sonra yeni plaklar ve kasetler çıkararak sanat hayatını sürdürdü, İstanbul’da 2 yıl boyunca çalıştıktan sonra Ankara’ya yerleşti ve burada sahne almaya başladı. Musiki çevrelerinde de hayranlıkla dinlenilen usta müzisyen “Garip” mahlasıyla yazdığı şiirlerinde kendi hayatını anlattı.

Ertaş, “mahalli sanatçı” unvanıyla Ankara Radyosu’nda programlar yaparken, o yıllarda çalıştığı bir gazinoda Leyla Hanım’la tanışıp evlendi ve 3 çocuk sahibi oldu. Eşinden 7 yıl sonra ayrılan Ertaş, parmaklarındaki felç nedeniyle Almanya’ya giderek bir süre burada tedavi gördü, bu nedenle ara verdiği sanat hayatına 2000’de İstanbul konseriyle geri döndü. Usta sanatçı Türkiye’de çıkardığı plaklar, yaptığı radyo programları, konserler ve düğün performanslarının getirdiği ün sayesinde Almanya’daki birinci kuşak Türk göçmenlerin de gönlünü kazandı.

‘YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ’

Neşet Ertaş, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri’ne alınarak “yaşayan insan hazinesi” kabul edildi.

Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde kendisine teklif edilen “Devlet Sanatçısı” unvanını reddeden Ertaş, bunun sebebini bir röportajında “Ne demek devlet sanatçılığı? Hepimiz bu devletin vatandaşıyız, bu memleketin sanatçısıyız. Ayrıca bir ‘devlet sanatçısı’ ne demek? Ben burada bir ‘ayrım’ gördüğüm için kabul etmedim.” sözleriyle anlatmıştı.

Eserlerinde Anadolu insanının acı ve kederini dile getirdiğini ifade eden Ertaş’a, İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tarafından 2011’de fahri doktora unvanı verildi. Aynı zamanda sanatçının bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutuldu.

400’DEN FAZLA PLAK

Yaşamı boyunca yaklaşık 400 plak, onlarca kaset ve bir o kadar “long play” kaydeden Neşet Ertaş külliyatının önemli bir kısmı “Kalan Müzik” tarafından 16 CD halinde piyasaya sunuldu.

Türkülerinde yoğunlukla aşk temasını ele alan sanatçının bazı albümleri ise şöyle:

“Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde”, “Kendim Ettim Kendim Buldum”, “Kibar Kız”, “Gel Gayri Gel”, “Türküler Yolcu”, “Gitme Leylam”, “Kova Kova İndirdiler Yazıya”, “Seher Vakti”, “Polis Lojmanları”, “Benim Yurdum”, “Gönül Yarası”, “Zülüf Dökülmüş Yüze”, “Zahidem”, “Gönül Dağı”, “Ölmeyen Türküler 2”, “Ölmeyen Türküler 3”, “Sazlı Sözlü Oyun Havaları”, “Niye Çattın Kaşlarını”, “Yar Gönlünü Bilenlere”, “Garibin Dünyada Yüzü Gülemez”, “Altın Ezgiler”, “Gurban Olduğum”, “Ağla Sazım”, “Hata Benim”, “Mühür Gözlüm”

MEZARI BAŞINDA ANILDI

Bağbaşı Mezarlığı’nda düzenlenen törende, Neşet Ertaş’ın kabri başında Kur’an-ı Kerim okunarak, dua edildi. Cenazeye katılanlar, Neşet Ertaş’ın kabrine karanfil bıraktı.

Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, babasını, vefatının 10. yılında özlemle andıklarını söyledi.

Sevenlerinin, devlet büyüklerinin onu yalnız bırakmadığını vurgulayan Ertaş, şöyle konuştu:

“Babamızın vefatının 10. yıl dönümü. Biz her sene babamızı ziyaret ediyoruz. Bütün milletimiz burada, onu sevenler burada. Her sene gelip bizi yalnız bırakmıyorlar. Hepsine teşekkür ediyoruz. Acımız her zaman taze kalıyor, geçmiyor. Ailecek birbirimize tutunarak ayakta durmaya çalışıyoruz. Bizi yalnız bırakmayıp burada bulunan herkese saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. Derler ya acılar paylaştıkça azalır.”