İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, göreve geldiği günden bu yana hep birilerini hedef göstererek siyaset yapıyor. Son olarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ı doğrudan hedef aldı. Önce ülke güvenliği sorununu dile getirdi ve ‘Bisikletle işe gitsin bakalım. Özgürüz ya…’ dedi. Ardından bir dönem Polis Akademisi Başkanı olarak görev yaptığını söyleyerek, "Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini ben FETÖ'den ihraç ettim" diye konuştu. Yani üstü kapalı da olsa Arslan’ı ‘FETÖ’cülükle suçladı. Son dönemlerde bu tür ‘hedef’odaklı söylemlerini artıran Soylu’nun böyle bir siyaseti benimsemesi acaba planlı mı? TELE1’de ki ‘Gün Ortası’ programında bu konuyu sevgili meslektaşım, Gazete Pencere’nin Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Oğhan’la derinlemesine konuştuk. Oğhan bütün bu tavrın plansız olamayacağını söylüyor. AKP içinde ya da değil, mutlaka Soylu’nun bir siyasi amaca yönelik hareket ettiğini düşünüyor. Hatta MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de, Soylu’ya destek verdiğini hatırlatıyor.
Bunu hep yapıyor
Soylu, bir süreden beni gazetecileri, bazı kurumları, şahısları, hatta milletvekillerini hedef alabiliyor. Siyaseti bu şekilde yapıyor. Sözcü Yazarı Saygı Öztürk’ü daha önce Trabzon ve sonra da Giresun’la ilgili yazdığı ‘yolsuzluk’ yazıları nedeniyle topa tutmuş, ‘Namussuz, haysiyet celladı’ gibi sert ifadelerde bulunmuştu. İçişleri Bakanı, Siirt’te 18 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunan ve ölümüne neden olan uzman çavuş Musa Orhan’ın tutuklanması talebiyle başlatılan kampanyaya sessiz kalmamış, TİP Milletvekili Barış Atay’ı hedef almıştı. Atay, birkaç gün sonra saldırıya uğradı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kayyumla görevden alınan belediye başkanlarıyla bir araya gelmesini eleştirmiş, “Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz” demişti. Görevden alınan kaymakamlarla ilgili, yazı kaleme alan Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu’na ‘Berduş’ dedi. Avukat Ebru Timtik’in adil yargılama talebiyle sürdürdüğü ölüm orucu sonunda yaşamını yitirmesinin ardından asılan pankartla ilgili de İstanbul Barosu’nu hedef aldı. Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu ifadeye çağrıldı. Göçmenlerin Yunanistan kapısına yığılmasından sonra bölgeye giden TELE1 Programcısı Namık Koçak’ın kendisine yönelttiği bir soruya sert tepki göstermiş, ‘Siz Türkiye’ye mi yoksa Yunanistan’a mı çalışıyorsunuz?’ demişti.
Soylu’nun yıldızı
Amerikan İlerleme Merkezi’nin (Center for American Progress – CAP) Ağustos’ta yayınladığı raporda, “AKP tabanındaki genç nesil Erdoğan’dan uzaklaşıyor” tespiti yaptı ve Erdoğan’a alternatif isimler arasında Süleyman Soylu isminin öne çıktığını vurguladı. Anketler ışığında hazırlanan rapora göre, Süleyman Soylu’yu Erdoğan’a alternatif görenlerin oranı hızla arttı. 2019 yılında, muhafazakar taban hedef alınarak yapılan ankette, Erdoğan’a kimin alternatif olabileceği sorusuna, yüzde 17, Süleyman Soylu yanıtını vermişti. İstifa edip geri döndüğü Nisan 2020 yılında ise bu oran radikal bir şekilde değişti. Süleyman Soylu’yu alternatif görenlerin oranı yüzde 38’e çıktı. Mayıs 2020’de yapılan ve yüzde 58’ini 18-24 yaş aralığındaki gençlerin oluşturduğu bir başka ankette ise Soylu’ya destek yüzde 50’ye yükseldi. Son 10 yılda Erdoğan’ın desteğini yakalayan herhangi bir siyasetçi olamazken, son anketler, Soylu’nun sağda yükselen biri olduğunu, milliyetçi ve dini kesimlerden oluşan genç muhafazakarlar arasındaki gücünü giderek artırdığını gösteriyor. Aynı raporda Erdoğan’ın kaybetmesi halinde Türkiye’de milliyetçiliğin gücünü sürdüreceği tahmininde bulunuluyor ve kurulacak yeni hükümetin katı milliyetçi söylemlere yanıt vermek zorunda kalacağı savunuluyor. İşte bu nedenle, yapılan son araştırmalar ve Soylu’nun ‘hedef’ odaklı siyaseti göz önüne alındığında, ‘Süleyman Soylu nereye koşuyor?’ sorusu akla geliyor.