Yunanistan'ın efsane ismi, tam 96 yıllık bir çınar... Mikis Theodorakis hayatını kaybetti.
Yaşamına, bir dünya savaşı, bir iç savaş, iki darbe, ikisi askeri ve biri sivil olmak üzere üç diktatörlük sığdırdı.
Sürgünleri, vücudunda darbe izlerini ömür boyu taşıdığı işkenceler gördü. Hücrelerde, toplama kamplarında çürüttü yıllarını... Bir savaş bitmeden bir yenisini göğüsledi.
Mustafa Kemal'in "İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" emriyle orduların İzmir'e aktıkları günlerde, Çeşme'den Sakız Adası'na kaçan bir ailenin çocuğu... Annesi Aspasya Pulakis, Sakız'da görev yapan Yorgo Theodorakis'le evlendi. Mikis 1925'te Sakız'da doğdu. Babasının görevi nedeniyle başta Midilli olmak üzere Yunanistan'ın bir çok kentinde yaşadı. Müzik eğitimini ise Patras'ta aldı.
İşgaller altında yaşadığı hayatında müzik onun tek tesellisi oldu. Yunan halkının büyük kayıp verdiği ikinci dünya savaşı sonrasında 1945 Temmuz'unda Atina'da büyük yürüyüş düzenlendi. İşgale direnen solcular yürüyorlar ve 'Kaptan Zakaryas'ın Şarkısı'nı söylüyorlardı.
İşte o şarkı Theodorakis'in işgal yıllarında bestelediği şarkıydı. Yürüyüş sırasında solcu avına çıkan bir grup Theodorakis'i ölesiye dövdü. Kafatası kemiği kırılmış, sağ gözü zedelenmişti. Daha sonra defalarca işkence gördüğü, hücrede yıllarını geçirdiği bir dönem yaşanacaktı. Uluslararası kamuoyunun gözü, bu büyük bestecinin üzerindeydi. Sonunda dışarıdan gelen baskıya dayanamayan yerel makamlar, eşi Mirto Altınoğlu ile birlikte 1954'te yurt dışına gitmesine izin verdiler.
Tam altı yıl dayanabildi gurbete... Dönmeye karar verdi. Onu Atina Havaalimanı'nda şarkılarını söyleyen binlerce genç karşıladı. Ve siyasi hayatı başladı. 1964'te hem milletvekili oldu, hem de Yunan yönetmen Mihail Cocoyannis'in projesine katılarak 'Zorba' filminin müziklerini yaptı. İşte yavaş ve hızlı Yunan danslarının bir karışımı olan 'Sirtaki' böyle doğdu...
1967'deki Albaylar Cuntası sonrasında bir süre gizlenmesine rağmen yakalandı. 'Zatuna Toplama Kampı'nda' kaldı. Yine uluslararası baskı sonrasında eşi ve çocuklarını ülkede 'rehin' bırakarak yurt dışına gitti. Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesi ise onun için 'kurtuluş' dönemi oldu. Tartık Albaylar Cuntası devrilmiş ve Yunanistan özgür kalmıştı. Ülkesine hemen döndü.
Sonraları milletvekili, bakan oldu ama hiç müziği bırakmadı. Yunanistan'da turneden turneye, yurt dışında konserden konsere koştu. Türk-Yunan dostluğu için çaba harcadı. Zülfü Livaneli ile bir dizi 'Barış' konserleri verdi. Halkların kardeşliğini savundu, siyaset yapanları ve söylemleriyle iki halk arasında 'düşmanlık' yaratan politikacıları değil. Son dönemlerinde ülkedeki aşırı sağcıları 'yurtsever' olarak görse de, dünya demokratları geçmişindeki 'barışçı' kimliği nedeniyle onu hep sahiplendiler.
Mikis Theodorakis hep bildiğini söyledi, hiç susmadı...
'Ölümsüz' olmak, böyle bir şey olmalı...
Theodorakis, yaşamı ve müziğiyle 'ölümsüzler' arasında yerini aldı.